Mehmet Nabi Batuk 

Geçtiğimiz hafta Mersin’i vuran sel felaketinde en büyük yarayı alan Akdeniz ilçesine bağlı Adanalıoğlu Mahallesi’nde, çiftçiler ile birlikte Suriyeli sığınmacılarda mağdur oldu. 
Sel sularının sığınmacıların kaldığı çadırları yıkmasından dolayı büyük bölümü kadın ve çocuktan oluşan yaklaşık 500 sığınmacı, mahallede bulunan düğün salonuna taşındı. Yaklaşık 5 yıldır kış aylarında yağan yağmur nedeniyle birçok kez düğün salonunun kapılarını Suriyeli ailelere açan İşletmeci Nurettin Yiğit ise gazetemize yaptığı açıklamada Suriyeli sığınmacıların yaşam standartlarının çok sağlıksız olduğunu vurgulayarak bölgede bir konteynır kent kurulması çağrısında bulundu.  
 
“ÇOCUKLARIMIZA BATTANİYE, BOT, MONT LAZIM”
Suriye’nin Hasekê ilçesinden savaş nedeniyle Mersin’e göç eden ve Adanalıoğlu’ndaki seralarda çalışarak geçimini sağlamaya çalışan Muhammed Mele Yasin isimli sığınmacı, sel nedeniyle yaşadıkları çadırlarının su altında kaldığını, sahip oldukları tüm eşyaları kaybettiklerini belirtti. Kendileri ile birlikte yaklaşık 150 aileden 500 kişinin sel nedeniyle mağdur kaldığını ifade eden Yasin, “Çadırların hepsi gitti, hepsine su doldu. Elbiselerimiz, tabaklarımız, battaniyelerimiz, yorganlarımız, yataklarımızın hepsi gitti. Düğün salonunu bize açtılar. Bizde burada yaşamaya çalışıyoruz. Yerler çamur olduğu için çadırlarımızın olduğu yere gidemiyoruz.  Çocuklar burada kötü oluyor ve hepsi hastalandılar. Çocuklarımıza battaniye, terlik manto lazım. Biz Türk yetkililerimizden yardım bekliyoruz. Çocuklar için elbise ve ayakkabı istiyoruz. Türk yetkililerimiz bize yardımcı olsunlar. Biz çadırlarda çok zor şartlarda yaşıyoruz. Yağmur yağdığında hep mağdur oluyoruz. Yağmur yağdığında çadırların içi hep su ve çamur oluyor. Yatacak yerimiz bile olmuyor” dedi.   

“ANCAK KAPIMIZI AÇABİLDİK”
Yıllardır Adanalıoğlu’nda yaşayan, ve burada işlettiği düğün salonunu, kış aylarında defalarca Suriyeli sığınmacılara açan İşletmeci Nurettin Yiğit ise Adanalıoğlu’nda yaşayan Suriyelilerin yaşam standartlarının yılardır çok düşük olduğunu ve Adanalıoğlu’nda yaşamaya çalışan Suriyeliler için konteynır kampı kurulması gerektiğini vurguladı. Yiğit, “Urfalı ve Suriyeli arkadaşlarımız tüm Mersin’de olduğu gibi bu bölgede yaşanan selde mağdur oldular. Biz burada büyük bir felaket atlattık. Buradaki arkadaşlarımızın buradaki yaşam standartları yıllardır çok iyi durumda değil. Yaklaşık beş yıldır bu ailelerimiz çadırlarda, derme çatma gecekondularda sağlıksız ortamlarda yaşıyor. Sel felaketinin olduğu birinci günde Adanalıoğlu mahalle muhtarımız Cengiz Demir Bey beni aradı. Ne yapabiliriz diye düşündük ve buraya gelip bu ailelerimize ancak kapımızı açabildik. Sonra Mersin Valiliğine ve AFAD’a, Türk Kızılay’ına ve Mersin Büyükşehir Belediyesi’ne ailelerimizin durumunu bildirdik. Bu kurumlarımız sağ olsunlar yardımcı oldular” diye konutu. 

“HER YIL YAŞADIĞIMIZ BİR DURUM”
Beş gündür düğün salonunda ailelerin kaldığını hatırlatan Yiğit, yetkililere çağrıda bulunarak “Bu ailelerimizin burada kalması çok olanaksız görünüyor. Onların yaşam şartlarının daha da yükseltilmesi gerekiyor. Bu sadece bu yıla özgü bir durum değil her yıl yaşanan bir durumdur. Ben geçen yıl da bundan önceki yılda kış aylarında yağmur yağdığında kapılarımı açmıştım. Ama bu yıl benim için aşırı bir zarar oluştu. Bu insanların bırakın elektriğini suyunu başlarını sokacak bir yerleri yok. Gerçekten içler acısı bir durumda yaşıyorlar. Bu insanlarında buradan çıktıktan sonra yaşam standartlarının yükseltilmesi gerekiyor. Bu duruma artık bir önlem alınması gerekiyor. Buradan devlet yetkililerine seslenmek istiyorum. Çünkü gerçekten çok sağlıksız ortamdalar. Valimizde, bakanımızda buraya geldiler. Buradaki vatandaşlarımızı ziyaret ettiler. Tüm bu ailelerimizin Türkiye Cumhuriyetine yakışacak bir standarda kavuşturulmaları gerekiyor. Biz elimizden geleni yaptık bugün beşinci gün. İki tane düğünümüzü iptal etmek zorunda kaldık. Çünkü bu insanlarımızın başlarını sokabilecekleri başka bir yer yoktur. Ama bu nereye kadar böyle devam edecek. Bu konuda da devlet yetkililerine, büyüklerimize sesleniyoruz. Bu insanların gerçekten sağlıklı bir şekilde Türkiye Cumhuriyeti’nin 2017 yılına yakışacak şekilde yaşaması için çalışmalar yapsınlar. Çünkü bu insanları sahiplenmemiz gerekiyor” şeklinde konuştu.