Mersin’de sendika ve sivil toplum örgütleri ile birlikte OHAL’in uzatılmasına karşı oturma eylemi yapan CHP Mersin İl Başkanı Adil Aktay, hükümete seslenerek “Ankara’daki Saraylıları uyarıyoruz. Bizler OHAL değil demokrasi istiyoruz” dedi.
Mehmet Nabi Batuk
CHP Mersin İl Örgütü, Başkanlık Sistemi Referandumunun yıl dönümünde düzenlediği oturma eylemi ile 2’inci yılına girmek üzere olan OHAL uygulamalarını protesto etti. Türkiye’nin 81 ilinde eş zamanlı olarak gerçekleştirilen eylemde yoğun sıcak havaya rağmen Özgür Çocuk Parkı’nda bir araya gelen CHP’lilere, KESK Mersin Şubeler Platformu Bileşenleri, DİSK’e bağlı Genel – İş Sendikası, Mersin Tabip Odası ve birçok sivil toplum örgütü de destek verdi. Eyleme CHP PM Üyesi Saliha Sera Sütlü, Hatay Milletvekili Serkan Topal, Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı, Yenişehir Belediye Başkanı İbrahim Genç, Mezitli Belediye Başkanı Neşet Tarhan KHK’larla mesleklerinden ihraç edilen yüzlerce kamu emekçisi ve vatandaşlar katıldı.
“ÜLKEMİZDE HİÇ KİMSENİN CAN VE MAL GÜVENLİĞİ KALMAMIŞTIR”
Oturma eyleminden önce katılımcılara seslenen CHP İl Başkanı Adil Aktay Türkiye’nin 21 aydır OHAL ile yönetildiğini bu durumun artık kabul edilemez bir hal aldığını kaydetti. “OHAL giderek bu faşizan sınırlarım bile aşmış; sağcı-solcu, muhafazakar-sosyal demokrat, kimseyi ayırmadan tüm toplumu baskı altına alan otoriter bir rejime dönüşmüştür” diyen Aktay sözlerini şu cümlelerle sürdürdü: “İlan edilişindeki amacından uzaklaşarak demokrasi ve hukuk sistemine yönelik bir saldırıya dönüşen OHAL rejimi; insan haklarını, ifade özgürlüğünü ve her türlü protesto eylemini baskılamanın da aracı olmuştur. KHK’lar eliyle parlamento, yani halkın iradesi gasp edilmiştir. Türkiye'yi tek tipe sokmak için sendikalar, meslek oda ve birlikleri ile sivil toplum kuruluşlarına yönelik operasyonların ardı arkası kesilmemiştir. OHAL ile ülkemizde hiç kimsenin can ve mal güvenliği kalmamıştır.”
“OHAL, MUHALİFLERİ ‘TERÖRİST’ OLARAK TANIMLAYABİLME CÜRETİDİR”
OHAL’in artık uzatılmaması gerektiğini ifade eden Aktay, “OHAL, 1O Ekim"de katledilen çocuklarını anmak isteyen anne ve babalara sıkılan biber gazıdır. OHAL, ekmeğinin peşindeki tütün üreticisine vurulan coptur. OHAL, Ahmet Şık başta olmak üzere hayatını FETÖ ile mücadeleye adamış gazetecileri zindanlara atmaktır. OHAL, işçi grevlerini ertelemek, grev çadırlarına müdahale etmektir. OHAL, işlerini geri almak için ölümü göze alarak bedenini açlığa yatıran Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın ölüm tehlikesini görmeyen hükümet inadıdır. OHAL, dünyaca ünlü kimi bilim insanlarını FETÖ yalanıyla üniversitelerden atmaktır. OHAL, tiyatro oyunlarını yasaklamaktır. OHAL, muhaliflerini terörist olarak tanımlayabilme cüretidir. OHAL, Ankara Kızılay'da İnsan Hakları Anıtı'nı gözaltına almaktır. OHAL, madende oğlu dört yıldır yatan anaya; artık yürüyemezsin. yasak artık demektir. OHAL, on binlerce taşeron işçiyi haksız bir şekilde kadro dışı bırakmaktır. OHAL, Boğaziçi Üniversitesi’ndeki öğrencilerin okuma hakkını elinden alabileceğini söylemek ve öğrencileri tutuklatmaktır” dedi.
“12 EYLÜL CUNTASINA RAHMET OKUTUYORLAR”
OHAL kapsamında yayımlanan KHK’larla seçilmiş belediye başkanlarının görevlerinden uzaklaştırılmasının kabul edilemez olduğunu aktaran Aktay, “OHAL milli iradeyi yok sayarak. belediye başkanlarını görevden uzaklaştıran ak belediyelere kayyum atamaktır. OHAL, laik eğitim bildirisi dağıtmak isteyen öğrencinin gözaltına alınması, 16 Nisan referandumunda hayır propagandası yapan vatandaşın kolunun kırılmasıdır. OHAL, seçilmiş milletvekillerini hukuksuz bir şekilde tutuklatmak ve yargılatmaktır. OHAL, hakimlerin, savcıların bir parti genel başkanı önünde iliklediği cübbelerdir. OHAL, yasamayı, yürütmeyi ve yargıyı tek adamın iki dudağının arasına hapsetmektir. OHAL, doların 4 TL’yi, avronun 5 TL’yi aşmasıdır, Türk Lirası’nın kaybettiği değerdir. OHAL, satılan şeker fabrikası, açlık sınırı altındaki asgari ücret, artan enflasyondur. OHAL, Twitter’daki 280 karakterden, Facebook'taki beğen butonundan korkmaktır. OHAL, 12 Eylül cuntasına özenenlerin, askeri darbe dönemlerine rahmet okuttuğu bir düzenin adıdır” diye konuştu.
“ANKARA'DAKİ SARAYLILARI UYARIYORUZ”
Sözlerinin sonunda hükümete seslenen Aktay OHAL’in bir an önce kaldırılması çağrısı yaparak şöyle konuştu: “İlan ederken bir buçuk ay bile sürmeyecek dedikleri, milleti etkilemeyecek dedikleri OHAL, bardağı çoktan taşırmıştır. Sabır testisi kırılmış, toplumun büyük çoğunluğu OHAL rejimi ne artık yeter demeye başlamıştır. Bugün iktidar partisi ve yeni ortakları, Türkiye'yi uçuruma adım adım yaklaştıran OHAL"i bir kez daha uzatmanın peşindedir. Postallı darbelerle mücadele etme vaadiyle gelenler, gelinen noktada takım elbiseli darbeciler haline gelmiştir. Bizim talebimiz kesindir. Halkın iradesine karşı işlenen bir suç haline gelen OHAL rejimine derhal son verilmelidir. Hukukun askıya alındığı, parlamentonun yok sayıldığı, milli iradenin tanınmadığı. milletvekillerinin rehin alındığı faşizm düzeni ortadan kalkmalıdır. Sendikalar, meslek odaları ve birlikleri ile sivil toplum örgütlerine yönelik iktidar gücü ile uygulanan sindirme politikaları son bulmalıdır. Sivil darbe ile tek koltukta birleştirilen yasama, yürütme ve yargı erkleri. yeniden. çağdaş demokrasilerde olduğu gibi kendi koltuklarına geçmelidir. Sadece bu meydandan değil, Türkiye’nin 81 ilindeki meydanlardan Ankara'daki Saraylıları uyarıyoruz.
Bizler OHAL değil demokrasi istiyoruz.”