‘Milli Eğitim Bakanı Tekin, sorunları çözmedi derinleştirdi’


 

Okulların kapanması ile öğrenciler karne alırken eğitim emekçileri de bakanlığın karnesini açıkladı. Eğitim İş Mersin Şube Başkanı Yakup Tekin, imza attığı politikalarla bakanlığın sorunları çözmek bir yara daha da derinleşmesine neden olduğunu açıkladı.

Haber Merkezi

 

Eğitim öğretim döneminin sorunlarına çözüm üretilmeden sona erdiğini açıklayan Eğitim İş Mersin Şube Başkanı Yakup Tekin, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in kırıklarla dolu karnesini kamuoyuyla paylaştı.

“Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin göreve geldiğinden bu yana eğitim emekçilerine, halka ve öğrencilere sormadan müfredat değişikliği ve uygulamalara imza atmıştır” diyen Tekin, bakanın; eğitimin sorunlarını çözmek bir yana, daha da derinlemesine sorunlara neden olduğunu savundu.

 

‘TEKİNSİZ EĞİTİM, TEKİNSİZ GELECEK’

“2024/2025 eğitim-öğretim yılı arkasında yalnızca kapanmış bir takvim değil, çözülmemiş sorunlar, derinleşmiş eşitsizlikler ve görmezden gelinen adaletsizlikler bıraktı” diyen Tekin, eğitim sisteminin ‘tekinsiz eğitim, tekinsiz gelecek’ kavramı ile tanımlanabilecek bir hale geldiğini söyledi.

“Çünkü... Tekinsiz okullar gördük. Depreme dayanıksız ve temizlenmeyen binaları, ısınmayan sınıfları, güvensiz bahçeleriyle öğrencilerin değil, sorunların korunduğu binalar. Tekinsiz bir eğitim düzeni izledik” diyen Yakup Tekin, “İdeolojik dayatmalarla bilimden uzaklaşan, pedagojiyi dışlayan, eşitsizlikleri derinleştiren, çocukları tarikat ve cemaatlerin ya da sermayenin kucağına iten, sınavlarla boğan; ama onların duygularını, hayallerini yok sayan bir sistem. Ve artık hep birlikte tekinsiz bir geleceğe bakıyoruz. Eğitimden umudunu kesmiş çocuklar, mesleğini yapamayan öğretmenler, adaletsizliğe teslim olmuş aileler. Çünkü bu sistem sizin bakanlığınızda, AKP iktidarının 23 yıllık karanlık mirasıyla şekillendi.

Cemaatlerle, tarikatlarla ve patronlarla el ele vererek eğitimi bilimden, laiklikten ve kamusallıktan koparmak için olağanüstü çaba harcadınız.

 

“OKULLAR TEMİZLENEMEDİ, GÜVENLİK SAĞLANAMADI”

Ve işte sizin o ‘eserleriniz’: Okullar temizlenemedi, güvenlik sağlanamadı. Velilerin kendi çocuklarının tuvaletlerini temizlediği bir eğitim yılı geçirdik. Okullarda sabun bile yoktu. Kadrolu hizmetli atamadınız, temizlik personeli yerine İŞKUR üzerinden ‘geçici çözümler’ dayattınız. TYP üzerinden eski hükümlüleri okullara soktunuz çocukların istismar edilmesine neden oldunuz. Bayraklı’da bir ilkokulda 8 yaşındaki çocuğun uğradığı taciz, bu ihmal zincirinin en acı halkasıydı. Çocuklar size emanet edildi, siz onları tehlikeye attınız.

 

“YAKLAŞIK 1,5 MİLYON ÇOCUK EĞİTİM DIŞINDA KALDI”

Sokakta, tarlada, atölyede, fabrikada çalışmak zorunda kalan; istismarın, şiddetin, erken yaşta evliliğin kurbanı olan milyonlarca çocuk gerçeğiyle karşı karşıyayız. Çocuklar ya tarikatların ya da sermayenin kucağına itildi. Kimisi ekonomik yoksunluk yüzünden, kimisi taşımalı eğitimin engelleriyle okuldan koptu. 12 yıllık zorunlu eğitim uygulamasının üzerinden yıllar geçmesine rağmen, hala yüzde 100 okullaşma sağlanamadı. Eğitim dışındaki çocuk sayısı %38,4 oranında artarak 612 bin 814’e ulaşmıştı. Açık öğretime kayıtlı 327.710 öğrenci ve Mesleki Eğitim Merkezleri’ne (MESEM) kayıtlı yaklaşık 500 binin üzerindeki öğrenciyle birlikte, bugün 1,5 milyondan fazla çocuk örgün eğitim sisteminin dışına itildi.

