SONER AYDIN
İçişleri Bakanlığı 19 Ağustos’ta; Diyarbakır, Mardin ve Van Büyükşehir Belediye Başkanlarının görevden uzaklaştırıldığını açıkladı. HDP’li siyasetçilerin yerine bu illerin valileri kayyum olarak görevlendirildi.
BARIŞ MEYDANI’NDAKİ AÇIKLAMAYA İZİN ÇIKMADI
Mersin’de CHP, HDP ve KESK’in dün akşam Barış Meydanı’nda ortak basın açıklaması yapma girişi Mersin Valiliği’nin izin vermemesi üzerine görüşmelerin ardından Genel-İş Sendikası binasında yapılabildi. Açıklamaya; CHP Mersin İl Başkanı Adil Aktay, HDP il Başkanı Mustafa Işık, DİSK’e bağlı Genel İş Sendikası Şube Başkanı Kemal Göksoy, KESK Mersin Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü ve Eğitim-Sen Mersin Şube Başkanı Sinan Muşlu başta olmak üzere, siyasi parti temsilcileri ile Mersin Emek ve Demokrasi Platformu bileşenleri katıldı.
“SEÇİMLE GELENİN SEÇİMLE GİTMEDİĞİ YERDE, BİÇİMSEL DEMOKRASİDEN BİLE SÖZ EDİLEMEZ”
İlk olarak basın açıklaması yapan CHP İl Başkanı Aktay, Diyarbakır, Van ve Mardin Büyükşehir Belediye Başkanlarının, daha seçilmelerinin üzerinden 5 ay geçmeden, mesnetsiz ve hukuksuz bir biçimde görevden alınıp, yerlerine kayyum atanmasının kabul edilemez olduğunu söyledi. “Seçimle gelenin seçimle gitmediği yerde, biçimsel demokrasiden bile söz edilemez” diyen Adil Aktay, “Bu karara imza atan iktidar, halk iradesini tanımadığını bir kez daha ilan etmiştir. Hukukla açıklanamayacak bu karar, sandığa yönelik bir darbe niteliğindedir.
AK Parti ve ortağı, 31 Mart sonrası İstanbul’da hayata geçirmeye çalıştıkları, ancak halkın 23 Haziran’da dur dediği senaryoyu, şimdi Diyarbakır, Van ve Mardin’den başlayarak yeniden yürürlüğe koymanın hesabı içindedirler” dedi.
“İSTANBUL İÇİN GÖSTERİLEN TEPKİ DİYARBAKIR, VAN, MARDİN İÇİN DE GÖSTERİLMELİ”
Türkiye’de demokrasiye inanan, millet iradesinin üstünde hiçbir gücü kabul etmeyen herkesin, 23 Haziran’da İstanbul için gösterdiği dayanışmayı, bugün Diyarbakır, Van ve Mardin için de göstereceğine inandığını belirten Aktay, “Çünkü bu bir demokrasi mücadelesidir, bir hukuk mücadelesidir. Millet iradesini koruma mücadelesidir.
31 Mart öncesinde kayyım olarak atanmışların belediyelerde nasıl bir israf düzeni kurduklarını hepimiz gördük. Halkın denetimine tabi olmayan, yetkiyi bizzat vatandaştan almamış yönetim biçimlerinin doğal bir sonucudur bu.
Demokrasiyle, demokratik teamüllerle açıklanamayacak bu kararı kınıyor, Mersin’de ve Türkiye’nin dört bir yanında demokrasiden yana herkesi, her kurumu, seçmen iradesine yönelik bu girişime karşı sesini yükseltmeye çağırıyorum.
Ortak akılla, dayanışmayla hareket edelim. Demokrasi için, bir arada, kardeşçe, barış ve huzur dolu yarınlar için el ele verelim” dişe konuştu.
“DEMOKRASİYE, ADALETE, SEÇME VE SEÇİLME HAKKINA YÖNELİK DARBE KABUL EDİLEMEZ”
Daha sonra Mersin Emek ve Demokrasi Platformu adına söz alan DİSK’e bağlı Genel İş Sendikası Şube Başkanı Kemal Göksoy da, demokrasiye, adalete, seçme ve seçilme hakkına yönelik darbenin kabul edilemeyeceğini vurguladı.
Halkın seçme ve seçilme hakkının bir kez daha yok sayıldığını belirterek, “Seçimle gelen seçimle gitmedi” diyen Göksoy, “Dört ay önce halkın sandığa giderek seçtiği Diyarbakır, Van ve Mardin Büyükşehir Belediyelerine kayyum atanması, demokrasiye, adalete, seçme ve seçilme hakkına yönelik yeni bir darbe olarak tarihe geçti.
Yoksul, emekçi halkın kaynaklarını belediye binalarında kendilerine küçük saraylar inşa etmek için harcayanlar 31 Mart 2019’da halkın oylarıyla sandığa gömülmüş, ancak 19 Ağustos 2019’da İçişleri Bakanlığı atamasıyla yeniden yönetime getirilmiştir.
Dört ay önce aday olmalarında hukuki bir engel bulunmayan ve halkın ezici bir çoğunlukla seçtiği belediye başkanlarının, herhangi bir yargı kararına dahi dayanmadan bir gecede görevden alınabildiği bir ülkede, hiçbir hakkımızın güvence altında olmadığı ortadadır.
OHAL döneminde de yüze yakın belediyeye kayyum atanmış, bu belediyelerde çalışan DİSK/Genel-İş üyesi 3 bine yakın işçi arkadaşımız haksız-hukuksuz bir biçimde işlerinden edilmişlerdi. Halkın iradesine karşı atanan kayyumlar, işçilerin iradesi üzerine de baskı kurmayı, üyelerimizi yandaş sendikalara geçirmeyi görev bilmişlerdi. Haksız hukuksuz biçimde işten atılan arkadaşlarımızın mağduriyetleri giderilmezken yeni mağduriyetler yaratılması, halkın seçme ve seçilme hakkına, işçilerin işine ekmeğine el uzatılması kabul edilemez.
31 Mart 2019 yerel seçimlerinden itibaren, seçme ve seçilme hakkına yönelik ardı ardına gelen müdahalelerin hiç kimseye bir faydası olmayacaktır. Seçimle gelenler, seçimle gitmelidir.
Halkın seçme ve seçilme hakkını ortadan kaldıracak girişimlere karşı, ülkemizi, geleceğimizi, demokrasiyi, adaleti ve toplumsal barışı savunmak hepimizin görevidir” dedi.
“ÖLÜMÜ GÖSTERİP, SITMAYA RAZI ETMEK İSTİYORLAR”
Son olarak söz alan HDP Mersin İl Başkanı Mustafa Işık ise Van, Mardin ve Diyarbakır Büyükşehirleri’ne kayyum atanması ve bununla beraber diğer anti demokratik, toplum üzerine kurulan baskıları protesto etmek için bir araya geldiklerini söyledi.
Görevden alınan belediyelerin daha çalışmaya bile başlamadığını, tebriklerin bitmediğini dile getiren Işık, açıklamasını şöyle sürdürdü; “Bir önceki dönemde 100 kadar belediyeye kayyum atandı. Bunların yüzde 98’i de HDP belediyeleriydi. Derhal bu görevden alınan belediye eş başkanları ve bugün aldığımız bir habere göre henüz teyit etmedik ama görevden alınan meclis üyelerinin görevlerine iadesini istiyoruz.
Ayrıca çok klasik bir söz var; ölümü gösterip, sıtmaya razı etmek. Kayyum atanacak ve siz bir basın açıklaması, tepki dile getireceksiniz ama bu da yasaklanacak. Siz bu açıklamayı salonda yapmaya da razı olacaksınız ve topluma benimsetecekler.
Burada çok değerli kurum temsilcileri çok değerli açıklamalar yaptılar. Muhakkak ki bizler asgari müştereklerde, demokratik hukuk ilkelerinde beraberiz. Ama aynı zamanda her bir kurumumuzun kendi iradesi, kendi tutumu, düşüncesi vardır. Biz de HDP olarak; hiç kusura bakmasınlar, bugüne kadar kabul etmediğimiz gibi etmeyeceğiz. Kayyum atarsınız tekrar alırız. Bir kısmını kaybederiz, daha fazlasını alırız.
“HUKUKSUZLUK ARAYANLAR KENDİLERİNE, BU BELEDİYELERİN SAYIŞTAY RAPORLARINDAKİ DURUMA BAKSINLAR"
Bunların hukuki bir dayanağı yoktur. Hukuksuzluk arayanlar kendilerine, bu belediyelerin Sayıştay raporlarındaki duruma baksınlar. Altın varaklı makam odalarının arkasındaki özel bölümlere baksınlar. Çeteleşmeyi nasıl örgütlediklerine baksınlar. Sonra da bize ‘siz bunu yapacaksınız’ diyerek; asgari, hukuki ve demokratik haklarımızı kullanmakta bize sınır çiziyorlar.
Her türden hukuksuzluğu yapanlar hukuku bize karşı bir sopa gibi kullanıyor. Ben yapacağım, sen ses çıkarmayacaksın’ diyor. Biz bunu kabul etmiyoruz.
Bize kamu güvenliği diyorlar, kamu güvenliğini kim tehdit eder? Örneğin 300 madenci dünyanın hiçbir yerinde kolay kolay birden ölmez. Ama 300 madenci ölünce yakınlarından biri tepki gösterdiği için tekmelenir. Hukuku kimin yok saydığını söyleyeceğiz. Kimse bu topluma hukuksuzluğu dayatamayacak.
“KABUL ETMİYORUZ”
Bir basın açıklaması başvurusu vardır. Ki bu da başvuru değil bir bildirimdir. Daha önce defalarca yapıldığı gibi bu yasaklanmıştır ama hukuki olmayan bir karardır. Basın açıklaması yasaklanamaz. Bize yeni bir OHAL dayatılmak isteniyor. Biz HDP olarak bunu kabul etmiyoruz. Bize verilen karar da yok ama ‘HDP yürüyecekmiş’ deniliyor. Biz yürürüz. Bu bir sınır değil ki, bizim bu ülkenin ve şehrin her yerinde gösteri yapma hakkımız var. Tabiî ki kamu güvenliği ve hukuk çerçevesinde yaparız. Ayrıca böyle bir şeyde yoktur. Bazı ilçelerimizde basın açıklamalarına katılmak üzere buluşma yerleri belirlemiştir. Biz sonuç olarak bir daha söylüyoruz; görevden alınan belediye eş başkanları ve meclis üyeleri görevlerine iade edilmelidir. Bugünkü basın açıklamasının yasaklanması tamamen keyfi ve hukuk dışıdır. Bizi her türden hukuksuzluğu dayatıp bizi de kendi sınırlarında kimse tutamaz”.