Cumhuriyet Halk Partisi’nde (CHP) 23. ve 24. dönem Mersin Milletvekilliği görevini yürüten Vahap Seçer, 2019 yerel seçimleri öncesi gazetemize gündemi değerlendirdi. Saha çalışmalarını ve temaslarını aralıksız sürdüren Seçer, vatandaşların gelecek kaygısı taşıdığını ve endişe içinde olduğunu söyledi. Mersin’in en temel sorunlarından bir tanesinin işsizlik olarak değerlendiren Seçer, göçün en büyük sebeplerinden biri olduğunu dile getirdi. AKP’nin Mersin’i cezalandırdığını savunan Seçer, AK Parti Mersin’i cezalandırıyor. Bilinçli olarak buraya yatırım yapmıyor. Her zaman arzuladığı şey Büyükşehirde ve 13 ilçede başarılı olmaktı ama sadece 1 ilçe AK Partili yönetiminde. Umut ediyorum bundan sonraki süreçlerde yatırımların önü açılır, Mersin hak ettiği noktalara gelir” diye konuştu.
“BÜYÜKŞEHİRİ YENİDEN CHP’YE VE MERSİN HALKINA KAZANDIRACAĞIM”
SORU: Öncelikle Vahap Seçer’in bilmediğimiz yönlerini sizden dinleyelim. Vahap Seçer ne yapıyor, nasıl bir çalışma içerisinde, Mersin’e ne katmak istiyor?
V.SEÇER: Parlamentodan 23. ve 24. dönem Mersin milletvekili olarak görev yaptım. Önemli bir seçim süreci yaşayacağız. 2019 yılında önce yerel seçimler gerçekleşecek sonra Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleri var. Bu süreçte Büyükşehir Belediyesi konusunda benim de önemli çalışmalarım var. 2014 yılında kaybettiğimiz belediyeyi başkanlığını tekrar partime kazandırmak ve Mersin halkına hizmet etmek amacıyla çalışmalarımı sürdürüyorum.
“27 YILDIR SİYASETİN İÇİNDEYİM”
Benim siyasetçi kimliğimin yanında bir de işinsanı olarak bir kimliğim var. Ben Mersinliyim, Tarsus’ta doğdum. Bölgenin en kadim kentidir Tarsus. En kadim medeniyetlerin üzerinde yaşadığı o medeniyetlere ev sahipliği yapmış bir kentte doğdum. Küçük yaşlardan beri çalışma hayatının içerisindeyim. Dayımın yanında kunduracı çıraklığı ile çalışma hayatına başladım. Bir yandan da okul hayatım devam etti. Adana Motor Teknik Lisesi mezunuyum. Ardından Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nden mezun oldum. Fakülteden mezun olduğum 1987 yılından bu yana da hep çalışma hayatının içerisinde oldum. Şuan Tarsus’ta faaliyet yürüten aile şirketini de 1987 yılında fakülteden mezun olduktan sonra kurdum ve bu günlere getirdim. Hayatımın hiçbir döneminde ailesine yük olan bir insan olmadım. Siyasi hayatım da iş hayatımla bir arada yürüdü. İlk siyasi görevimi 1991 yılında Demokratik Sol Parti’nin Tarsus İlçe Başkanı olarak aldım. Tarsus 55-56 ilden daha fazla bir nüfusa sahip bir ilçe konumunda. 20’li yaşlarımda bu sorumluluğu aldım. İlk deneyimim 91 seçimleri ile oldu. 1992 yılında Cumhuriyet Halk Partisi’nin siyasete dönmesi ile birlikte Tarsus’ta kurucular arasında yer aldım. O günden bu güne Cumhuriyet Halk Partisi’nin bütün kademlerinde görev aldım.
“HER ZAMAN PARTİMİZİN EMRİNE AMADEYİZ”
Siyaset bir yaşam biçimidir. Siyaset zor bir alandır. Emek vermeniz lazım, çok çalışmanız, insanlara temas etmeniz, araştıran, bilgili bir olmanız lazım. Ben bunları hissederek yaşayan, hayata geçirmeye çalışan bir insanım. Milletvekili görevimden sonra bir süre dinleme fırsatım oldu. Diğer yandan siyasi faaliyetlerim devam etti. Partim bize ihtiyaç duyduğunda görev aldım. Referandum sürecinde görev aldım. Sahada yurttaşlarımıza anayasa değişikliğinin neler getirip neler götüreceğini anlattım. Hala çalışmalarımız devam ediyor. Partimiz görev verir vermez bilmeyiz ama her zaman partimizin emrine amadeyiz.
“VATANDAŞLAR ENDİŞE İÇERİSİNDE”
SORU: Son 15 yılda özellikle sorumlu vatandaşa daha fazla ihtiyaç duyuluyor. Sizin de görev yaptığınız dönemde Türkiye önemli bir geçiş süreci yaşadı. Bugün geldiğimiz nokta ve 2019 bizim için ne anlam ifade ediyor?
V. SEÇER: Mevcut AKP hükümetlerinin ilk iş başına geldiği tarih 2002 yılları. Önemli bir takım argümanlarla vatandaşların oyunu aldılar itibarını kazandılar. Yasaklar özellikle o dönemin Türkiye’sinde önemli problemlerdi. Yoksulluk, yolsuzluk önemli bir sorundu. Biz bunları ortadan kaldıracağız, Türkiye’yi daha yaşanılabilir bir ülke haline getireceğiz diyerek göreve geldiler. Bugün geldiğimiz noktaya baktığınız zaman maalesef, belli bir dönem görece olarak 2002-2007 yılları arasında parlamentodan Avrupa Birliğine uyum sürecinde çok önemli yasal düzenlemeler oldu. Cumhuriyet Halk Partisi de destek olmuştu. Türkiye’nin sosyal yaşamına, özgürlüklerine fayda sağlayacak birçok yasal düzenlemeye destek oldu. Ancak belli bir süre sonra her geçen seçimde yükselen güçlenen AK Parti ve onun kurmayları hatalar yapmaya başladılar. Bir taraftan güçlendiler ama diğer taraftan yaptıkları olumlu icraatları tersine çevirmeye başladılar. 15 Temmuz önemli bir kırılma anı oldu. Tabi ki hiçbirimiz arzu etmediği bir olay gerçekleşti ve Türkiye’de taşlar yerinden oynadı. Türkiye’nin çok önemli kurumları kapatıldı. Türk Silahlı Kuvvetlerinin önemli okulları kapatıldı. Emniyet teşkilatı darmadağın oldu. 100 binlerce memur farklı suçlamalarla görevlerinden alındı. En önemlisi yargı kararı olmadan bunlar görevlerinden alındı. Türkiye çok hızlı bir değişime uğradı. Türkiye’de yargı mekanizması önemli tahribata uğradı. Adam kayırmacılık önemli boyutlara ulaştı. 100 bin memur kamudan ihraç edildi, bunların yerine alınanlar iktidar yakını insanlar oldu. Tüm vatandaşlarımız endişe içinde. Hukuk devlet, laik devlet anlayışı tahribata uğramıştır. Hukukun, adaletin olamadığı yerde huzurdan, ekonomiden, sosyal barıştan bahsedemezsiniz. Eğer ki haksızlığa uğradığınızda başvuracağınız bağımsız mahkeme yoksa yapacak hiçbir şeyiniz yok demektir.
“ERKEN SEÇİM BEKLEMİYORUM”
SORU: Uzmanlar 2019’u yerel seçimler belirleyecek diyor. Siz bunu nasıl değerlendiriyorsunuz, yapmak istedikleriniz neler?
V.SEÇER: Türkiye ivedilikle seçime gitmesi gereken bir ülke haline geldi. Toplum sıkıştı, gergin bir hal aldı. Bunu bir seçimde rahatlatacak enstrümanları kullanmamız gerekiyor. Bunun bir tanesi de seçimdir. Yakın bir tarihte seçim olup olmaması mecliste çoğunluğu elinde tutan iktidar partisinin kararına ve ona destek veren Milliyetçi Hareket Partisi’nin tutumuna bağlı. İttifaka yönelik bir düzenleme yapıldı. Bu yapılan düzenleme ittifakı yasal zemine oturtacak bir yasal düzenlemedir. Eğer yasal düzenlemenin yürürlüğe girmesi durumunda partiler ittifaka girmesi durumunda bir yıldan önce seçim yapamazlar. Anayasa gereği seçim kanununda yapılacak değişiklikler 1 yıl içerisinde uygulanamaz. Ama bir erken seçimi kararı alınır yasa değişikliğinden ziyade sandıkta, sokakta ittifak yapacağız demeleri başka bir şey ama parti olarak ittifak yapacaklarsa en az 1 yıl seçim olmaz. Ama bu parlamento seçimler için geçerli, yerel seçimleri öne alabilirler. Ama ben yerel seçimlerin de öne alınacağına ihtimal vermiyorum.
“MERSİN BİZİM İÇİN ÇOK ÖNEMLİ”
2019 yerel seçimleri çok önemli. Bunu Cumhurbaşkanı, Milliyetçi Hareket Partisi’nin genel başkanı da önemsiyor, Cumhuriyet Halk Partisi’nin genel başkanı da önemsiyor, herkesin bildiği, yerel seçimlerin Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin bir provası niteliğinde olması. Hal böyle olunca bütün dikkatler yerel seçimlerde olacak. 16 Nisan referandumunda ortaya çıkan sonuçlar ve özellikle İstanbul, Ankara, Adana, Mersin, Antalya gibi Hayır oylarının yüksek çıktığı illerde Cumhuriyet Halk Partisi’ni umutlandıran bir sonuç çıktı. Bu sonuç bizi umutlandırdığı gibi rakiplerimizi endişeye sevk etti. Biz yerel seçimlere her dönemden çok daha farklı, çok daha hazırlıklı bir süreç başlatıp hazırlanmak istiyoruz. Bu seçimlerde partimizin adaylarını öyle son günlere bırakmaktan ziyade biraz erken açıklayıp onlara çalışma süresi vermek anlamında böyle bir düşünceyle bu seçimlere parti olarak gideceğiz. İstanbul’u önemsiyoruz, Ankara’yı önemsiyoruz, kendi kentimiz Mersin’i önemsiyoruz. Mersin bizim için çok önemli. 2014’e kadar 15 yıl Cumhuriyet Halk Partili bir belediye başkanı tarafından yönetildi. O zaman statüsü ile 4 alt belediyeyi kapsıyordu ancak şimdi Anamur’dan Tarsus’a idari sınırlar belediye sınırları oldu ve bu il sınırları ile seçimlere hazırlanacağız. Belediyeyi tekrar kazanmak istiyoruz.
“DEVLETİN BÜTÜN İMKANLARINI KULLANIYORLAR”
Türkiye’de adaletin olmadığından söz ettik. Bunun en açık örneğini 16 Nisan referandumunda gördük. Koşulların eşit olmadığı şekilde mücadele ettik. Bir tarafta devlet imkanları kullanan bir iktidar partisi, onun yanında yavru iktidar diye nitelendirdiği Milliyetçi Hareket Partisi diğer tek başına parlamentoda da, alanda da muhalefet yapmaya çalışan bir Cumhuriyet Halk Partisi var. Mersin’de bütün billboardlarla Devlet Bahçeli’nin ve Recep Tayyip Erdoğan’ın kente gelişi ile ilgili afişler asılı. Bunun temel sebebi, bu billboardları işleten firma ile belediye mahkemelik oldular ve bu yapılanlar tamamen kanun dışı. Adaletsizlik şimdiden başladı. Biz bunları seçim sürecinde daha net göreceğiz. Bir tarafta devletin imkanlarını sonuna kadar kullanan AK Parti diğer taraftan yerel iktidar oldukları yerde imkanları sonuna kadar kullanan Milliyetçi Hareket Partisi. Kimi kime şikayet edeceğiz. Şimdi bir siyasetçi olarak bu durumu, belediyenin bu tutumunu valiliğe şikayet etsek ya da İçişleri Bakanlığına şikayet etsek, ‘Kimi kime şikayet ediyorsunuz’ durumu ortaya çıkar. Böyle bir ortamda seçimlere gideceğiz. İşimiz kolay değil ama şu da bir gerçek toplumda bazı gerçekleri görüyor. Elbette ki bunun hesap sorulacak yeri mercii sandıktır. Sandıkta ben umut ediyorum Türk milleti bunun hesabını soracak.
“MERSİN’İN EN BÜYÜK SORUNU İŞSİZLİK”
SORU: Siz sahada yoğun olarak çalışıyorsunuz, uzak köylere gidip vatandaşlara temas ediyorsunuz. Aldığınız tepkiler, izlenimleriniz nasıl?
V.SEÇER: Genelde bizim kentimiz sosyo-kültürel-ekonomik olarak tarım sektörünün hakim olduğu bir kent. Tabi birçok sektörün de ev sahipliği yapan bir kent. Tarımı da, sanayiyi de, lojistiği de görmeniz mümkün. Çok farklı bir kent. Her açından rengarenk. Hem etnik çeşitlilik açısında hem inanç grupları açısında hem de ekeonomik sınıflar açısında farklılık arz eden bir kent burası. Türkiye’de her ne kadar hükümet yetkililer ekonominin son derece iyi noktalarda olduğunu söylüyorlarsa da ya da rakamlara takla attırarak Türkiye’nin büyüdüğünü, işsizliğin azaldığını önümüze koyuyorlarsa da, çok inandırıcı değil. Sahada durum farklı değil. Mersin de bunu derinden hissediyor. Mersin’in önemli sorunları var. En temel sorunlarından bir tanesi işsizlik sorunu. Bunun farklı sebepleri var, göç en büyük sebebi. Ama kent bir süre sonra bu travmayı atlatmaya çalışırken şimdi Suriyeli sığınmacılarla birlikte yeni bir darbe aldı. 350 bine yakın önemli bir nüfustan bahsediyoruz. Kente yaşattığı sorunlar var, ekonomik, sosyal sorunlar Mersin’e olumsuz tesirler yapıyor. Bunları bir taraftan çözmeye uğraşacağız. Öyle görünüyor ki uzun bir süre bunları gidermek güç olacak. Tabi bunu sadece Mersin’e sağladığı olumsuz etkilerin yanında Türkiye’ye de olumsuz etki yaratıyor. Mersin bunu daha yoğun yaşıyor. Bir de Gaziantep, Adana, Mersin Suriye’deki çatışmaların tesirinin ilk görüldüğü iller. Buralarda asayiş sorunu, güvenlik endişeleri var. Sorun tabi ki sadece Mersin’i ilgilendiren bir mesele değil ama Mersin’in çok fazla etkilendiği bir sorun. 2011’de Suriye’de meydana gelen hadiselerde Türkiye’nin tutumu, dış politikada ortaya koyduğu yanlışların yansımaları oldu. Afrin Operasyonu’nu da aslında çok basite indirgeyip ‘terör operasyonu’ deniyor. Türkiye’nin sınırlarında hangi terör unsuru olursa olsun hep birlikte buna engel olalım, mücadele edelim ama mesele bu değil. Mesele farklı boyutlarda, ortaya koyduğumuz yanlış politikaların çıkarttığı bir sonuç. Suriyeli sığınmacılar önemli bir sorun.
