Barış ÇOBAN

Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) Mersin İl Örgütü, Yenişehir Belediyesi Konferans Salonu'nda "Eşitlik, özgürlük, demokrasi ve barış mücadelesinde, seçimler ve ittifaklar" konulu bir panel gerçekleştirdi. SYKP Eş Genel Başkanı Canan Yüce, Emek Partisi(EMEP) Genel Başkan Yardımcısı Levent Tüzel ve Halkarın Demokratik Partisi(HDP) Parti Sözcüsü Ebru Günay'ın panelist olarak katıldığı ve SYKP İl Eş Başkanı Fırat Alper Gedik'in moderatör olduğu panelde, seçime gidilirken izlenebilecek yollar,seçim stratejileri, yapılan ittifaklar ve AKP-MHP faşizmini geriletmek için izlenebilecek yollar konuşuldu. Sık sık sosyalistlerin birlik olmasına vurgu yapılan panelde salona, "Sömürü, açlık, sefalet bu böyle gitmez. Değiştireceğiz" yazılı pankart açıldı.

“ÜLKENİN DÖRT BİR YANI MÜCADELE ALANI”

Hrant Dink nezdinde tüm devrimci şehitlere saygı duruşuyla başlayan panelde ilk sözü alan SYKP Eş Genel Başkanı Canan Yüce, konuşmasına Bugün İstanbul'da gerçekleştirilen Ekoloji Hareketleri Çalıştayına değinerek başladı. İlklim krizine dikkat çeken Yüce, ülkenin birçok yerine henüz kış gelmediğini belirterek,  tüm dünyanın kuraklıkla karşı karşıya olduğunu ve iklim krizine karşı önlem alınması gerektiğine vurgu yaptı.Ülke de çok fazla baskı ve zulüm olduğunu ve tüm engellemelere rağmen halkın direnmeye devam ettiğini ifade eden Yüce, "Gerçekten bu ülkede eşitlik ve demokrasi mücadelesini için emek harcayanlar var. Biz bugün bu salonda bu paneli yaparken ülkenin dört bir yanında kadınlar torba yasaya hayır diyor. Hakları ve kazanımlarına sahip çıkıyorlar ve verdikleri mücadeleyi yükseltiyorlar. Her türlü ötekileştirmelere ve nefret siyasetine karşı tüm renkleriyle LGBT+lar 'Biz buradayız. Hiçbir yere gitmiyoruz' diyor ve özgürlükleri için mücadele etmeye devam ediyorlar. Bir yandan yok sayılan halklar ve inançlar mücadele etmeye devam ediyor. Emek ve Özgür İttifak'ı ise geçtiğimiz günlerde İstanbul Kartal Meydanı'nda yaptığı mitingle, AKP-MHP'ye karşı halkları yalnız bırakmayacağız mesajı verdi ve ezilen tüm  kesimlerin yanında olduğunu gösterdi. Emek ve Özgürlük İttifak'ı, umudu ve dayanışmayı büyütüyor" dedi.

"DİRENLER, MÜCADELE EDENLER VAR"

Tüm olumsuzluklara karşı direnenler ve mücadele edenlerin olduğunu söyleyen Yüce, şöyle devam etti: "Şuan ülkede birçok işçi direnişi var. İşçiler 'biz bu krizin bedelini ödemeyeceğiz ve direnmeye devam edeceğiz' diyor ve sınıf mücadelesini yükseltmeye devam ediyorlar. Dolayısıyla bütün bu tablo içerisinde; her mücadele var, her direniş var ve aynı zamanda baskılarda var. Biz enseyi karartmayacağız mücadele etmeye devam edeceğiz. Bunlara karşı nasıl mücadele edeceğimizi hep birlikte konuşacağız. Bunun en büyük boyutu da sevgili arkadaşlar, ittifak politikamız. Yani bu kadar çoklu saldırıya karşı ancak birlikte hareket edebilirsek durabiliriz. Gerçekten ezilenlerin ve emekçilerin dilinden siyaset yapanlar olarak ve buradan mücadele edenler olarak, aşağıdan yukarıya her alanlarda, bütün yerelle de bir koalisyon, bir ittifakı ve bir mücadeleyi örmekten başka çaremiz yok."

“DARALAN SÜRECİ ÖRGÜTLEMEMİZ GEREK”

Yüce'den sonra söz alan EMEP Genel Başkan Yardımcısı Levent Tüzel ise tarihi bir dönemden geçildiğine vurgu yaparak şunları söyledi: "Ülke halklarının sorunları, dünyadaki gelişmelerle bağlantılı. Seçimler belki bu topraklarda yapılıyor ama dünyadaki gelişmelere bakıldığında; savaş operasyonları, yoğun bir kapitalist sömürü, halkları baskı altına alan gerici iktidarlar, sağcı yöneticiler ve bunlara karşı direnenler olduğu düşünüldüğünde Türkiye seçimi sadece burası için değil bütün dünya halkları için mücadeleye değer bir seçim. Bizim de önceliğimiz, ülkenin ilerici güçlerinin; devrimcilerin, sosyalist güçlerinin, emekçi sınıfların görevleri kendi ülkelerindeki sermaye egemenliklerine son vermek elbette. Bunun devrimci bir görev olduğunu bildiğimiz gibi ne denli de zorlu bir görev olduğunu da bilerek hareket edeceğiz. Bizler de Emek ve Özgürlük İttifakı üyeleri olarak bu daralan süreci örgütlememiz gerek.”

“İKTİDAR GİTMEYECEK, BİZ GÖNDERECEĞİZ!”

Son olarak söz alan HDP Parti Sözcüsü Ebru Günay, iktidarın gitmeyeceğini, iktidarı göndereceklerini söyleyerek, şöyle devam etti: " Bizim mücadelemiz, bizim direniş hattımız ve ittifakımız onları gönderecek. Şunun farkındayız; Bu bir hakikat. AKP iktidarı bütün otoriter ve diktatöryel rejimlerde olduğu gibi o koltuğu yapışmış ve gitmemek için her türlü kirliliği, savaşı ve zorbalığı yapıyor ve yapmaya devam ediyor. Ama hesaplamadığı bir şey var. Karşısında, emek ve demokrasi güçlerinin, Emek ve Özgürlük İttifak'ının, kadınların,gençlerin, Kürtlerin, Alevilerin yani Türkiye'nin gerçek sahiplerinin demokrasi güçlerinin bir direnişi var ve bu direniş, bu iktidarı gönderecek. Biz demokrasi mücadelesini, ittifakları ve seçimi tartışırken aslında dönüp dünyaya da bir bakmak lazım. Dünyada iki bloklu bir dünya hali ve hegemonik savaş çok baskın ve çok fazla can yakan bir yerden devam ediyor. Bunun içerisine bir de kapitalizmin krizi eklendiğinde aslında hayatlarımızı daha doğrudan etkileyen siyasi bir hal sürüyor. Bu durumda ister istemez Türkiye siyasetinde yansıyor. Son 20 yıla baktığımızda tek adam rejimi, bu ülkeyi kutuplaştırmak üzerinden, çatışma üzerinden ve savaş siyaseti üzerinden yönetmeye çalışıyor. Kendi varlığını savaşa, kutuplaştırmaya dayandıran bir iktidardan bahsediyoruz. Aslında biraz kapitalist sisteminde yaptığı kendini devam ettirme biçimi üzerinden kendisini kuruyor iktidar. Dolayısıyla buna karşı bizim mücadele hattımız, direniş hattımız çok daha büyük bir anlam kazanıyor. Tüm bunlara rağmen 21. yüzyıl bir ittifaklar yüzyılıdır. Pandemiyle birlikte güçlenen sağ otoriter, diktatöriyel rejimlere karşı dünyada bir araya gelen ittifakların, iktidarları değiştirmek için mücadele etmelerine ve kazanmalarına şahit olduk. Daha önemlisi dönüp Türkiye'ye baktığımızda da farklıkların bir araya gelip, bir mücadele birliği hattının neleri değiştirebileceğini çok açık bir şekilde gördük ve görmeye de devam ediyoruz."