Eğitim-Sen Mersin Şubesi, 2016–2017 Eğitim ve Öğretim Yılına dair Genel Merkez tarafından hazırlanan raporu kamuoyuyla paylaştı.
Raporda, KHK’larla ihraç edilen eğitim emekçileri nedeniyle 1,5 milyonu aşkın öğrencinin öğretmensiz kaldığına, bazı üniversite ve fakültelerde eğitimin durma noktasına geldiğine dikkat çekildi. Raporda Mersin genelinde imam hatip ve özel okul sayısındaki artışa da işaret edildi.
Mehmet Nabi Batuk
Eğitim emekçileri, dün sonra eren 2016 -2017 eğitim-öğretim yılına ilişkin hazırladığı raporu kamuoyu ile paylaştı. Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) Genel Merkezi’nce hazırlanan rapora ilişkin Mersin Şubesinde basın açıklaması düzenlendi.
Açıklamayı, kendisi de KHK ile aylar önce görevinden ihraç edilen öğretmen Eğitim-Sen Mersin Şube Başkanı Sinan Muşlu okudu. Muşlu, KHK’larla kamudaki görevlerinden ihraç edilen eğitim emekçileri nedeniyle 1 buçuk milyonu aşkın öğrencinin öğretmensiz kaldığına, bazı üniversite ve fakültelerde eğitimin durma noktasına geldiğine dikkat çekti. Muşlu, ayrıca Mersin genelinde İmam Hatip ve Özel Okul sayısında yaşanan artışlara da değindi.
“OHAL DÖNEMİNDEKİ KHK’LARLA 39 BİN 640 ÖĞRETMEN İHRAÇ EDİLDİ”
Muşlu, FETÖ Terör Örgütü tarafından yapılan darbe girişiminin ardından AKP hükümeti tarafından ilan edilen OHAL sonucu, bugüne dek 39 bin 640 eğitim emekçisinin mesleğinden ihraç edildiğini belirtti. “Hiçbir yargılama yapılmadan, kendini savunma hakkı bile tanınmadan, tamamen idari ve siyasi tasarruflarla 40 bine yakın insanın işinden ekmeğinden edilmesi kabul edilemez” diyen Muşlu, “OHAL KHK’ları ile ihraç edilen 39 bin 640 kişiden sadece bin 542’si (yüzde 3,9) Eğitim–Sen üyesidir. Eğitim sen bu süreçte sadece kendi üyelerini değil, eğitimde yaşanan sivil darbenin hedefi olan ve yargısız infaz uygulamalarıyla mağdur edilen, üyesi oldukları eğitim sendikalarının hiç sahip çıkmadığı on binlerce eğitimcinin hakkını da savunmuştur” şeklinde konuştu.
“EN BÜYÜK TRAVMAYI İHRAÇ EDİLEN ÖĞRETMENLERİN ÇOCUKLARI YAŞADI”
Eğitim sisteminin, tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar büyük tehditlerle karşı karşıya kaldığının altını da çizen Sinan Muşlu, “Geride bıraktığımız eğitim-öğretim yılında en büyük travmayı; öğretmenleri, anne babaları, haksız-hukuksuz şekilde ihraç edilen çocuklar yaşamıştır. Yüz binlerce çocuk; çaresizlik, utanç, suçluluk ve ürkeklik içinde eğitimlerini sürdürmeye çalışmıştır. Özellikle ebeveynleri kamudan ihraç edilen ve örgün eğitimde yer alan çocuklar için, okul idareleri ve rehberlik servisleri herhangi bir çalışma yapmayarak psikolojik tahribatın büyümesine neden olmuşlardır” diye konuştu.
“İNSANLARI FEN LİSESİ İNŞAATI DİYE KANDIRIP İMAM HATİP LEVHASI ASTILAR”
Muşlu, kentlerin en gözde, teknik altyapısı en sağlam ve yeni okullarının imam hatip liselerine dönüştürüldüğünün de altını çizerek şöyle konuştu: “Bu okulların merkezi bölgelerde bulunması dikkat çekicidir. Mersin’de Dumlupınar Lisesi’ni örnek verebiliriz. Bu okulda megafonlarla mahalleliye kadar ezan dinlettiriliyor. Ayrıca yeni yapılan okulların önemli bir kısmı da yine imam hatipleştiriliyor. Örneğin Kuyuluk’ta inşaatı başlayan bir arsanın üzerine Anadolu Fen Lisesi yapılacağı belirtilmişti. Okulun çevresindeki herkese okulun Anadolu Fen Lisesi olacağı söylenmişti. Hatta Merkeze çok uzak olan Tarsus 75. Yıl Fen Lisesi’nin oraya taşınacağı iddia edilmişti. Bölgede yaşayan insanlar da sevinmişti. Çünkü her gün öğrenciler okullarına ulaşabilmek için 1 saatlik yol gitmek zorunda kalıyordu. İnşaat tamamlanınca okulun önüne imam hatip tabelası astılar. Kentte fen lisesi ihtiyacı olmasına rağmen bu yeni okulu imam hatip lisesine dönüştürdüler. Tarsus 75. Yıl Fen Lisesi de yerinde duruyor ve o okulun öğrencileri okullarına gitmek için halen sabah saat 5.00’te uyanmak zorunda kalıyor.”
“ÖZEL OKULLARIN, ÖĞRENCİLERİN REKLAM MALZEMESİ YAPMASI ETİK DEĞİL”
Eğitim-Sen Mersin Şube Başkanı Sinan Muşlu, açıklamasında, bazı özel okulların spor, kültür sanat, bilim alanında başarılı olan öğrencileri burslu olarak okutup, daha sonra bu öğrencilerin elde ettikleri başarıları reklam malzemesi haline getirmesini eleştirdi. Muşlu, öğrencilerin başarılarının reklam malzemesi haline dönüştürülmesinin etik olmadığını ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz okulların, hastanelerin özelleştirilmesi sürecinde defalarca uyarılarda bulunduk. Çünkü özelleştirme, insanların hizmet tanımlarını ve düşüncelerini değiştirir. Siz bu temel alanları ticarileştirdikçe, o ticarileştirmenin sonucu olan psikolojik yaklaşımlarla karşılaşırsınız. Bugün özel okul firmaları başarılı öğrencileri toplayarak reklam aracı olarak kullanıyor. Bu durum etik değildir. Bu öğrencilerin ailelerinin bile bu etik dışı reklam kampanyalarından haberi olmuyor. Okulların birbirleriyle böyle bir ticari yarışa girmeleri ve bu ticari yarışa girerken esas olarak üzerinde uygulama gerçekleştirdikleri kişilerin yetişme çağındaki çocuklar olduğunu unutmamak gerekir. Bu durum toplumumuz ve geleceğimiz açısından ciddi sıkıntılara yol açacak yaklaşımlardır. Her alanı ticarileştirmeye dönük yaklaşımların sonuçlarını bugün üzüntüyle yaşıyoruz.”