“KENT ÇAĞDA, MODERN BİR KENT OLMA KİMLİĞİNDEN UZAKLAŞIYOR”
Kentin işsizliğinin yanında farklı sorunları da var. Mersin’in çağdaş, modern, yaşanılabilir bir kent olma hüviyetinden de uzaklaştığını görüyoruz. 2007’de ilk milletvekili olduğum zaman kente dair yaptığımız değerlendirmelerde yine bu sorular bize soruluyordu; Mersin’in en önemli sorunu nedir diye? Yine aynı cevabı veriyorduk. Hangi projeler hayata geçirilirse Mersin’de işsizlik sorunu çözülür diye konuşuyorduk. Uluslararası havaalanının inşaatı hala bitirilemedi, yılan hikayesine döndü. Sahil Bandı Projesi’nden bahsediyorduk; o da hayal oldu. Lojistik Köy, Konteynır Liman Projeleri hayata geçirilmedi. Organize sanayilerimizin yetersiz olduğu, yeni bölgelerin açılması için arsa kazandırılmasından bahsediyorduk. Bu söylediklerim 11 yıl önceki değerlendirmeler. Üzerinden 11 yıl geçti yine aynı konuları konuşuyoruz. Mersin’de işsizlikten bahsediyoruz, asayiş sorunundan bahsediyoruz. Tek cümle ile AK Parti-Mersin ilişkisi nedir diye sorarsanız, ‘AK Parti Mersin’i cezalandırıyor’. Bilinçli olarak buraya yatırım yapmıyor. Her zaman arzuladığı Büyükşehirde ve 13 ilçede başarılı olmaktı ama sadece 1 ilçe AK Partili yönetiminde. Umut ediyorum bundan sonraki süreçlerde yatırımların önü açılır, Mersin hak ettiği noktalara gelir. Mersin’de yapılacak işler var ve Mersin de coğrafyasıyla, nüfus gücüyle, iklimiyle buna müsait. Burası bir barış kenti. Farklı bölgelerden farklı insan geliyor. Genelde enerjik, çalışkan insanlar. Bu potansiyeli değerlendirmek lazım. Burada belediye başkanı, buraya gelen potansiyeli rengine, diline, ideolojisine bakmaksınız değerlendirmek için alt yapı hizmetinde bulunursa, önünü açarsa Mersin muazzam bir kent haline gelir. Türkiye’nin gelecekte parlayan yıldızı olur. Limanımız var, her türlü turizme açık doğamız var, binlerce yıllık tarihimiz var, kongre turizmine açığız, turizm yatırımları yapılabilir.
“TURİZM, VİZYON İSTEYEN BİR SEKTÖR”
SORU: 10 bin yıllık tarihi geçmişe sahip Tarsus dahil şuan da istediğimiz turizm seviyesinde değil. Tarsus’un Antalya’da ya da Ege’nin bir bölgesinde olduğunu düşünseydik eğer nasıl bir kazanç, katma değer yaratmış olacaktı?
V.SEÇER: Turizm konusu bir vizyon, bakış açısı konusu. Yerel yönetimlerin yapacağı çok şey var. Merkezi hükümetin de asıl lokomotif olması gerekiyor, sağladığı teşviklerle. Dolayısıyla merkezi hükümet önemli ama bunun yanın da yerel yönetimlerin turizme dair ortaya koyacağı bir takım politikalarda çok önemli. Bunların eşgüdümlü gitmesi lazım. Merkezi hükümet buralara yatırım için teşvikler versin ama yerel yönetimlerin de bunun önünü açması lazım. Bütünşehir yasası ile beraber sadece turizm alanında birçok konuda önemli yetkiler vermiş durumda. Turizm dairesi var, oranın bir başkanı var ve oranın ekibi var. Dolayısıyla bu konuda bilgi birikime sahip, bölgeyi tanıyan insanların önemli çalışmalar yapması lazım. Tarsus 10 bin yıllık geçmişi olan bir kentimiz. Türkiye’nin tarihi kentlerinden biri. 2008 yılında inanç turizminin patlama yapacağı bir yıldı. Saint Paul yılı ilan edilmişti ama Tarsuslu Saint Palu biz değerlendiremedik. Turistleri buraya getirmedik. Bunların kaçırdığımız fırsatlardır, bir an önce turizme yönelik değil Anamur’a kadar projeler hayata geçirilmeli.
“TARIM ALANLARI İMARA AÇILMAMALI”
SORU: 1/5 binlik planlar yayınladı. Gördük ki kent istenilen şekilde bir yerlere götürülebiliyor, kentin doğu bölgesinde tarım arazilerinin imara açıldığına dair iddialar var. İmara açılan tarım arazilerinin imara açılması ile ilgili ne söyleyeceksiniz?
V.SEÇER: 1/5 binlik planın uzun yıllar gerçekleşememesinin Mersin adına bir olumsuzluk olarak değerlendiriyorum. Yatırımların önünün açılmaması açısından. Bunun önünde 1/100 binlik çevre planı uzun süre tartışıldı, daha sonra Karamanla birlikte yapıldı sonra Adana ile yapıldı. Büyükşehir revize çalışmalarının ardından Çevre Bakanlığınca onaylandı. Ardından 1/5 binlik plan çıkartıldı. Tarım toprakları elbette ki önemli. Bunların fütursuz bir şekilde yapılaşmaya açılmasına ben de karşı çıkıyorum. Bu planı ilgilendiren merkez 5 ilçede yanlış uygulamalara yönelik Tarım İl Müdürlüğü ilgili alt kurumları ile bir komisyon oluşturduğunu biliyorum ve incelemeler yapıyorlar. Tarım toprakları bu anlamda yanlış bir uygulamaya maruz kalmışsa buna itiraz edeceklerini düşüyorum. Bireysel itirazlar da olacaktır. Bu aksaklıkların giderilmesi ve 1/5 binlik planların hayata geçirilmesini istiyorum. Rant hep olacaktır. Birileri buna da zorlayacaktır, birileri kendi cebini şişirmek isteyecektir. Ranttan korkmamak lazım ama rantın kime gideceği bir belediye başkanı olarak rantın yandaşların cebine gidiyorsa bir sıkıntı vardır ama kentteki yurttaşlara eşit olarak paylaştırılıyorsa sıkıntı yoktur. Elbette ki rant yaratılacaktır, arsa açıyorsunuz rant yaratmak için, işletmeler açıyorsunuz, kenti zenginleştiriyorsunuz bunlar rant yaratmaktır. Ama burada 1 milyon 800 bin nüfus bundan faydalansın. Bizim amacımız bu olmalı.
“MERSİN BARIŞ KENTİDİR”
SORU: Son olarak Büyükşehir Belediye başkan aday adayı olarak ne söylemek istersiniz?
V.SEÇER: Elbette ki Mersin bir barış kenti. Mersin Belediye Başkanlığına aday olmuş biriyim. Başarılı olursam yöneteceğim kentin barış kenti olması büyük önem taşıyan durumdur. Burası Mersin bütün renklerin bir arada, kardeşçe yaşadığı bir kent. Türkiye’nin bütün bölgelerinden 80 vilayetinden her insanı bulabilirsiniz. Umut ediyorum önümüzdeki süreç Mersin açısından da Türkiye açısından da huzura, refaha vesile olacak günler olur. Barış içerisinde kardeşçe hep beraber yaşarız. Kentimizi, ülkemizi daha ileriye götürmek için biz siyasiler biraz daha üslubumuza dikkat ederek, tek amacımızın kentimize hizmet etme anlayışı düşünceleriyle çalışmalarımızı sürdürürüz.