Dere yataklarındaki inşaatlar durdurulmalı! | Mersin Haberci Gazetesi
     
 
 
 
 
 

Dere yataklarındaki inşaatlar durdurulmalı!


 

MEÜ Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr. Fikret Zorlu, Mersin’i son olarak vuran; milyonlarca liralık maddi hasara ve biri bebek iki vatandaşın hayatına mal olan sel afetinin en büyük nedeni olarak gösterilen dere yataklarının, uygunsuz imar ve inşaat çalışmaları ile doldurulmaya devam ed

Mehmet Nabi Batuk

Mimarlar Odası Mersin Şubesi, 2 Ekim  Dünya Mimarlar Günü nedeniyle organize ettiği Küresel İklim Değişirken Mimarlık ve Kent” başlıklı panelde bilim insanları küresel iklim değişikliğinin şehirlere olan etkilerini tartıştı. Panele; Mezitli Belediye Başkanı Neşet Tarhan, Mimarlar Odası Mersin Şube Başkanı Ömer Sakar, Mersin Tabip Odası Başkanı Dr. Ful Uğurhan, akademisyenler ve mimarlık öğrencileri katıldı. Mimar Sabri Konak’ın moderatörlüğü’nü yaptığı  panele Mersin Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selim İnan, Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyeleri; Doç Dr. Esra Şahin Burat, Yard. Doç. Dr. Fikret Zorlu ile Yard. Doç. Dr. Sinan Burat’ta konuşmacı olarak katıldı.

Panelin açılış konuşmasını yapan Mimarlar Odası Mersin Şube Başkanı, hükümete çevre politikaları üzerinden AKP hükümetini eleştirirken, panelistler ise geçtiğimiz yılsonunda 29 Aralık 2016 tarihinde biri bebek biri kadın olmak üzere iki vatandaşın hayatını kaybettiği sel afetlerinin nedenlerini tartıştı.

“ŞEHİRLERİMİZ İNSAN KAYNAKLI AFETLERE AÇIK HALE GELMİŞTİR”

Türkiye’nin anayasal görevleri arasında “Sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkını korumak,  çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevrenin kirlenmesini önlemek olduğunun altını çizen Mimarlar Odası Mersin Şube Başkanı Ömer Sakar ayrıca Türkiye’nin 22 Nisan 2016 tarihinde Paris Anlaşması’nı imzaladığını hatırlatarak konuşmasına başladı. Türkiye’nin imzaladığı uluslararası anlaşmalara rağmen çevreci ve yenilenebilir enerji kaynaklarına geçiş konusunda sorumluluk almak yerine Mersin ve Sinop’ta nükleer enerji üretimi yapmaya çalıştığını ifade ederek Hükümete yüklendi. Hükümetin uygun olmamasına rağmen kıyı ve sahillere, askeri arazilere, yasak bölgelere ve zeytinlik sahalara tesis kurulmasının önündeki yasal engelleri kaldırdığını söyleyen Sakar, “Son on beş yılda; nükleer santraller, köprüler ve otoyollar, havaalanları, hidroelektrik santraller, kanallar gibi birçok projenin çevreye olan etkilerinin değerlendirilmeden uygulanması için yasal düzenlemeler yapıldığını ifade etti. Sakar, “Verimli araziler yetersiz tarım politikaları nedeniyle toprak ve üretim kaybına uğramış, denetimsiz madencilik faaliyetleri ve afet riski gibi gerekçelerle yeşil alanlar, milli parklar ve ormanlık araziler kullanıma açılmış veya rezerv alan ilan edilmiştir. Tek başına bir çevre felaketine ve bölgesel iklim değişikliklerine yol açacak olan Kanal İstanbul Projesi başlatılmıştır. Cumhuriyet tarihinde ilk kez nüfusun çoğunluğunun kırsal alanlar yerine kentlerde yaşadığı Ülkemizde doğal kaynaklarını kaybeden şehirlerimiz bu proje ve uygulamalar eliyle; yalnızca doğal değil insan kaynaklı afetlere de açık hale gelmiştir. Küresel iklim değişikliği sebebiyle yükselen deniz seviyesi daha şiddetli fırtına ve sellere, orman kaybına uğrayan alanlarda daha sert gecen mevsimlere ve sonuçta kuraklığa sebep olmaktadır” dedi.

“KENTLERİMİZİ DÖNÜŞTÜRMEK ZORUNDAYIZ”

Dünyada etkisini günden güne artıran küresel iklim değişikliğinin etkilerinin azaltılması için Türkiye’nin sahip olduğu doğal, çevresel kaynakların korunması ve uzun vadeli cevre politikaları oluşturulması yoluyla mümkün olacağını belirten Şakar, “Çevre karşıtı yatırım ve plan kararlarının ivedilikle durdurulması; bilimsel şehircilik ilkelerine ve planlama süreçlerine bağlı kararların hayata geçirilmesi zorunludur. Mimarlar Odası olarak sağlıklı ve güvenli bir çevrede yaşama hakkının korunması konusundaki sorumluluğumuzu yerine getirmek üzere mesleki deneyim, birikim ve bilgimizi iklim değişikliklerine neden olan koşulları değiştirmek üzere dönüşüm baskısı altındaki kentlerimiz için kullanmaya kararlı olduğumuzu vurguluyoruz. Dünyamızın, bölgemizin, ülkemizin, kentlerimizin ve yaşama hakkımızın tehdit altında olduğu bu zorlu dönemde meslektaşlarımızın ve toplumumuzun Dünya Mimarlık Günü’nü kutluyoruz” diye konuştu.

“DERE YATAKLARI ŞUANDA İNŞAAT MOLOZLARI İÇİN EN GÜZEL REZERV ALANLARINDAN BİRİ”

Mimarlar Odası Mersin Şube Başkanı Ömer Şakar’ın açılış konuşmasının ardından sunumlara geçildi. Mersin Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Öğretim üyesi Yard. Doç. Dr. Fikret Zorlu Mersin’de 29 Aralık 2016 tarihinde yaşanan kentte ağır ekonomik zararlara biri bebek biri kadın iki vatandaşın ölümüne neden olan sel afetini hatırlatarak konuşmasına başladı. Mersinin en büyük ilçelerinden biri olan Yenişehir’de yaşanan sel afetinde o dönemde 40 Milyon Lira’lık bir zararın oluştuğunu kaydeden Yard. Doç. Dr. Zorlu, “Yenişehir’de MESKİ’ye göre her yıl 40 Milyon Liralık zarar görmemek için bir kereye mahsus olmak üzere 160 Milyonluk bir yatırım yapılması gerekiyor. Yaptığımız çalışmalara göre Yenişehir ilçesinde yaşanan su taşkınlarının nedenleri arasında şunları sıralayabiliriz: Nazım imar planlarında alınan yanlış karar ve değişiklikler. Bütün yolların derelere paralel geçirilmesi. Çok fonksiyonel olmayan kuzey yollarının kurulması. Dere yataklarında önemsenmeyen kavşak ve yol yapım çalışmaları. Kavşakların dere yatakları üzerine yapılması. Dere yataklarının kentsel tasarım çalışmalarında korunmaması. İlçedeki yol ve sokak sisteminin buna uygun olmaması. Plansız yapılaşan bölgeler. Bizim tespitimize göre Mersin’deki dere yatakları şuanda inşaat molozları için en güzel rezerv alanlarından biridir.

Mühendis çözümlerinde çok hatalar var. Sahadan bir örnek verilmesi gerekirse Küçük Çevre Yolunun üniversite tarafında derenin üzerinden geçen kısmına bir bakabiliriz. O bölgede yapılan çevre yolu inşa edilebilir ancak onun en büyük standardı koşullara göre bir köprü olmalıydı. Bu durum maliyetler açısından da yüksek bedellere neden olur. Ayrıca söz konusu bölgede uzun vadeli bir yağmur yağdığında bir baraj gölüne dönüşebilir. Çünkü yol planlama tasarımında çok ciddi hatalar var. Yolun dere üzerindeki kısmında suyun geçebilmesi için 70 santim çapında bir büz konulmuş” dedi.

“DERE YATAKLARINDA İNŞAAT ÇALIŞMALARI HALA SÜRÜYOR”

Kentte yaşanan son sel afetinin en büyük nedenleri arasında gösterilen dere yataklarının imara açılması ve doldurulması sorununun yaşanan ölümlere rağmen artarak devam ettiğini ifade eden Yard. Doç. Dr. Fikret Zorlu, dere yataklarındaki konut inşaatlarının sürdüğünü söyledi. Yard. Doç. Dr. Zorlu, “Birçok dere yatağında inşaatlar hala devam ediyor. Hem mimari hem planlama açısından bir dere yatağı üzerine çok katlı binalar yapılmaya devam ediliyor. Normalde derenin geçtiği yerler dolduruluyor ve suyun geçmesi için büzler yapılıyor. Birçok dere yatağı inşaat artıkları ile dolduruluyor. Örneğin hem yazları hem kışları akan Çiftlikköy deresinin üzerinde uygun olmayan bokslar yapılmış. Bu derenin üzerine suyun akışına engel teşkil etmeyecek köprü yapılması gerekiyor. Birçok derenin bakıma ihtiyacı var” dedi.



   

Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!


  HABERCİ GAZETESİ
 

  HABER ARAMA
 
  

  HABERCİ SPOR
 


  BİK İLANLAR
 




  SOSYAL MEDYA
 

  NÖBETÇİ ECZANELER
 
 

 




sanalbasin.com üyesidir

 
         
ANASAYFA HABER ARŞİVİ KÜNYE İLETİŞİM GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
mersinhaberci.com © Copyright 2016-2024 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA