ZEMİN KÖTÜ, RİSK BÜYÜK! | Mersin Haberci Gazetesi
     
 
 
 
 
 

ZEMİN KÖTÜ, RİSK BÜYÜK!


 

Mersin’in içinde bulunduğu bölgede önemli ölçüde deprem potansiyeline sahip fay hatları olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Selim İnan, “Bu faylar üzerinde meydana gelebilecek büyük ölçekli bir deprem kentin özellikle sahil kesimlerinin zeminlerinin kötü olması ve çoğu 1999’dan önce inşa edilmiş çok katlı binalardan oluşması nedeniyle büyük zararlar verme olasılığı oldukça yüksektir” dedi.

Özellikle Akdeniz’in tabanında yer alan Kıbrıs Yayı üzerinde meydana gelebilecek büyüklüğü 7 ve üzerinde olan bir deprem Mersin kıyılarında tsunami dalgaları oluşturmasının da mümkün olduğunu açıklayan İnan, “Mersin’in Afet Master Planlarının bir an önce  oluşturulmalı. Bu plan içerisinde binaların taranarak depreme dayanıklılıkları test edilmeli” uyarısı yaptı.

 

HEDİYE EROĞLU

 

Haftasonu sokağa çıkma yasağında depreme yakalanan ve büyük panik yaşayan Mersinliler’in gözü uzmanlarda! Mersin Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selim İnan ile depreme dair Mersinliler’in merak ettiklerini konuştuk ve riskleri sorduk. Sorularımıza içtenlikle yanıt veren İnan, Mersin’in özellikle sahil kesimlerinin gevşek ve sulu zeminlerden oluşması nedeniyle 6 büyüklüğündeki bir depremin sahil ve alüvyon zeminlerde 8 şiddetine çıkacağını söyledi. Yüksek katlı binaların Mersin’de felaketin boyutunu attıracağını işaret eden İnan, özellikle Akdeniz’in tabanında yer alan Kıbrıs Yayı üzerinde meydana gelebilecek büyüklüğü 7 ve üzerinde olan bir depremin Mersin kıyılarında tsunami dalgaları oluşturmalarının da mümkün olduğun açıkladı!

 

MERSİN DEPREM HARİTALARINDA NEDEN RİSKSİZ BÖLGEDE?

SORU: Neden Mersin pek çok deprem haritasında riskli bölgede görünmüyor?

S. İNAN: Bir bölgenin depremselliği, o bölgedeki, büyük mağara sistemlerine; aktif fayların varlığına ve bu faylara olan uzaklığa; bölgenin jeolojik özelliklerine (kaya ve zemin özelliklerine) ve tarihsel dönemlerden beri tekrarlanan deprem periyoduna bağlıdır. Bu bağlamda Türkiye için 1945 yılından beri çok sayıda bu verilere göre Deprem Bölgeleri Haritası hazırlanmıştır. En son 1998 yılında hazırlanan deprem bölgeleri haritasında Mersin ve yakın yöresi III. Derece deprem bölgesi içerisinde yer almaktadır.

Daha sonra 2018 yılında Türkiye Deprem Tehlike Haritası oluşturulmuş ve 2019 yılında yürürlüğe girmiştir. Bu harita ise bölgeler derecelenme şeklinde değil tehlike içeren bir şekilde düzenlenmiştir. Yine benzer şekilde aktif faylar, geçmiş dönemdeki deprem periyodları, bölgenin jeolojik yapıları baz alınmıştır.

Genelde Mersin ve yakın yöresinde aktif (faal) durumda volkanlar ile çok büyük mağara sistemleri olmadığından, Mersin için bir tehlike oluşturmaları söz konusu değildir.

 

BÖLGEDEKİ FAY HATLARINA DİKKAT!

Mersin ve yakın yöresi için en önemli tehlikeyi, bölgedeki aktif faylar ile bu faylara olan uzaklıklar oluşturmaktadır. Mersin’in içerisinden bir fay geçmemekte ancak çevresinde çok sayıda ve geçmiş dönemde yıkıcı depremlere neden olmuş faylar vardır.

