Haber Merkezi
Doğu Akdeniz Çevre Dernekleri Gönüllü Avukatı İsmail Hakkı Atal, Akkuyu Nükleer Santralinin ÇED sürecinin hukuka aykırı yürütüldüğünü belirterek yeni ÇED sürecinin yapılması için Bakanlığa yapılan başvuruda santral sahasındaki deprem riskinin yaratacağı felakete dikkat çekti.
Evrensel Gazetesi’nde yer alan habere göre; geçtiğimiz günlerde Akkuyu Nükleer Santralinin yeni ÇED sürecine başlaması talebinde bulunduklarını hatırlatan Atal, nükleer santral sahasının aktif Kuzey Anadolu Ecemiş Fay hattı uzantısında bulunduğunu ve deprem riskinin yüksek olduğunu ifade etti. Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğu gerçeğinin Elazığ depremi ile bir kez daha acı bir şekilde görüldüğünü dile getiren Atal, aktif fay hattı uzantısındaki Akkuyu Nükleer Santrali inşaatının bir an önce durdurulmasını istedi.
“DEPREM OLMADAN ZEMİN İKİ KEZ ÇATLADI, BÜYÜK BİR DEPREMDE SATRAL TEHLİKEYE DÖNÜŞÜR”
Yürürlükteki mevzuata göre ÇED süreci ve raporunun, ön lisanstan sonra başlaması gerekirken yasaya aykırı şekilde ön lisans aşamasından önce verildiğini ifade eden Atal, “İdari işlemler süreci Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) tarafından tersine çevrilmiş ve EPDK tarafından verilen ön lisans kendisinden önceki ÇED raporunu hükümsüz hale getirmiştir” dedi. Bu nedenle Çevre ve Şehircilik Bakanlığına yaptıkları idari başvuru ile yeni ÇED sürecine başlanması talebinde bulunan Atal, deprem tehlikesine dikkat çekti. 2001 yılına ait Aktif Tektonik Araştırma Grubu 5’inci toplantısında Prof. Dr. Hasan Çetin’in sunduğu bilimsel rapordaki “Her 10 bin yılda bir 7 şiddetinden büyük 3 yıkıcı deprem yaşanmış fay hattında son 17 bin yıldır yıkıcı deprem olmamıştır ve hareketsiz dönemin sonuna gelinmiştir” ifadelerini kullanan Atal, ayrıca zeminin karstik boşluklar barındıran kireçtaşı niteliğinde bir zemin olduğuna da dikkat çekti.
ZEMİN ÇATLADI!
Üzerine her biri 14 bin ton ağırlığında 4 nükleer reaktör ağırlığı binmeden beton zeminin 2018’de çatladığını ve düzeltildikten sonra tekrar çatladığını hatırlatan Atal, “Akkuyu Nükleer AŞ bünyesinde görev yapan Mersin Bölge Kamu Diplomasisi ve Devlet İlişkileri Bölge Müdürü Faruk Uzel , Rus şirketi santrali güvenli bir şekilde inşa edemediği ve zemin kotunun altına su sızmasını engelleyemediği için santralin Türkiye için tehlike olduğunu söyleyerek 2016 yılında projedeki görevinden istifa etmiştir” dedi.
“TERMİK SANTRAL AYNI ZAMANDA SAĞLIK SORUNUDUR”
2011 yılında Japonya’daki deprem sonrasında Fukuşima nükleer felaketi sonrası yetişkinlerde tiroit kanserinin 29 kat, löseminin 10,8 kat, meme kanserinin 4,2 kat, beyin kanaması ve felç vakalarının ise 3,52 kat arttığını hatırlatan Atal, “Çocuklardaki tiroid kanseri ise Fukuşima’da 500 kat artmıştır” diyerek konunun ayrıca bir sağlık sorunu olduğunu söyledi.
“600 MİLYARLIK ZARARI TÜRKİYE KALDIRAMAZ”
2011 Fukuşima nükleer felaketinin Japonya’ya maliyetinin 600 milyar dolar olduğunun resmi kurumlarca açıklandığını dile getiren Atal, “Olası nükleer felaket halinde Fukuşima örneğinde olduğu gibi 600 milyar dolarlık bir zararı Türkiye Cumhuriyeti kaldıramaz. Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından toplumsal maliyet analizi yapılması gerekmektedir” dedi.