GİZEM EKİCİ

Mersin Tabip Odası 15 Mart’ta Ankara’da yapacakları ‘Beyaz Miting’ için 17 Nisan’a kadar eylemler zinciri oluşturdular. Sağlıkta şiddetin sona ermesini ve ‘sağlıkta şiddeti önleme yasa tasarısının’ acilen uygulanması için Toroslar Devlet Hastanesi’nde yapılan eyleme; Sağlık Emekçileri Sendikası, Mersin Aile Hekimleri Derneği, Birleşik Dayanışma Sendikası, Genel Sağlık-İş Sendikası destek verdi.

Milyonlarca hastanın muayenesini, ameliyatını, bakımını, enjeksiyonunu ve pansumanını gerçekleştirdiklerini söyleyen Mersin Tabip Odası Genel Sekreteri Cemil Galioğlu, “Bu ülkenin sağlık çalışanları olarak; güvenceli bir çalışma ortamında,  yüksek enflasyon ve pahalılığa ezdirilmeyen ücretlerle, emeğimizin karşılığını alarak çalışmak istiyoruz! 

Aciller başta olmak üzere sağlık hizmet sunumunun her yer ve aşamasında yaygınlaşan şiddetin nedeni sağlık çalışanları değil, tamamı ile piyasaya bırakılan, özelleştirilen sağlık sistemidir” dedi.

“GÜNDE ORTALAMA 40 SAĞLIK ÇALIŞANI ŞİDDETE MARUZ KALIYOR”

Günde ortalama 40 sağlık çalışanının fiziksel, psikolojik ve sözel şiddete maruz kaldığını söyleyen Galioğlu, “TBMM’de bekleyen ‘sağlıkta şiddeti önleme yasa tasarısının’ yasalaşmasını için, tüm sağlık çalışanları ve sağlık hakkına sahip çıkıp sağlıktaki şiddetin kendisine ve hastasına da zarar verdiğini düşünen yurttaşlarımızla birlikte 15 Mart Pazar günü Ankara’da, ‘Beyaz Miting’de’ buluşuyoruz” diye çağrı yaptı.

“TÜRKİYE’NİN HİÇBİR DÖNEMİNDE ÇALIŞANALRINA SAHİP ÇIKMAYAN OTORİTE GÖRÜLMEDİ”

Dünyanın hiçbir ülkesinde sağlık çalışanlarının öncelikli talebinin şiddetin önlenmesi olmadığına değinen Galioğlu, “Sağlık çalışanlarının emeği bu kadar değersizleştirilip böylesi fiili ve sözlü şiddete maruz bırakılmadı.  Dünyanın hiçbir ülkesinde sağlık hizmetini sunan yüz binlerce insan geçinme telaşının yanı sıra her an şiddete maruz kalabilirim tedirginliği ile işine gitmedi. İş güvenceleri taşeronlaştırma, sözleşmeli, staj vb. adlar altında yok edilmeye çalışılırken,  ücretleri güvencesiz performans ve hak ediş sistemlerine terk edilmedi. Çalışma hakları ‘güvenlik soruşturmaları’ gerekçesi ile ellerinden alınmadı. Mesleki yıpranmadan doğan hakları bu kadar görmezden gelinmedi. Ülkemizin hiçbir döneminde sağlıkta iş barışı bu derece bozulmadı. Gece gündüz demeden, haftanın 7,  yılın 365 günü, milli bayramlardan dini bayramlara,  metropollerden ücra köylere kadar her yerde ve her anda sağlık hizmeti sunan sağlık çalışanlarına karşı şiddet uygulanması hoşgörüyle karşılanıp sağlık çalışanları bu kadar suçlanmadı” dedi. Türkiye’nin de hiçbir döneminde yaşanan birçok şiddete ve mağduriyete rağmen sonuç alıcı, caydırıcı adımlar atmayan kendi sağlık çalışanlarına ve çalışanların emeğine sahip çıkmayan bir otoriteye rastlanmadı diyen Galioğlu, “Ülkemizin sağlık hizmetini sırtlanmış sağlık meslek mensupları olarak, sürekli şiddete uğrama tedirginliği ile çalışmak istemiyoruz” diye açıklama yaptı.

“SAĞLIK ALANININ SORUNLARI, GENEL POLİTİKADAN BAĞIMSIZ DEĞİL”

Bireysel eksiklik ya da hata yapan sağlık çalışanı hakkında şikayet oluşturulmasının anlaşılabilir olduğunu belirten Galioğlu, “Eğer bireysel kusur varsa hukuki ve mesleki takibat istenebilir. Ama hiç kimsenin, hiçbir gerekçeyle sağlık çalışanlarına saldırmaya, öldürmeye, taciz etmeye hakkı bulunmuyor. Sağlık çalışanlarını sağlık piyasasının şiddete maruz bırakılabilecek dişlileri olarak gören, emeğini, mesleki kimliğini değersizleştiren bu anlayışı esastan reddediyoruz” diye konuştu. Sağlık aksamalarının sağlık çalışanları üzerine atılamayacağını söyleyen Galioğlu, sağlık alanının sorunlarının ülkedeki genel politik ve toplumsal atmosferden, yoksulluk, işsizlik gibi ekonomik olgulardan bağımsız olmadığına değindi. Galioğlu konuşmasını şu sözlerle sürdürdü, “Ekonomik, politik ve toplumsal alanda sorunlar derinleştikçe, sağlık alanında da sorunların çığ gibi büyüyeceğini ve sağlıkta şiddetin artacağını herkesin görmesi gerekir. Bu sorunların sağlık çalışanları olarak üzerimize bir yandan hak kaybı ve yoksullaşma, diğer yandan da maruz kalınan şiddette artış olarak dönmesini kabullenmiyoruz.”

“ON BİNLERCE SAĞLIKÇI OLARAK TEK BİR SESLE HAYKIRACAĞIZ”

Sağlıkta yaşanan sorunlar çözülene kadar ve önerilen tedbirler alınana mücadeleyi sürdürmekte kararlı olduklarını vurgulayan Galioğlu, “15 Mart günü Ankara’nın yolunu tutacak ve bu ülkede sağlık ortamının şiddetten arındırılması için on binlerce sağlıkçı olarak tek bir sesle haykıracağız. Biz sağlık çalışanları, emeğimize ve mesleğimize sahip çıkacağımız mücadelemizle sağlıktaki şiddet iklimini sonlandırarak; görevimiz olan sağlık hizmetini şiddetsiz ve barışçıl bir ortamda, aldığımız bilimsel eğitimin gereklerini yerine getirerek ve halkımızın ihtiyaç duyacağı nitelik ve gereklilikte sunmayı başaracağız. Aldığımız eğitimin, bize yüklenen toplumsal ve kamusal sorumluluğunu yerine getirecek, emeğimizin karşılığını alacağız!” dedi.

ŞİDDETE HAYIR DERKEN BİLE ŞİDDET!

Sağlıkta şiddet sona ersin diyerek eylem yapan sağlık çalışanları, açıklama sırasında da şiddete maruz kaldı. Alkol aldığı söylenen bir vatandaş açıklamaya müdahale ederek, konuşma yapmak istedi. Açıklamadan sonra konuşabileceğini söyleyen Mersin Tabip Odası Genel Sekreteri Cemil Galioğlu, müdahale eden kişi tarafından hakarete maruz kaldı. Hakareti bütün sağlık çalışanlarına yönelik yapan şahıs hakkında şikayette bulunulacağı söylendi.