Mersin ve yakın yöresini etkileyebilecek önemli faylardan birisi güneyde Lut Gölü ile kuzeyde Kahramanmaraş arasında yaklaşık 1000 km uzunluğa sahip Ölü Deniz Fay Sistemi’dir. Bu bölgeyi etkileyebilecek diğer önemli fay sistemi Doğu Anadolu Fayı’dır. Yaklaşık 600 km uzanıma sahip ve sol yanal doğrulta atımlı fay özelliği sergileyen Doğu Anadolu Fayı, Kahramanmaraş civarında Ölü Deniz Fayı ile birleşir Her iki fay sistemide tarihsel dönemlerde çok sayıda yıkıcı deprem üretmiştir. Doğu Anadolu Fayı Türkoğlu yakınında güney batıya doğru uzanarak Karataş-Yumurtalık Fay Zonu’nu oluşturur. Bu bölüm içersinde yer alan ve Karsantı ile Karaisalı beldeleri arasında uzanan Karsantı-Karaisalı Fay Zonu’da sol yanal doğrultu atımlı fay özelliğinde olup, önemli ölçüde deprem potansiyeline sahiptir.

 

ÇOK KATLI BİNALAR İLE NEDENİYLE ZARAR BÜYÜK OLABİLİR!

Mersin ve yakın yöresini etkiyebilecek başka bir fay sistemi ise kuzeyde hafik (Sivas) ile güneyde Anamur (Mersin) arasında yaklaşık 700 kmlik bir uzanıma sahip olan Orta Anadolu Fay Sistemidir. Orta Anadolu Fay sisteminin, Çamardı ile Gülek Boğazı arasında uzanan bölümü Ecemiş Fay Zonu olarak tanımlanmıştır. Orta Anadolu Fay Sisteminin Gülek Boğazı ile Anamur arasında uzanan bölümü de Namrun Fay Zonu olarak tanımlanmış ve son yıllarda üzerinde önemli çalışmalar yapılmıştır.

Sonuç olarak Mersin’e uzak olan bu faylar üzerinde meydana gelebilecek büyük ölçekli bir deprem Mersin’in özellikle sahil kesimlerinin zeminlerinin kötü olması ve çoğu 1999’dan önce inşa edilmiş çok katlı binalar ile nedeniyle büyük zararlar verme olasılığı oldukça yüksektir.

 

DEPREM HARİTALARI YENİLENMELİ

SORU: Deprem haritaları güncel değil mi?

S. İNAN: Yukarıda açıklamalar ışığında en son 2019 yılında oluşturulan Deprem Tehlike Haritası oldukça yeni bilgileri içermesine rağmen sürekli bir şekilde yeni saptanan faylar ve jeolojik bilgiler ışığında yenilemek gerekmektedir.

 

ECEMİŞ’İN ETKİSİ YIKICI OLUR!

SORU: Ecemiş Fay Hattı Mersin için tehlike unsuru mu?

S. İNAN: Ecemiş Fayı (Orta Anadolu Fay Sisteminin bir parçası) son yüzyıl içerisinde düşük bir sismik aktivite sergilemesine karşın 1717 ve 1835 yıllarında Ecemiş yakınlarında meydana gelen iki adet deprem, fayın gelecekte yıkıcı özellikte deprem üretebileceğini göstermektedir.

 

6 ŞİDDETİNDE BİR DEPREM MERSİN’DE 8 ŞİDDETİNDE YAŞANIR!

SORU: Mersin'de olası bir deprem de örneğin 6 şiddetinde yıkım ne boyutta olur?

Burada kullanılan şiddet kavramını deprem büyüklüğü ile karıştırmamak gerekiyor. Deprem büyüklüğü deprem sırasında açığa çıkan enerjinin büyüklüğünü ifade etmekte olup 1.5 ile 9.5 arasında değişir ve  Richter ölçeği olarak bilinir. Bunu da Rasathanelerde deprem ölçer aletlerle ölçer. Şiddet ise göreli bir kavram olup romen rakamları ile I ile XII arasında bir değer olur. Depremin büyüklüğü değişmez ama o bölgenin jeolojik yapısı özellikle zemin yapısına göre şiddet artar veya azalır. Aynı büyüklükteki bir depremde sağlam ve temel kayaçlarında deprem dalgalarının genlikleri düşmekte, gevşek ve suya doygun zeminlerde deprem dalgalarının genlikleri artmakta ve bu şekilde daha fazla hasara neden olmaktadır. Örneğin, 6 büyüklüğündeki bir deprem sırasında yayılan deprem dalgaları sağlam ve çimentolu sert kayaçlar üzerinde 6 şiddetinde bir hasar verirken gevşek, çimentosuz ya da alüvyon zeminlerde 8 şiddetinde bir hasara neden olurlar. Bunun acı örnekleri gerek 1999 yılında meydana gelen Kocaeli ve Düzce Depremlerinde gerekse en son 23 Ekim 2011 tarihinde meydana gelen Van Depreminde yaşanmıştır.