TÜİK’e göre kayıtlı çocuk işçi sayısı 869 bine ulaştı. 16-17 yaşındaki 9354 kız çocuğu ‘evlendirildi!’

Bunlar yalnızca istatistik değil, yitirilen hayatlardır. Ve bu kayıpların sorumlusu sizsiniz!

 

“DERSLİK AÇIĞI, İKİLİ EĞİTİM VE TAŞIMALI EĞİTİM FELAKETİ DEVAM ETTİ”

Derslik açığı, ikili eğitim ve taşımalı eğitim felaketi devam etti. Yıllardır ikili eğitimi bitireceğiz” dediniz. Bitirmediniz! Aksine yaygınlaştırdınız. 2023-2024 eğitim-öğretim yılında taşımalı eğitim kapsamında eğitim görmek zorunda kalan öğrenci sayısı 1.009.214’e ulaşmıştı. Köy okullarını kapattınız, çocukları taşımaya mecbur ettiniz. Sabahın köründe yola düşen, karanlıkta eve dönen çocukların yorgunluğunun ve yılgınlığının faili sizsiniz. Geleceği taşımalı hale getirdiniz! Eğitim hakkı, sizin döneminizde ayrıcalık haline geldi.

İkili eğitim yapan okullarda ders saatleri 40 dakikadan 30 dakikaya düşürdünüz, 1 yılda 45 gün eksik ders saatiyle, öğrencilerin öğrenme kayıpları ve eğitimdeki eşitsizlikleri daha da derinleştirdiniz.

 

“BİR ÖĞÜN ÜCRETSİZ YEMEK SÖZÜ TUTULMADI”

OECD diyor ki: Türkiye’de her 4 çocuktan biri okula aç gidiyor. Ama siz ne yaptınız?

Bu çocuklara bir öğün yemek bile çok gördünüz. Üstelik yerel yönetimlerin yemek dağıtmasını da “devleti aciz gösteriyor” diye engellediniz. Bu vicdansızlığın adı “eğitim politikası” olamaz!

 

EĞİTİM PİYASALAŞTI, ÖZEL OKULLAR PATLADI

Kamusal eğitimin içi boşaltıldıkça aileler özel okullara mecbur bırakıldı. Parası olan çocuğunu 9 kişilik sınıfa, parası olmayan 45 kişilik sınıfa gönderdi. Bu düzen, eğitimde sınıf farklarını kalıcı hale getirdi. 2012’de 4.664 olan özel okul sayısı bugün 14.352! Sizin eseriniz bu: “Parası olan okur, olmayan tarikatlara mahkûm olur” düzeni!

 

MESEM’LER ÇOCUK EMEĞİ SÖMÜRÜSÜNE DÖNÜŞTÜ

Devlet eliyle organize edilen modern kölelik sisteminde çocuklar iş cinayetlerine kurban gitti. Adı meslek eğitimi olan bu düzende, bugüne kadar 14 çocuk hayatını kaybetti, yüzlerce çocuk yaralandı. 14 yaşında, 15 yaşında nice çocuğun adını biz ölümlerle öğrendik. MESEM’lerde sömürülen, yaşamını yitiren çocuklar sizin sorumluluğunuzda! 14 çocuk iş cinayetinde hayatını kaybetti! Bu tablo vicdan sahibi herkesin içini acıtır!

Bir yandan çocuklara bir öğün yemeği dahi çok görürken, diğer yandan kamu kaynaklarını çocukların değil, patronların çıkarları doğrultusunda kullandınız.

 

DİNSELLEŞME KURUMSALLAŞTI, LAİKLİK TAHRİP EDİLDİ

Tarikatlar, cemaatler, “sivil toplum” maskesiyle okullara yerleşti. ÇEDES’le öğrenciler cami temizliğine gönderildi, önlerine mezar konuldu, ellerine bıçak verildi, pedagojik cinayet işlendi. Bu yıl, laikliğin tabutuna bir çivi daha çakıldı. Protokollerle tarikatları “STK” ilan edip, okulları işgal ettirdiniz.

ÇEDES, Diyanet, Ensar, TÜRGEV ve şimdi de Ülkü Ocaklarıyla protokol imzalayarak okulları siyasi ve dini propaganda merkezlerine çevirdiniz. Anayasa’yı yok saydınız. Laik eğitimi çökerttiniz.

 

MAARİF MÜFREDATI: İDEOLOJİK BİR DAYATMA

Atatürk’ün adını sildiniz, bilimi dışladınız, her derse dogmayı boca ettiniz. Sizin ‘maarif’ dediğiniz şey, ‘biat eden nesil’ yaratma planıdır. Bu müfredat, pedagojik değil ideolojiktir. Eğitim değil şartlandırmadır. Artık ders kitaplarında bilgi değil, itaat öğretiliyor.

BÜTÇE YETMEDİ, YATIRIM YAPILMADI

OECD ülkeleri arasında öğrenci başına en az harcama yapan ülkeyiz. Maarif Vakfı’na ayrılan bütçe 600 kat artarken, MEB bütçesi yarım kat bile artmadı. Okullar dökülüyor, öğretmen açığı ücretli öğretmenlerle yamalanıyor. MEB’in görevi, bütçeyi sermayeye aktarmak değil; okulu temiz, öğretmeni kadrolu, dersi bilimsel yapmaktır. Eğitime en çok bütçeyi ayırdık" diyorsunuz” diye konuştu.

 

PEKİ BU BÜTÇEYLE HANGİ SORUNU ÇÖZDÜNÜZ?

Milli Eğitim Bakanlığının sahip olduğu bütçe ile hangi sorunu çözdüğünü de soran Eğitim- İş şube Başkanı Yakup Tekin, ikili eğitimin hala devam ettiğini, hala çocukların okullarda aç olduğunu, temizlik için sabun olmadığını, kaloriferlerin yakılmadığını aktardı. Tekin, “Eğitim değil, yalan finanse edildi. Gerçekler ise dökülüyor” dedi. 

 

ÖĞRETMENLER YOKSULLUKLA SINIFA GİRDİ

Bu süreçte öğretmen maaşlarının ise açlık sınırına dayandığını belirten Tekin, “Bakanlık ‘fonluyoruz’ diyerek gerçekleri çarpıttı. Öğretmen maaşı 20 yılda 20 gram altından 7’ye düştü. En düşük öğretmen maaşı ile 2014 yılında alınabilen ekmek sayısı 5370 iken 2025 yılında bu sayı 3631’e geriledi. Öğretmenler diplomalarının ve mesleki onurlarının her gün ayaklar altına alındığı bir döneme daha katlandı.

 

ATAMALAR YETERSİZ, MÜLAKATLAR KEYFİ

91 bin norm açığı varken yalnızca 20 bin öğretmen atadınız. İktidara geldiğinizde 60 binlerde olan atama bekleyen öğretmen sayısı 1 milyona yaklaştı. KPSS’yi kazanan öğretmenleri, torpilli mülakatlarla elediniz. Yüz binlerce genci hayal kırıklığına, işsizliğe ve karanlığa mahkûm ettiniz.

 

ÖĞRETMENLİK MESLEK KANUNU İLE KURUMLAR DIŞLANDI, MÜLAKAT KATMERLEŞTİ

Milli Eğitim Akademisi adı altında yeni bir eleme düzeni kuruldu. Eğitim fakülteleri değersizleştirildi. Mülakat artık daha da katmerli, daha da ideolojik hale getirildi.

Devletin öğretmenini değil, partinizin sadık kadrolarını seçiyorsunuz. Anayasayı çiğniyor, torpili kural haline getiriyorsunuz!

 

ÖZEL OKUL ÖĞRETMENLERİ PATRONLARA TERK EDİLDİ

Asgari ücretle, sigortasız, güvencesiz çalıştırılan özel okul öğretmenleri için “patronlar söz verdi” diyen bir bakanlık var artık. Yani yasa yok, hak yok; sadece “ricaya dayalı yönetim” var.

 

DEPREM BÖLGESİNDE EĞİTİM HALA KONTEYNERDE

6 Şubat’ın üzerinden neredeyse 2 yıl geçti. Ama deprem bölgesindeki öğrenciler hala konteynerde, hala birleştirilmiş sınıflarda. “Hayat normale döndü” yalanına, çocuklar yıkıntıların içinde eğitim almaya çalışarak cevap veriyor. Eğitim hakkı, yerle bir oldu.

 

ZORUNLU EĞİTİM “OKUMASINLAR, ÇALIŞSINLAR” PLANI İLE HEDEF ALINDI

Milli Eğitim Bakanlığı, 12 yıllık zorunlu eğitimi hedef alarak, eğitim sistemini daha da gericileştirme ve piyasalaştırma adımı atmaktadır. “3+1”, “2+2” ve “yaş temelli” eğitim modelleri gibi başlıklarla servis edilen bu senaryolar; özellikle kız çocuklarını eğitimden koparıp çocuk yaşta evliliğe sürükleyecek, yoksul aile çocuklarını ise iş gücü pazarının itaatkar birer unsuru haline getirecektir. Bu bir tesadüf değil, planlı bir geleceksizlik dayatmasıdır! ‘Okumasınlar, çalışsınlar’ diyen bu anlayışa karşı, biz ‘her çocuk nitelikli, kamusal, laik ve bilimsel eğitim hakkına sahiptir’ demeye devam edeceğiz!

 

ÖĞRETMENE SÜRGÜN, HUKUKSUZLUĞA KURUMSALLIK: TEKİN DÖNEMİ ADALETSİZLİĞİ

Yusuf Tekin’in döneminde, Milli Eğitim Bakanlığı’nda adaletsizlik ve keyfiyet kural haline geldi. Proje okullarındaki keyfi atamalar ile yüzlerce öğretmen, yıllardır görev yaptığı, okulun kültürüne katkı sunduğu, öğrencileriyle aile gibi olduğu okullardan gerekçesiz ve ani bir şekilde sürüldü.

Proje okulu uygulaması, öğretmenlerin siyasi referansla seçildiği, liyakatin dışlandığı yapılar haline getirildi. ‘Norm fazlası’ bahanesiyle yapılan resen atamalar, öğretmenlerin mesleki ve insani haklarını yok sayan açık bir sürgün politikasıdır.

Tekin döneminde MEB, öğretmeni koruyan değil, cezalandıran bir kuruma dönüşmüştü.

Bu durum; bir dönemin utanç albümüdür. Ve bu albümün her sayfasında sizin imzanız var sayın Yusuf Tekin. Çünkü bu tablo, sizin bakanlığınızda ve AKP’nin siyasi hesaplarıyla şekillendi.

 

“BU ENKAZI GÖRÜYORUZ. HESABINI TUTUYORUZ. VE BU TEKİNSİZLİĞE TESLİM OLMAYACAĞIZ”

Ama biz buradayız. Bu enkazı görüyoruz. Hesabını tutuyoruz. Ve bu tekinsizliğe teslim olmayacağız! Sizin yarattığınız karanlığa karşı; Eğitim-İş’in aydınlık mücadelesi büyüyerek sürecek. Laik, bilimsel, kamusal eğitim için mücadele etmeye devam edeceğiz. Çünkü bu ülkenin çocukları korkuyla değil umutla büyümeyi hak ediyor. Hurafeyle dogma ile değil, bilimle büyümeyi hak ediyor. Açlıkla yoksullukla değil, ülkesinin sunduğu refahla, nitelikli eğitimle büyümeyi hak ediyor.  Bu ‘eser’ sizin olabilir… Ama bu ülkenin geleceği size bırakılmayacak!” şeklinde konuştu.


   

Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!


  HABERCİ GAZETESİ
 

  HABER ARAMA
 
  

  HABERCİ SPOR
 


  BİK İLANLAR
 




  SOSYAL MEDYA
 

  NÖBETÇİ ECZANELER
 
 

 




sanalbasin.com üyesidir

 
         
ANASAYFA HABER ARŞİVİ KÜNYE İLETİŞİM GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
mersinhaberci.com © Copyright 2016-2025 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA