Haber Merkezi
Hukuk örgütü olan Dünya Adalet Projesi'nin (WJP) her yıl vatandaşlar, politikacılar, hukukçular, akademisyenler ve sivil toplum örgütleri ile yapmış olduğu görüşmelerin analizi neticesinde yayınlamış olduğu hukukun üstünlüğü ve hukuka duyulan güven endeksi raporuna göre Türkiye’nin hukuk karnesinin kötü olduğunu vurgulayan Mersin Barosu Başkanı Bilgin Yeşilboğaz, “Bu raporlamanın temel amacı, ülkelerin hukuk alanındaki güçlü ve zayıf noktalarını göstererek hukukun üstünlüğü ilkesinin gelişmesine, yol haritası çizmelerine önayak olmaktır. Siyasi iktidar bunun kendisine karşı yapılmış bir raporlama olmadığını, eksiğini görmeleri ve hukukun üstünlüğünün sağlanması konusunda ilerleme kaydetmesi için yapıldığını bilmesi gerekiyor.
“TÜRKİYE, RAPORDAKİ HİÇ BİR KRİTERE UYMUYOR”
Bu ölçümdeki ana başlıklar; hükümet yetkilerinin kısıtlanması, yolsuzlukların önlenmesi, yönetimde şeffaflık, temel haklar, nizam ve güvenlik, idari yaptırımlar, adil hukuk ve cezai adalet. Bunların ne kadarı ülkemizde geçerli? Bizde hükümet yetkisi kısıtlanmaz. Çünkü tüm güç tek elde toplandı. Yolsuzlukları her gün basından takip ediyoruz. Yönetimde şeffaflık yok, kimse kimseye hesap veremiyor. Sen bana nasıl hesap sorarsın? Diyorlar. Düşünce özgürlüğü yok. Düşünürken sorun yok ama düşünceyi ifade ettiğiniz takdirde sorun başlıyor. Siyaset yapma özgürlüğü de yok. Güvensiz bir ülkede yaşadığımızı zaten İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Anayasa Mahkemesi Başkanını eleştirerek, ‘Güvenlik içinde misin? Bisikletinle gelip gidebiliyor musun?’ şeklinde belirtmişti. Anayasa Mahkemesi temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiği gerekçesiyle mahkeme kararını bozuyor ama yerel mahkeme benim kararım doğrudur, sen bana emir ve talimat veremezsin diyerek Anayasa Mahkemesi’ni reddediyor. Kısacası rapordaki hiçbir kritere Türkiye uymuyor. Hukukun şeffaf olması gerekiyor. Ülkede yaşayan her insan şeffaf bir şekilde kendisine uygulanacak müeyyidelerin veya hukuk yaptırımlarının neler olabileceğini net bir şekilde bilmesi gerekiyor ama bu mümkün eğil. Çünkü her gün bir mevzuat değişiyor.
“TORBA YASA SADECE KABİLE DEVLETLERİNDE OLUR”
Torba yasa denen bir illet başka dünya ülkelerinde yok. Bu sadece kabile devletlerinde olabilir. Torbanın içine yasalar atılıyor, bahtınıza ne çıkarsa. Ne bir yasa yapma tekniği var, ne yasayı yapanların hukuk hiyerarşisine uygunluğu var. Eskilerin puta tapma hikâyesi vardır. Kendilerine helvadan putlar yaparlardı, yolda da acıkınca yerlerdi. Hukuk sistemimiz buna döndü. Helvadan yaptıkları hukuk kurallarını ihtiyaçları olduğunda yiyorlar” ifadesini kullandı.
“ÜLKE AÇIK HAVA CEZAEVİNE DÖNDÜ”
Adalet Bakanlığı verileni açıklayan Yeşilboğaz, “2010 yılı endeksinde cezaevinde tutuklu kişi sayısı yaklaşık 127 bin iken, Adalet Bakanlığı kayıtlarında ülke genelinde şu an bu rakamın 281 bin 94’ e çıktığını görüyoruz. Bu sayı her gün çok hızlı bir şekilde de artıyor. Ülkemizde 355 tane ceza infaz kurumu var. Son 5 yılda muhtelit tipte 94 adet ceza infaz kurumu yapıldı. Bizim neden cezaevine bu kadar çok ihtiyacımız var? Neden son 5 yılda 94 tane muhtelit tipte cezaevi yapıldı? Bunların irdelenmesi gerekiyor. Ülke demek ki ciddi anlamda açık hava cezaevine döndü” şeklinde konuştu.
“DEMOKRASİ KAYYUMLA YÖNETİLEMEZ”
Anayasa’ya göre herkesin seçme ve seçilme hakkına sahip olduğunu hatırlatan Yeşilboğaz, “Örneğin 2018 genel seçimlerinde HDP’nin kazandığı 65 belediye vardı. 60 belediyeye kayyum atandı ve HDP’li sadece 5 belediye kaldı. Bu kişilerin seçime girmelerine müsaade ediyorsunuz, seçime giriyorlar ve halkın iradesi tecelli ediyor, seçimi kazanıyorlar. Bu kişiler suç işlemişse, haklarında bir yargılama varsa seçime girmelerine nasıl izin verdiniz? Bu kayyum atamalarının siyasi bir hareket olduğu apaçık ortada. Kayyumlarla yönetilen bir ülke olduk. Demokrasi kayyumla yönetilemez.
Binlerce gazeteci hakkında dava açıldı. 74 gazeteci ve medya çalışanı hukuksuzca cezaevinde tutuluyor. Dünyada cezaevlerinde en fazla kişi bulunan 8’inci ülkeyiz. Çocuk istismarı ve kadına şiddet suç oranları arttı. Savcılıklarda bir dosyanın çözümleme süresi ortalama 411 güne çıkmış. Avukatlar mesleklerinden dolayı çok ağır cezaya mahkûm edildi. Anayasa Mahkemesi kararları hiçbir yerde uygulanmıyor. Anayasa Mahkemesi’ni takan yok. Baroların, demokratik kitle örgütlerinin ve sivil toplum örgütlerinin yapısını değiştirmeye, bu örgütlü gücü kırmaya çalışıyorlar. Böyle bir ortamda hukukun üstünlüğünden nasıl bahsedeceğiz?” diye konuştu.