Deprem dalgaları ile kaya birimlerinin ilişkileri (Sismik dalgaların genlikleri gevşek zeminlerde atmakta temel ve sağlam kayaçlarda düşmektedir. Buda hasarın artmasına neden olur)

Mersin’in özellikle sahil kesimlerinin gevşek ve sulu zeminlerden oluşması nedeniyle 6 büyüklüğündeki bir deprem sahil ve alüvyon zeminlerde 8 şiddetine çıkmaktadır. Büyüklük değişmez şiddet değişir. Genel olarak sulu ve alüvyonal zeminler üzerine inşa edilen binalarda, en çok görülen hasarlar, binanın zemine gömülmesi, yana yatması ya da devrilmesi şeklindedir.

 

KENTTEKİ MEVCUT DURUM RAPORLANMALI VE BUNA GÖRE HAREKET EDİLMELİ

SORU: Kentin mevcut imar durumunda acil olarak ele alınması gereken husus sizce nedir? Örneğin çok katlı binalar veya sahil midir?

Mersin’in en önemli sorunu bina kalitesi (özelikle 1999 öncesi yapılan çok katlı binalar) ve sahil kesiminin zemin özellikleridir. İvedi bir biçimde binaların özelikle çok katlı binaların deprem dayanımları kontrol edilmeli, aynı şekilde zeminlerin kaliteleri belirlenmeli yani mevcut durum bir raporlanmalı ve buna göre hareket edilmelidir. Bunun için jeoloji, jeofizik ve inşaat mühendisleri ile mimarlarla ortak çalışmalar yapılmalıdır.

 

MERSİN’DE TSUNAMİ OLUR MU?

SORU: Jeolojik açıdan kentteki tsunami etkisini siz nasıl değerlendirmektesiniz?

S. İNAN: Genelde Akdeniz’de tarihsel dönemlerde (1900 yılından önce) çok sayıda tsunamiler görülmüştür. Japonların ‘tsunami’, Çinlilerin ‘hungtao’ dediği dev deprem dalgasının bilinen en eskisi Sicilya’daki Etna yanardağında 8.000 yıl önce meydana gelen patlamanın oluşturduğu tsunamidir. Akdeniz’de 40 metre yüksekliğe varan tsunami dalgaları birkaç saat içinde üç ayrı kıtayı birden sular altında bırakmıştır. 1975 yılında Portekiz’in

Atlas Okyanusu içinde meydana gelen depremde yaklaşık 6 metre yüksekliğinde dalgalar, Portekiz, İspanya ve Fas kıyılarında önemli hasarlara neden olmuş. Yine Girit ve Rodos açılarında meydana gelen depremlerinde tsunami dalgaları oluşturduğu bilinmektedir. Özellikle Akdeniz’in tabanında yer alan Kıbrıs Yayı üzerinde meydana gelebilecek büyüklüğü 7 ve üzerinde olan bir deprem Mersin kıyıları, İskenderun Körfezi ve yakın yörelerinde tsunami dalgaları oluşturmaları mümkündür.

 

NE YAPMALIYIZ?

SORU: Sizce depremin neden olduğu kayıpları önlemek için yerelde ne yapılabilir?

S. İNAN: Mersin’in Afet Master Planlarının bir an önce  oluşturulmalı. Bu plan içerisinde binaların taranarak depreme dayanıklıkları test edilmeli. Düşey yönde bina yerine yatay yönde bina yapımına özendirilmeli. Kentin yeni bir imar planı oluşturulmalı. Afet master planları içerisinde toplanma alanları yeniden belirlenmeli. Bina denetimleri ve ruhsat işleri bu konuda uzman ve bağımsız kurumlar tarafından yapılmalı. Tüm eski ve yeni binaların muhakkak zorunlu deprem sigortası yaptırmaları ve bununda sıkı bir şekilde denetlenmesi gerekmektedir.

Ayrıca genelde doğal afet özelde deprem konusunda sıkça eğitim ve bilgilendirme çalışmalarının yapılması son derece yararlı olacağı kanısındayım.


   

Yorum Ekle comment Yorumlar (1)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!


  HABERCİ GAZETESİ
 

  HABER ARAMA
 
  

  HABERCİ SPOR
 


  BİK İLANLAR
 




  SOSYAL MEDYA
 

  NÖBETÇİ ECZANELER
 
 

 




sanalbasin.com üyesidir

 
         
ANASAYFA HABER ARŞİVİ KÜNYE İLETİŞİM GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
mersinhaberci.com © Copyright 2016-2024 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA