“ESNAF OLMAZSA ÇARK DÖNMEZ” | Mersin Haberci Gazetesi
     
 
 
 
 
 

“ESNAF OLMAZSA ÇARK DÖNMEZ”


 

Bir süredir ekonomik sıkıntıda olan ve pandemi ile içinden çıkılmaz bir ekonomik sıkıntı ile boğuşan esnafın acilen kalkındırılması için iktidara planlama yapılaması çağrısı yapan Mersin ESOB Talat Dinçer, “Esnaf olmazsa çark dönmez” dedi.

HEDİYE EROĞLU - AYŞENUR ÖNAL

 

Mercan TV’de yayınlanan Arka Plan Programı’na konuk olan Mersin Esnaf ve Zanaatkarlar Odası (ESOB) Başkanı Talat Dinçer, esnaf ve zanaatkarların yaşadığı büyük ekonomik sıkıntıyı dile getirdi. Esnafın pandemiden önceki 2 yıllık süreçte de daralmaya gittiğini söyleyen Dinçer, çıkmaza giren esnaf için acilen devletin bir çözüm üretilmesi gerektiğini söyleyerek, “Esnaf olmazsa çark dönmez” dedi.

 

“ESNAFIN HALİ PERİŞAN”

SORU: Esnafın hali nicedir?

T. DİNÇER: Esnafın hali perişan. Her yeni bir olay çıktığında bütün özveri esnaf ve sanatkardan beklenir. Bugüne kadar böyleydi. Düşününki ülkemiz bir çok badireler atlattı, faturaları bir şekilde esnaf ve sanatkar ödedi. Bugüne kadar sesini çıkarmadı ve elimizi taşın altına soktuk. 2020 yılı bir felaketle başladı. 2020 yılı öncesinde de piyasada bir daralma vardı, ülke ciddi anlamda kriz yaşıyordu. Piyasada para yok deniyordu ve bütün faturası esnafa kesiliyordu. Pandemi süreci Mart ayı itibariyle ülkede patlak verdi. Patlak verince önce esnafı kapatalım dediler. İyi güzel kapatalım ama esnafın bir yapısı var. Emek yoğun çalışan bir kesim. Kendi el emeği, alın teri ile çalışıyor, dışarıdan bir destek yok. Arkasında güçlü bir sermaye yok ama ülke genelindeki sermayenin dönmesindeki en önemli çarklardan biri de esnaf. Esnaf olmasa o çark tıkanır, dönmez. Hemen dediler ki ‘Kafeteryalar, lokantalar, berberler, kantinler kapansın’ dediler. Biz ilk başta 30 bin esnafın kapısına kilit vurduk. Derken bir normalleşme oldu, yavaş yavaş kısıtlamalar gevşetildi. Bu sefer belli sosyal mesafe kurallarına uyularak esnafa yol verilmeye başlandı ama ikinci bir kısıtlama tedbirleri getirildi.

 

“30 BİN ESNAF KAPALI”

Mart ayından bu yana kantinler kapalı, servis araçları kapalı, kırtasiyeciler hiçbir şekilde iş yapamadılar, okullara okul önlüğü diken konfeksiyoncularımızın ellerinde kumaşlar kaldı. Böyle olunca burada büyük bir sıkıntı yaşandı. Daha da ileriye gitti. Müzik sektörü kapandı, düğün salonları kapandı; fotoğrafçı iş yapamaz, çiçekçi iş yapamaz, gelinlikçi iş yapamaz, kuyumcu iş yapamaz. Kaç tane kuyumcu açık bile değil. Ekonominin dalgalanmasından dolayı insanları tepetaklak etti, ellerinde olanda gitti. Durum böyle olunca kuyumcular bile açmama yoluna gitti. Şu an fiili olarak 10 bin civarı esnafımız var. Ama bu açık olanlar da iş yapamıyor. Kahvehaneler açık ama kaç tane kahvehane iş yapıyor? Hiç biri çünkü oyun yok. Oyun yoksa çay içmeye mi gitsin, çayı evde de içiyor. Kırtasiyeciler sözde açık, ama alışveriş yapan yok. Şu an kapalı olan 10 bin ama dolaylı yoldan 30 bin esnafımız kapalı. Gıda sektörünün dışında diğer sektörlerin tamamı etkilenmiş durumda. İş yapamaz durumda. Hal böyle olunca kimi var olanı yedi, olmayan kredilere yöneldi.

 

“AVM’LERE BİZİM ZORLAMAMIZLA KISITLAMA GETİRİLDİ”

SORU: Siz bu yaptırımlara maruz kalırken ulusal zincirler ve AVM’ler ne oldu?

T. DİNÇER: AVM’lerde bizim zorlamamızla belirli kısıtlamaların içine alındı. Bakkalı, konfeksiyonu, sokaktaki berberi, kuaförü kapatıyorsun ama AVM’yi açıyorsun. AVM’ler bulaşın en riskli olduğu yerler. Bizim küçük esnafa kaç kişi girecek. Biri içerideyken diğeri kapıda bekelr zaten. 20 metre karelik dükkana kaç kişi girebilir zaten? AVM’ler günde binlerce kişinin girdiği yerler, oraya girerken ben Covid-19’um mu diyor insanlar? Bir ateş ölçer almışlar, ateş ölçerle bir tane vaka yakalanmış mı bilen varsa söylesin? Ortak alanlara sadece ilaçlı bir su sıktıklarını sanıyorlar ama onunda çok bir temizleyici oranı da yok. Bana kalsa, karar verecek olsaydım ilk kapatacağım AVM’ler olurdu. Bugün birçok sektör sıkıntıdayken orası hala bazı saatler arasında faaliyetlerine devam ediyor. Çok steril ortam mı, değil. Bulaşın yine en fazla olduğu yerler. Burada vatandaşlar kendi sağlığını düşünecek. Hayat normalken herkes orayı yaşam yerleri olarak görüyordu, sabah gidip akşam çıkıyorlardı ama şu an insan sağlığı her şeyin önünde. Kendi sağlığını düşünen insanlarda kendilerini oraya atmazlar diye düşünüyorum.

 

“ZİNCİR MAĞAZALAR BU ÜLKEDEKİ 4 MİLYON ESNAFI 2 MİLYONA DÜŞÜRDÜ”

SORU: Zincir mağazalar ile ilgili ne düşünüyorsunuz?

T. DİNÇER: Zincir mağazalar bu ülkedeki 4 milyon esnafı 2 milyona düşüren sektördür. Zincir marketlerle ilgili bakanlarla sürekli görüşüyoruz. Genel müdürlüklerle de görüşüyoruz. Zincir mağazalar, AVM’lerden daha çok zarar veriyor esnafa. Her mahallenin içerisine bir bakkal gibi girdiler. Her sokağın bir başında, bir çıkışında var. böyle olunca orada o mahallenin bekçiliğini yapmış, o mahallenin amcası, dayısı olmuş küçük esnafı iflasın eşiğine getirdi. Dolayısıyla bu AVM yasası var ama içi boş. Bunun içerisini doldururken bu zincir marketleri de kısıtlayıcı tedbirler alarak en azından ülke genelindeki 2 milyon esnaf sanatkarın önü açılsın. Bu insanlara yaşama fırsatı verilsin. Yoksa küresel sermaye gelmiş, şehrin her tarafına, her sokağını kaplamış. Ancak bu kente verdikleri hiçbir şey yok. Akşam saat 5 olduğunda Mersin’in her mahallesinden toplanan paraları Ankara’ya, İstanbul’a ya da başka bir şehre transfer olup gidiyor. Bazıları da yurt dışına gidiyor direk. Bu kadar kente katkı sağlayan, bu kadar kente faydalı olan, bu kadar bizden biri olan esnafı bu kadar yok etme gayreti niye? Esnaf dediğiniz çok yabana atılacak esim değil. Mersin’de bugün 60 bin esnaf sanatkar varsa bunun yanında 250 bin insan çalışıyor. Bugün en kabadayı fabrikanın alacağı işçi sayısı bindir. Mersin nüfusunun yarısı o 60 bin kişinin küçücük tezgahından elde edilen gelirlerle ailelerinin karnını doyuruyor. Mersin2in 3’te 2’sini küçük esnaf sanatkar doyuruyor. Hal böyle iken bırakın esnafı kapatmayı, o esnafın kepengini indirmemek için genel idare de, yerel idare de elinden ne geliyorsa yapmaları ana görevleri. Ama ne yazık ki her zaman olduğu gibi böyle bir günde de sahipsiz.

 

EKONOMİK PAKETLER ESNAFA YETERLİ Mİ?

SORU: Ekonomik paketler açıklandı. Beklentileri karşıladı mı?

T. DİNÇER: Bir esnaf kesimini düşünün ki küçücük sermayesi el emeği ile kazanıyor. Gün kazanıp, gün yiyor. Şimdi öyle bir kesim marttan bu tarafa 8 aydır kapalıysa, hiçbir şekilde para kazanıp evine çorba parası götüremiyorsa bu esnafın çektiği sıkıntının herkes farkında olmalı. Bugüne kadar paketler açıklandı. Bize verilen neydi; 1-Bizim kendi esnaf kefalet kooperatiflerimizden çektiğimiz krediler 3 ay ertelendi. İlk yapılan ertelemeydi; 1’i faizli, 1’i faizsiz. 2-Bizim verdiğimiz 4,5 yıllık 4,5 faizli verdiğimiz bir kredi vardı. 25 bin liralık bir kredi çıkarıldı ve hiçbir şey sormadan bunu bankalar ve kooperatifler verebilecek dendi. Mersin’de bundan 11-12 bin civarı esnaf yararlandı. Bunun büyük bir çoğunluğu da hep kefaletle verildi. Yani teminatlı verildi. Bakıyorsunuz esnafın sicili bozuk, geçmiş yıllarda yaşanan olumsuzluklardan dolayı bir şekilde geçmişte sicili bozulmuş. 22-3 defa sicil affı olmasına rağmen bankalar birliği bu geçmişi hiçbir zaman bankanın kayıtlarından çıkarmadı.

 

“ESNAF TİCARİ FAALİYETİNİ KORUMAK ADINA ELİNDEKİ HER ŞEYİ KULLANDI”  

Birçok esnafın zaten göstereceği teminat da yok, esnaf zaten bitmiş. Ticari faaliyetini korumak adına elindeki her şeyi kullanmış. Siz ondan bir de teminat isterseniz esnaf teminat gösteremez. Bize verilen 25 bin kredinin de karşılığı olmadı. 60 bin esnaf varken sadece 11-12 bin kişiye verilmesinin önemi olmadı. Bir de Türkiye genelini düşünün 2 milyon esnaf var. Kullanan sayısı 4’de 1 civarında. Ondan sonra sadece sosyal güvenlik primlerimiz, vergilerimiz 3 ay ertelendi. Bunlar hep erteleme olarak yapıldı. Bu esnaf çalışmıyor ki zaten, kapalı olan adam nasıl ödeyecek? Ben hala diyorum ki ben de 10 in kapalı esnaf var, 30 bini bundan etkileniyor diyorum, sende ertelemeyle ileri at diyorsun sonra ödesin. Nereden ödeyecek? Bu adam bir yerden altın mı buldu, para mı buldu? Yani dolayısıyla ödeme imkanı yok.

 

ESNAF İÇİN 3 İSTEK

Burada bizim 3 isteğimiz vardı. Bu sorunlara köklü çözümler bulmamız lazım, ertelemeyle ötelemeyle biz bu işin altından kalkamayız. Bunlardan ilki; esnaf açıldığı günden bu yana devlete vergi veriyor ve bütün yükümlülüklerini yerine getiriyor. Bu ülke 7 düvele yardım yapan bir ülke. En yakın örneği Suriye’den savaştan kaçan sığınmacılara biz neredeyse 8-10 yıldır bakıyoruz ve bu insanlara aylık bir şekilde destek oluyoruz. Şimdi biz esnaf teşkilatı olarak bir sıkıntı çektik, böyle bir durumda oralara yapılan yardım kadar yardım yapılmalıydı. Bu bir hibe şeklinde olmalıydı. Esnafa ‘Bunu alda bana önümüzdeki ay öde’ denecek şekilde olmamalıydı. Bizim isteğimiz netti. 1; bu olumsuz süreç içerisinde esnafın üzerindeki sosyal güvenlik yükü çok fazla. Şimdi işçi çıkarmak yasaklandı ama ödeyemiyorsun da. Ücretsiz izin yada kısa çalışma ödeneğinden birçok kişi yararlanamadı. Küçük bir oranda yararlanan oldu, onun dışında yararlanan olmadı. Yani biz fondan karşılıyoruz diye tek kelimelik bir şeyle bu çözülebilirdi. Esnafa yapabileceğin en büyük yardımlardan biri bu olurdu. Biz bunca yıl u devlete vergi ödüyorsak bu süreçte bu devlet bize bakmalıydı. 2; esnafa 2 yıl ödemesiz bir kredi çıkaralım ama faizsiz bir kredi çıkaralım. Bu kredi ile kiramızı, eleman bedelimizi, çekimizi, senedimizi ödeyelim. Çünkü çok hazırlıksız yakalandık. Dolayısıyla şartlara göre, işin önceliğine göre belli bir kredi limiti çıkarılacaktı. Bu kredi ile esnaf zorunlu giderlerini karşılayacaktı, çalışmaya başladığında da faizsiz bir şekilde eşit taksitlerle bunu ödeyecektik ki bu da gerçekleşmedi. 3; fiilen kapalı olan esnafımız çok mağdur. Bunlara da yani asgari ücret tutarında ekonomik girdi olsun. Bakmak zorunda olduğu aile fertlerine baksın, kimseye avuç açmasın dedik. Çünkü yıllardır esnaf herkese yardım etti. Yılardır elinde ne varsa, nerede bir yardım gerekse çuvallar bizden dolduruluyordu. Bu kadar büyük bir misyonu üstlenen teşkilatın mensupları bu anlamda yalnız bırakıldı.

 

“ESNAF HEP KREDİLERE YÜKLENDİ”

Avrupa’da örneklerine bakıyorsunuz, orada insanlar içeri kapanmasın diye aylık gideri 3 aşağı 5 yukarı hesap edilerek insanlar oradan zorunlu giderlerini karşılıyorlardı. Bizim iş yerlerimizin büyük bir çoğunlu kira. Kiracı olduğumuz kişi gerçek kişiler. Tamam, biz kamu kurumlarına bunu ertelettik ama mülk sahibine nasıl yapacağız. Ki bırakın kira almamayı iş yeri kapalı olduğu halde adam nasıl zam yapacağım diye düşünüyor. Böyle bir durumda esnaf gerçekten çok büyük sıkıntı çekiyor. Hep kredilere yüklendik ki bu tür giderlerin üstesinden gelelim diye. Önümüzde böyle bir tablo var, bunun yanında yanımızda çalıştırdığımız elemanlarımız var. Elemanlarımızı kaybetmek istemiyoruz. İş yeri kapalı ama maalesef piyasada kalifiye eleman yok. Biraz iş bilen elemana biz de bir şeyler koyduk ve kalifiye hale getirdik. Yeniden açıldığında biz bu insanı bulamayız, biz bir usta ile bulamayız.

 

“TÜRKİYE’DE MESLEK EĞİTİMİ ÇÖKMÜŞ”

Zaten ülkemizde meslek eğitimi çökmüş, elimizde bir çıraklık eğitim sistemi vardı. Çıraklık eğitimi de yeni eğitim sistemi ile tırpanlandı. Eskiden okullar dolu olurdu, öğrenci koyacak yerimiz olmazdı, yeni sınıf açmaya çalışırdık. Şimdi 8 yıllık temel eğitimden bu tarafa bizim okullarda branşların sınıfları dolmuyor. Bizim sadece berber, kuaförlük, güzellik uzmanlığı dallarında okula giden öğrencilerimiz oluyor. Bunlarda belli ölçüde gidip geliyor. Onun dışında biz sınıf bile açamıyoruz. Bir taraftan da bakıyorsunuz geleceğe yönelik bir tane usta yetişmiyor. Siz dediniz ki ‘Ben sucu b ulamıyorum.’ Emin olun bu sistem böyle devam ederse son jenerasyon piyasada. Yarın bir musluk değiştirecek adam bulamayacağız. Artık birçok meslek tekelleşti. Araba servisleri öyle. Arabayı hem orada satıyor, hem servisini orada yapıyor. Arabadan çok daha fazla kazandığını servisten kazanıyor. Bu sefer piyasadaki ustalar iş yapamaz hale geldi.  Hal böyle olunca yarınlarda biz usta yönünden büyük sıkıntı çekeceğiz. Mesleki eğitim noktasında da ülkemiz çok yanlış kararlar verdi, vermeye de devam ediyor. Bizi kurtaracak olan ahilik sisteminden gelen mesleki eğitimin canlandırılması. Bakın üniversite öğrencilerimizin büyük bir bölümü evlerde oturuyor.  Hepimizin evinde 1 veya 2 işsiz var. Bu çocuklar ne olacak? Sonuç olarak bu konuyla alakalı mesleki eğitime bir an önce dönmek zorundayız. Sistem belli, yapılması gereken belli, tek yapılması gereken siyasi otoritenin işi ele alıp yasasını çıkarıp bu işi çözmesi.


   

Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!


  HABERCİ GAZETESİ
 

  HABER ARAMA
 
  

  HABERCİ SPOR
 


  BİK İLANLAR
 




  SOSYAL MEDYA
 

  NÖBETÇİ ECZANELER
 
 

 




sanalbasin.com üyesidir

 
         
ANASAYFA HABER ARŞİVİ KÜNYE İLETİŞİM GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
mersinhaberci.com © Copyright 2016-2024 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA