Göç yolunda sorunlarına çözüm çağrısı yapan Sarıkeçililer Türkmenler Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı İbrahim Yağal, sorunlar çözülmediği takdirde 10 yıl içinde bu kültürün yok olabileceğini açıkladı.
Hediye Eroğlu
Türkiye’nin konargöçer yaşamını sürdüren son topluluğu olan Sarıkeçili Yörükleri binlerce yıllık süre bu kültürü inatla yaşatmaya çalışıyor.
Mersin ve çevresinde yaşayan Anadolu’nun bin yıllık konargöçerlik yaşam tarzının son temsilcisi Sarıkeçili Yörükleri’nin, develer ve keçiler eşliğinde yaz aylarını geçirmek için başlattığı göçü sürüyor. Kış aylarını ılıman iklime sahip Mersin ve çevresinde geçiren yaz aylarında ise Konya Karaman bölgesine giden Yörükler göç yolunda büyük zorluklar yaşıyor.
Yaklaşık 30 ile 45 gün arasında süren göçün sonunda 300 ile 500 kilometre yol giderek kışı geçirecekleri bölgelere varacak olan Yörükler, Ekim ayı gelince ise tekrardan Mersin ve çevresindeki yurtlarında kışı geçirmek için tersine göçe başlayacaklar.
SADECE 150 HANE KALDI!
Sarıkeçililer Türkmenler Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı İbrahim Yağal, Yörüklerin yaşadığı sorunlara çözüm çağrısı yaparak, Türkler’in Anadolu’ya gelişlerinden bu yana konar göçer kültürle yaşayan Yörüklerin en son temsilcisi olarak yaklaşık 150 hane kaldıklarını vurguladı.
Yağal, “Bu kültürü geçmişten günümüze eksiksiz bir şekilde devam ettirmekteyiz. Fakat bu kültürü devam ettirirken gelişen teknolojinin ve yoğunlaşan nüfusun da beraberinde getirdiği bir takım sıkıntılarla yüz yüze kalmaktayız. Birçok sıkıntımız devlet tarafından karşılanmakta. Yaşam süresi içinde sıkıntılar oluyor. 2012 yılında çıkarılmış olan izinli otlatılma ile Sarıkeçili Yörükleri ile hayvancılık ve yaylacık yapanlar birtakım rahatlıklara kavuştu.
Bugün Sarıkeçililerin en çok karşılaştığı olaylardan birisi göç yolları. Arazilerin daha fazla tarıma açılmasıyla değişik projelerle ormanların yasak hale getirilmesi ile göç yolları uzamakta ve bu da günlük işlerin yapılması neticesinde çok büyük sıkıntılara neden olmakta. Birçok zaman sürülerle karayolunu kullanmak zorunda kalıyoruz ve trafik sorunları yaşıyoruz. Özellikle yaz mevsiminde çok sıkıntılar çekiyoruz. Biz Yörükler olarak diyoruz ki, kalıcı ve etkili bir çözüm bulunamazsa bu kültür en fazla 10 sene yaşayacaktır. Şu anda tek geliri kıl keçi ve hayatını konargöçer olarak yaylalarla göçerek devam ettiren Yörükler için de sorun olacak” dedi.
“YÖRÜKLER, DOĞANIN GÖNÜLLÜ BEKÇİLERİ”
Sarıkeçililer Yaşatma ve Dayanışma Derneği Başkanı Pervin Çoban Savran da, Sarıkeçili Yörüklerinin, Anadolu’da bin yılı aşkın süredir konargöçer yaşam tarzını sürdürdüğünü belirterek, Yörüklerin, geçtiği her bölgeyi koruyarak sahip çıktığını vurguladı.
Konup göçerken doğayı da korudukların belirten Savran, birer gönüllü bekçi olduklarının altını çizerek, “Nefes aldığımız bu coğrafya var olduğu sürece, dünya döndüğü sürece biz de var olmaya devam edeceğiz. Biz doğaya zarar vermeden yaşıyoruz, doğanın korunması için mücadele veriyoruz” dedi.
YÖRÜKLER KİMLERDİR?
İklim değişikliğine bağlı olarak sürekli hareket halindeki yaşam tarzına ‘Yörüklük’, bu yaşam tarzını sürdüren hayvancı topluluklara ise Yörük denir. Yörük, ‘yürümek’ kelimesinden gelir. Bu yaşam tarzının son temsilcileri Sarıkeçililer’dir.
Orta Asya’dan Türkler, eski uğraşları olan hayvan yetiştiriciliğini Anadolu’ya taşımışlardır. Köklü bir geçmişi olan hayvancı toplum özellikleri, göçer kültürün de temelini oluşturmuştur.
Yaklaşık iki bin kişilik bir göçer grup olan Sarıkeçililer, kış aylarını Akdeniz'de, Mersin sahillerinde, yaz aylarını ise Konya ve Karaman'ın yaylalarında geçirirler. Sarıkeçililer, kışı geçirdikleri Akdeniz kıyılarından, baharın gelişi ile birlikte hareket eder ve Toroslar üzerinden yaklaşık 45 ile 60 gün süren göçle 400-500 kilometrelik bir mesafe kat ederek Hadim, Bozkır, Ermenek ve Taşkent ilçe sınırlarındaki yaylalara ulaşırlar. Sonbaharda havalar soğumaya başlayınca, Sarıkeçililer aynı güzergahı izleyip çeşitli yerlerde konaklayarak yaklaşık 75 günde Mersin sahillerine inerler.
Göç öncesinde kara çadırlar onarılır veya eskiyen bölümleri yenilenir. Sarıkeçililer keçi sürüleri ile birlikte göç ederler. Göç yükü; kilim, keçe, minder, halı yastık, süt-peynir ve yağ üretiminde kullanılan her türlü kap kacak, giyim eşyaları ve bulgur, şeker vb. gibi erzaktır. Göç esnasında yükler deve ve at gibi hayvanlarla taşınır.
Sarıkeçililer konakladıkları yerlerde kıldan dokudukları kara çadırlarda, hayvanları ise taşlarla örülmüş ağıllarda barınırlar. Yaylada yaylacılar; tereyağı, peynir, yoğurt gibi hayvansal üretim yaparak günlerini geçirirler.
Tarım alanlarının genişlemesi, orman ağaçlandırmalarının artması ve meraların korumaya alınmasıyla birlikte giderek yaşam alanları daralan ve modern hayat tarzı karşısında göçer hayat tarzlarını sürdürmekte zorlanan Sarıkeçililerin, doğayla iç içe yaşayarak edindikleri binlerce yıllık birikimleri de yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır.