“HAYAT DAHA KOLAY OLABİLİR” | Mersin Haberci Gazetesi
     
 
 
 
 
 

“HAYAT DAHA KOLAY OLABİLİR”


 

Pandemi ile geçen 2020 yılının insanlarda ciddi travmalara neden olduğuna dikkat çeken Uzm. Psk. Gizem Göçtü, “’Benim neye ihtiyacım var?’ diye sorarsak ve buna yanıt bulabilirsek hayat çok daha kolay olabilir” dedi.

HEDİYE EROĞLU-AYŞENUR ÖNAL

 

Mercan TV’de yayınlanan Gazeteci Hediye Eroğlu’un sunduğu Arka Plan Programına katılan Uzman Psikolog Gizem Göçtü, sorularımızı yanıtladı. Pandemi ile zorlaşan yaşam koşullarının insanlarda ciddi kaygı bozukluklarına yol açtığını söyleyen Göçtü, “’Benim neye ihtiyacım var?’ diye sorarsak hayat çok daha kolay olabilir” dedi.

SORU: En önemli sorun bun günlerde anlaşılmak mı? Kendimizi yalnız hissetmek mi, Nedir?

G. GÖÇTÜ: Hem anlaşılmak hem ilk etaptaki kaygımız, bir şey olacak kaygısı. İkincisi de birçok yakınımızı kaybettik. Eskiden bunun huyuydu, şunun huyuydu şimdi öyle değil, ailemizde evimizde biz aynı anda yassı yaşıyoruz. Yasla birlikte kaygımız var. Bize de bir şey olursa, çocuklarımıza bir şey olursa diye. Bunların yanında bir de şöyle bir problemimiz var sosyal iletişim sıfır. Yani hem bunları yaşıyoruz, hem bir yandan iş düzenimiz bozuldu, maddi düzenimiz bozuldu, çocuklarımızın düzeni bozuldu her şey allak bulak oldu. Yani hayatımızda ki her şey bir yenileme ve yineleme dönemine girdi ve bu yüzden de ister istemez adapte olurken zorlanıyor. 2020’yi kimse yaşamış saymıyor zaten, çok zor olmasına rağmen genel konuşmalarda hep şunu hissediyor musun? Şunu soruyor insanlar. Sanki yaşamadık gibi, hep aynıydı hiçbir şey yapmadık. Ne bir yere gezmeye gittik ne düğün yapmadık, cenazeye katılamadık. En kötüsü cenazemizi kaldıramadık yeri geldi. Bunlar bizi çok hırpaladı ve yordu. 2021 den çok fazla umudumuz var. Tabi bir şey değişmeyecek diyen bir kesim var ama aşının da bulunmasıyla birlikte tabi bir tık daha umudumuz var.

 

“BENİM BİREY OLARAK NEYE İHTİYACIM VAR?”

SORU: Yeni normale adaptasyon bizi çok zorladı. Bu anlamı da ruhsal psikolojik açıdan, ben çevremden de kendimden de bunu çok hissetim. Kaygının yanı sıra yol çizemiyoruz. Yön belirleyemiyoruz. Ne yapacağız?

G. GÖÇTÜ: Öncellikle ben bunu her zaman sorarım. Sadece Covid-19’la ilgili değil ne olursa olsun bir kendime bakmam lazım. Ben nasılım şuan da? Kaygılı mıyım?  Öfkeli miyim? Sinirli miyim? Üzgün müyüm? Depresyonda mıyım? Benim ihtiyacım ne? Eğer ben kendi ihtiyacımı karşılayamıyorsam ne çocuğumun, ne iş yerinde işverenimi ne de eşimin bunların hiçbir şeyini anlayamam, hiçbir şeylerine yardımcı olamam. Öncelikle kendim. Benim birey olarak neye ihtiyacım var ve bu ihtiyacım dahilinde ne yapabilirim? Bana dans etmek iyi gelir, sana yoga yapmak iyi gelir her insan o kadar bireysel ki, hani bunu böyle şey zannediyor insan;  reçeteler falan veriliyor, şunu yapın, mutlu olmanın kırk yolu falan böyle bir şey yok. O kadar bireysel bir şey ki, beni o an mutlu eden seni etmeyebilir ya da senin ihtiyacın olmayabilir. Özellikle loğusa döneminde çalıştığımda kadınlara ve erkeklere şunu söylüyorum; ‘neye ihtiyacın var?’ diye sorun eşinize. Bazen çiçek alıp gidiyorlar kadınlar mutlu olsun diye ama kadının ihtiyacı belki çiçek değildir.

 

“HAREKET EDİNCE BEYİN OTOMATİKMAN MUTLU OLUYOR”

SORU: Yol bulma, yön açma sürecinde siz ne öneriyorsunuz? Her bireyin farklı ihtiyaçları var. Tamam. Herkesin imkânları sınırlı ama bir çatı olmalı en azından neye ihtiyacınız var?

G. GÖÇTÜ: İlk önce kendine döndü baktı neye ihtiyacım var? Yıprandım, yoruldum, sıkıldım… Ben hareket diyorum. Hareketin iyi gelmeyen hiçbir insan yok. Bu hareketi temizlikle mi yaparsın, bu hareketi dans ederek mi yaparsın, yoga da mı yarsın ya da başka bir şey mi yaparsın o senin bileceğin iş ama hareket edince beyin otomatikman mutlu oluyor. O yüzden mümkün mertebe hareket. Hiç mi dışarı çıkamıyorsunuz? Karantina da olabilirsiniz, balkonda bir hava alabilirsiniz. Kahve içmeden önce o temiz havayı içine çekmek, bir yudum su içmek bunlar bedeni rahatlatan şeyler.

 

“PSİKOLOGLARA İHTİYAÇ ARTTI”

SORU: Bana göre pandemi dönemi bizi psikoloji bilimine inancımızı arttırdı, bir adım daha atmamızı sağladı ben böyle görüyorum. Siz nasıl görüyorsunuz?

G. GÖÇTÜ: Evet bize çok ihtiyaç arttı. Çocukların da yetişkinlerinde… eskiden psikologa gitmek için bir problemin olması gerekiyordu, şimdi hepimizin psikolojisi bozuldu. Ve böylece insanlar psikologa gidince bilinçleri arttı. Çok fazla evde kalıp dizi, filim izleyince psikoloji filmlerin furyası başladı ya… Ben bununda çok etkili olduğunu düşünüyorum. Çünkü insanlar artık bu işin bir sorun olduğu için değil gerçekten hayatına kaliteli ve sağlıklı geçirebilmeleri için gerekli bir süreç olduğunu farkına vardılar.  Bu anlamda bilinç arttı bence o yüzden ve gerçektende ihtiyaç arttı ve önemini anladık. Bizim ruh sağlığımız ne kadar değerliymiş hal bu ki ya da çocuklarımızın… Eskiden çırpınıyorduk bunları söylerken, şimdi yaşayarak, çocuklarıyla birlikte maruz kalınca daha farklı oldu tabi.

SORU: Pandemiyle birlikte ev içi şiddetin arttı burada da psikolojinin daha çok devreye girmesi gerekmiyor mu?

G. GÖÇTÜ: Şiddetten kastımız sadece fiziksel şiddet değil. Erkeğe ekonomik şiddet oluyor. Çünkü işine gidemiyor, iş yeri kapanıyor. Kadına da psikolojik şiddet var. Çünkü evde kapalı kalan kadın ne kadar çok çalışsa da çalışmasa da çocuğa bakmak zorunda, yemek getirmek zorunda. Erkek malzeme getiremese de sanki bu kadının görevi anneler için durum çok farklı, ne evine yetişebiliyor ne çocuğuna yetişebiliyor iyice zorlaştı her şey o yüzden de oradan o yükü almak çok değerli, paylaşmak çok değerli. Biri evde çok sıkılıyor, öbürüne zaman yetmiyor. Burada bir dağılım problemi var o yüzden lütfen eşlerinize yardım edin. Ayrıca eş olarak ilişkiler değişti, boşanmalar arttı. Bazı ilişkiler bu durum çok iyi geldi, bazı ilişkilerinde çok büyük sorunlar yaratmaya başladı. O dört gün karantina sürecinde birbirinin yüzünü görmemiş, bir kahve içmemiş, bir paylaşım yapmamış bir sürü çift vardır. Bir arada kalmak, aynı evde kalmak kaliteli vakit geçirmek değil. Özellikle çocuklarla ilgili bunu söylüyorum.

 

“HAYATIMIZ ESKİSİ GİBİ OLMAYACAK”

SORU: Şunu anlamak gerekiyor mu, bu geçici değil, iki günlük bir süreç değil kabullenmek de gerekiyor mu?

G. GÖÇLÜ: Diyelim ki aşı bulundu her şey normale döndü gene de hayatımız eskisi gibi olmayacak. Bir; yaşadığımız bir kayıp var, bir senemiz var. Birçok anda artık farklı şekilde davranacağız. Neden biz travma iyileştiğe olarak neden şuan müdahale ediyoruz? Çünkü travmayı ne kadar çok müdahale etmesen o kadar büyür ve artar üstüne eklenir. Atıyorum, belki bir sene alacağımız terapi olur size üç sene o yüzden de anında destek almak, hemen destek almak çok önemli.

 

“BİZİM TOPLUMUMUZUN SÜREKLİ EKONOMİK KAYGISI OLDUĞU İÇİN ÇOK FAZLA DA GÜÇLÜYÜZ PSİKOLOJİK OLARAK”

SORU:  Bizim bu süreçte iş yaşamımız, eğitim yaşantımız devam ediyor. Normal bir yaşantıymış gibi hem işe adapte olmaya çalışıyoruz hem eğitimimize adapte olmaya çalışıyoruz, kaygımız var, geleceğe dairde bir kaygımız var. Bu süreçlerin biraz daha hafifletilmesi gerekmiyor mu?

G. GÖÇLÜ: Sadece hafifledikleri şey saatleri azaltmak oldu. Maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisi var. Karnı aç olan insanın psikolojisi zaten bozuktur. Adam nasıl borcunu ödeyeceğini düşünüyordur, nasıl evine yemek götüreceğini düşünüyordur. Ben adama diyorum ki; hareket et ben ne kadar bu adama hareket et desem de bu adamın psikolojisi düzelmez ki yani o adam aç ve evine yemek götürmek zorunda ilk önce yapmamız gereken şey ekonomik refah oluşturmak ailelerde. Bizim konuştuğumuz kısım daha çok toplumsal kaygı ama bizim toplumumuzun sürekli ekonomik kaygısı olduğu için çok fazla da güçlüyüz psikolojik olarak. Diğer ülkelere baktığımızda bizim psikolojik sağlamlığımız daha yüksek. Bu bir yandan iyi bir şey bir yandan da iyi bir şey değil.

SORU: Yaşadığımız maddi kayıplar var.  O maddi kayıplara biraz daha bu süreçte tutunduk gelecek kaygısı yüzünden bu böyle sanırım. Peki, ne kadar beslemeliyiz bu duyguyu?

G. GÖÇTÜ: Tabi ki de değil ama bunları yaşadığımız için bir yerden anlıyorum. Adam maddi olarak çok iyi durumda ise ama hala para kazanma hırsı varsa bu tehlikeli bir şey ama içinde bulunduğumuz süreçte bu böyle değil pek daha çok hayata tutunma çabası. O nokta da işte bir şey diyemiyorsun, gerçekten çalışılması lazım. Bide sağlık çalışanları boyutu var, insanı boyutu da var. Şimdi bu insanlar çatır çatır çalışıyor ve çok büyük risk altında çalışıyorlar. Mecbur çalışmak zorunda kalan insanlarda var ve bu dönemde biliyorsunuz ki çok fazla ücretsiz izne çıkarılma iş kaybı ama işverende çok zor durumda, dükkânını açamıyor iş sağlamıyor. Daha büyük kararlara daha farklı durumlara ihtiyaç var. Bütün bunlar olduğunda adaptasyon dediğimiz bir şey var. İçinde bulunduğumuz süreç ne kadar kötü olursa olsun bir şekilde buna alışmak zorunda kalmalıyız.

 

ANNE-BABALAR DİKKAT!

Özellikle anneler kaygılıysa ya da babalar böyle kaygılıysa bide küçük yaş gurubundan çocuğunuz varsa çocuklarda uyaran eksiği artmış durumda. Özellikle son bir aydır gelen çocuk o kadar fazla ki ve içim gidiyor. Uyarım eksikliği diye bir şey var. Örneğin anne diyor, oraya dokunma, buraya dokunma, zaten hiçbir yere çıkmak yok. Salon büyüklüğünde bir yerde çocuklar büyüyor. Ve çocukların 0-2 yaş keşfetme yaşı, 2 yaşından sonrası9 sosyalleşme ve sosyalleşerek çevreden öğrenme yaşı. Bu çocuk ağaç ne bilmiyor, toprak ne bilmiyor, bir kere eli ayağı toprağa değmemiş böylece izole bir şekilde çocuğunu yaşatırsan, çocuk sosyal iletişim ağları kapanıyor. Tek iletişim kurduğu şey annesi ya da babası, onlarda da zaten inanılmaz kaygılı, kendi işleriyle uğraşıyorlar. Evde kimse olmayınca çocuk biriyle paylaşmayı bilmiyor, sohbet etmeyi, sosyalliği bilmiyor. Korkuyor hatta çekiniyor. Terapi odasına giremiyor, göz teması kuramıyor. Tabi ki pandemi var çok dikkat etmemiz gerekiyor ama ne olur bir an önce makul koşullarda çocuğunuza bu uyaran desteği vermeniz gerekiyor. Sosyal mesafe uygun bir şekilde görüşmek gerekiyor. Parka götürmeniz gerekiyor. Kaykaydan kayacak iki başka çocuk görecek.

 

“RUTİNE SADIK KALMAK HEPİMİZİN HAYATINI KOLAYLAŞTIRACAKTIR”

SORU: Bu nelere sebep olabilir?

G: GÖÇTÜ: Çocuklara korona virüsü de doğru anlatmak gerekiyor. Nerdeyse bir sene geçti, mutlaka bir açıklama yapılmıştır, çocuklar artık öğrenmiştir ama dikkat edilmesi geren bir şey olarak bazen kaygılı ebeveyn şöyle diyor; ‘bak ölürsün’ böyle olunca çocuk kitlenip kalıyor. Hatta bak babaanneni de öldürürsün diyorlar. Bu çok yanlış Bunu daha onun anlayabileceği bir dille anlatılması gerekiyor. Fazla yüklenmemeliyiz onlara, bilmesi gerekenleri bilsinler yeterli. Ayrıca rutinde çok önemli ben rutini çok seviyorum. Mesela normalde saat sekizde kalkıp kahvenizi içiyorsanız, pandemiden sonra da kalkıp kahvenizi için. Her gün işe giderken makyajınızı yapıyorsanız, evde çalışırken de lütfen saçınızı yapın, kıyafetlerinizi giyin öyle çalışın. Bunların hepsinin iyileştirici bir etkisi var. Bu rutine sadık kalmak hepimizin hayatını kolaylaştıracaktır.


   

Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!


  HABERCİ GAZETESİ
 

  HABER ARAMA
 
  

  HABERCİ SPOR
 


  BİK İLANLAR
 




  SOSYAL MEDYA
 

  NÖBETÇİ ECZANELER
 
 

 




sanalbasin.com üyesidir

 
         
ANASAYFA HABER ARŞİVİ KÜNYE İLETİŞİM GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
mersinhaberci.com © Copyright 2016-2024 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA