14. Olağan Genel Kurulunu iki listeyle gidilen seçimlerle gerçekleştiren EMO Mersin Şubesi’nde, 1.5 yıl önce oda yönetimini tarihe geçecek bir direnişe imza atarak kazanan Doç. Dr. Alkan Alkaya ve ekibi yönetimi yeniden kazandılar.
HEDİYE EROĞLU
Başta Mersin Büyükşehir olmak üzere belediyelerde görev alarak oda yönetimlerini siyasilerin etki alanına sürükleyen Türkiye Mimar ve Mühendis Odaları Birliği’ne (TMMOB) bağlı meslek odası başkanlarının uzun görev süreleri tepki çekerken Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Mersin Şubesi adeta kente demokrasi meşalesi oldu.
Mersin EMO’da, 1,5 yıl önce yapılan şaibeli seçimlere karşı direnerek tarihinde ilk defa olağanüstü kongre yapılmasını sağlayan Doç. Dr. Alkan Alkaya ve ekibi 24-25 Şubat’ta yapılan 14. Olağan Genel Kurulda yeniden seçildi.
Mersin Şube Hizmet Binası`nda düzenlenen Genel Kurul, EMO Mersin 13. Dönem Yönetim Kurulu Başkanı Alkan Alkaya`nın açılış konuşması ile başladı. Genel Kurul`da EMO 48. Dönem Yönetim Kurulu Yedek Üyesi Hasan Şahin gözlemci olarak yer aldı.
Mersin Şube Hizmet Binası`nda, yapılan seçimlere mevcut başkan Doç. Dr. Alkan Alkaya başkanlığındaki "İlkeli Mühendisler" ve "Yenilikçi Mühendisler" adı altında iki liste girdi.
KAZANAN İLKELİ MÜHENDİSLER OLDU
İlkeli Mühendisler`in kazandığı seçim sonucunda Mersin Şube 14. Dönem Yönetim Kurulu; Alkan Alkaya, Yüksel Tezcan, Adnan Barışoğlu, Milena Zehhuroğlu, Durmuş Selim Akın, Ethem Vatansever, Erkan Kar` dan oluştu.
Evren Değirmenci, Tanju Gücesan, Mustafa Bolat, Hatice Özmüş, Ali Doğan Söğüt, Enes Küpeli, Furkan Öz Yönetim Kurulu yedek üyesi olarak seçildiler.
Duran Özer, Aydın Aydın, Cihan Yeral Şube Denetçisi olurken; Yasin Büyük, Mehmet Burak Yıldız, Yusuf Kemal Doğdu yedek Şube Denetçisi olarak belirlendiler.
1,5 YIL ÖNCE OLAĞANÜSTÜ SEÇİMLE GÖREVE GELDİLER
EMO Mersin Şubesi Genel Kurulu, tarihinde ilk kez 1,5 yıl önce olağanüstü toplanarak kendilerine 13. Dönem için yönetim görevinin verdiğini anımsatan Başkan Doç. Dr. Alkaya, bu 1,5 yıllık dönemde tüm üyelerine dokunan bir çaba içinde bulunduklarını söyledi.
Alkaya, “Odamızın ve TMMOB’nin tarihinde ender rastlanan bir demokrasi örneği sergilemiş ve olağanüstü genel kurulunu toplayarak bizlere bu içinde bulunduğumuz 13. Dönemde görev verilmişti. Üyelerimizin 12. Olağan Genel Kurula olan itirazları nedeni ile yaptığımız Olağanüstü Genel Kurul’dan bugüne kadar yaklaşık 1.5 yıl süren görev süremizde Yönetim Kurulu üyelerimiz ile bütün üyelerine temas eden bir Şube yaratmak için var gücümüzle çaba sarf ettik.
DEPREM BÖLGESİNDE YARALAR SARILAMADI
Görevde bulunduğumuz bu dönemde ülkemizin yaşadığı büyük deprem felaketi hepimizi derinden üzmüştür. 6 Şubat depreminin yıl dönümünü henüz tamamladığımız bu günlerde bir kez daha depremde hayatını kaybedenleri rahmetle ve saygıyla anıyorum.
Üzerinden bunca zaman geçmesine rağmen deprem bölgesindeki yaraların maalesef sarılamadığını görüyoruz. Depremin olduğu günlerdeki organizasyon ve koordinasyon eksikliğinin bedelini yörede yaşayan halkımız ağır bir şekilde ödemiş ancak bu kadar yıkımın ve ölümün olduğu yerde hiçbir sorumlu istifa etmediği gibi sorumlular hakkında da bir işlem yapılmamıştır. Hatta sorumlu yöneticiler tekrar aday gösterilerek maalesef ödüllendirilmişlerdir.
6 Şubat depremi gibi afetler önceki yıllarda da olmuş ancak hiç birinde önceden gerekli önlemler alınmadığı gibi afet zamanında da koordineli, hızlı bir ilk müdahale gerçekleştirilememiş ve bu durumlardan da ders çıkartılmamıştır. Bilim ve teknik maalesef göz ardı edilmiştir.
Şehrimizin çevre illerinde yaşanan bu deprem felaketi nedeni ile Mersinimiz depremzede insanlarımız için önemli bir ilk durak olmuştur. Deprem sürecinde şubemizi bütün üyelerimize ve aynı zamanda halkımıza açtık. Odanın bir toplanma ve dayanışma merkezi olmasını sağladık. Üyelerimizin büyük bir özveri ile yaptığı çalışmalarla şubemiz deprem dayanışmasında önemli bir rol oynamıştır. Bu süreçte destek veren her bir üyemize minnettarız” dedi.
ÇOK UZUN SÜREN BAŞKANLIK SÜREÇLERİ HASAR VERDİ
Son 1,5 yılda oda da yaratmak istedikleri temel felsefenin şubenin kişilerle anılması yerine bir bütün olarak mesleği ve üyeleriyle anılması olduğunu vurgulayan Başkan Alkan Alkaya, “Deprem Dayanışması bizlere örgütlü gücümüzün toplumda karşılığını yeniden göstermiştir.
Çok uzun süren başkanlık süreçleri şubemizin kurumsal kimliğine hasar vermiş, kurumsal işleyişimizde aksamalara neden olmuştu. Yönetim Kurulumuz ile birlikte bu dönemde oluşan hasarın giderilmesi adına büyük bir çaba sarf edilmiştir. Özellikle şubemize bağlı illerde temsilciliklerimiz atıl birer ofis olmaktan kurtarılmış, etkinlikler düzenleyen üyeleri ile temas kuran temsilcilikler düzeyine getirilmiştir. İlçe Temsilcilikleri ve İşyeri Temsilcilikleri çalışan birimler olmuştur. Ülke genelinde EMO şubeleri bazı temsilciliklerini kapatma kararı alırken böyle bir dönemde Temsilcilik açan tek şube Mersin Şube olmuştur. Erdemli Temsilciliğimiz Mersin Şubemize ve kentimize hayırlı olsun. Temsilciliklerimizin yeni hizmet binalarına taşınması ile birlikte birçok Misem eğitimi ve seminerler düzenlenmeye başlamış komisyonlar aktif toplanır hale gelmiştir.
“1,5 YILDA İLKLERE İMZA ATTIK”
Odamız ile en etkin iletişim içerisinde olan ve mali gelirlerini çok büyük oranda omzuna yüklediği SMM üyelerimizin sorunlarının çözümü ve dayanışmanın geliştirilmesi için SMM’liler ziyaret edilmiş ve ortak platformlarda bir araya gelişlerinin zemini oluşturulmuştur. Geçmişte 4-5 kişi ile yapılan kısıtlı SMM komisyonları, yerini 25-30 meslektaşımızın katılımıyla gerçekleşen SMM komisyonlarına bu dönemde bırakmıştır. İlklere imza attığımız 13. dönemde Şubemizde İlk defa SMM Çalıştayı düzenlenerek üyelerin doğrudan söz hakkı olması sağlanmış ve sonuç bildirgesi yayımlanarak genel merkez SMM çalıştayında da sunulmuştur.
“VATANDAŞLARIN ALACAKLARI HİZMET KALİTESİNİN ARTMASI ADINA ÇALIŞIYORUZ”
Mersin Dağıtım firması olan Toroslar Edaş ve SMM üyelerimiz ile AG ve YG olmak üzere iki çalışma grubu kurulmuştur. Bu çalışma grupları, diyaloğun gelişmesi ve süreçlerin iyileşmesi için şubemizde atılmış ilk adımdır. Yapılan ortak toplantılara çok yoğun ilgi olmuş ve birçok konu muhataplarına doğrudan iletilebilmiştir. Her ne kadar yaşanan deprem felaketi belli süreliğine toplantıları aksatmışsa da süreç devam ettirilmiştir. Bu süreçlerde emek veren Tüm meslektaşlarımıza teşekkürlerimizi sunarız. Mesleğimiz adına ve vatandaşların alacakları hizmet kalitesinin artması adına sürecin daha da ilerletilmesi ve geliştirilmesi için elimizden geleni yapaya devam edeceğiz” diye konuştu.
“KISA SÜREDE ÇOK İŞ YAPTIK”
Göreve başladıkları 21 Eylül 2022 tarihinden bu güne kadar 15 MİSEM Eğitimi gerçekleştirdiklerini aktaran Doç. Dr. Alkaya, ayrıca 27 mesleki seminer organize ettiklerini aktardı. “Bütün bu çalışmalarda 1000’den fazla üyemiz katılım sağlamıştır” diyen Alkaya, “Eğitimlerde gerekli uygulamaların yapılması için Toroslar EDAŞ ile koordinasyon sağlanmıştır. Kısa denilecek bu süreçte şubemize ve üyelerimize kalıcı bir eser bırakmak için tamamı üyelerimizin katkıları ile Hizmet Binamızın içinde EMO Çocuk Kulübü açılışı yapılmıştır. Kentimizdeki meslek odalarına örnek olacak ve takdirlerini toplayan bu çalışma ile şubemiz öncü olmuştur. Üyelerimizin çocuklarına hizmet vermek için geliştirilen bu kulüp teknik, bilimsel ve sanatsal yönde düzenli olarak çalışmalar planlamaktadır. Uzun dönem çocuklarımızla faydalı etkinlikler yapmasını temenni ediyoruz.
“HER ALANDA DERİN KRİZLER YAŞIYORUZ”
Meslek alanımız ile ilgili gündeme dair de bazı noktalara değinmek isterim; Bugün geldiğimiz noktada ekonomiden siyasete, hukuk sisteminden eğitime, tarımdan sanayiye, kamu yönetiminden dış politikaya kadar her alanda derin krizler yaşıyoruz.
Bu durumlara birkaç örnek vermek isterim.
Bazı üniversitelerin elektrik elektronik mühendisliği bölümlerine ortalama 6-7 matematik neti ile girilebildiği hatta bazı üniversitelerde ortalamanın 0.75’lere düştüğü ülkemizdeki eğitim sisteminin hali hepimizi endişelendirmektedir. 23 yıllık bir akademisyen olarak bunu üzülerek ifade ediyorum. Siyaset üstü bir konu olan eğitim sisteminin bir an önce olması gereken seviyelere taşınabilmesi için bütün siyasi iradeleri ülkemizin geleceği adına göreve davet ediyorum. Bir tarım ülkesi olan ülkemiz kendi ihtiyaçlarını karşılayamaz hale geldiği gibi savaş halinde olan ülkelerden ithalat yapar duruma da düşürülmüştür maalesef.
Hukuka güvenin yüzde 40’ın altına indiği bir dönemde; en üst mahkeme olan anayasa mahkeme kararlarının yok sayıldığı, hukukun muhalif kesimleri baskı altına almak, onları yıldırmak için kullanılan bir araç haline getirildiğini söylemek çokta abartı sayılmasa gerek.
Unutulmasın ki adalet bir gün herkese lazım olur” diye konuştu.
AKKUYU NÜKLEER; DÜNYADAKİ İLK ‘YAP, İŞLET, SAHİP OL’ MODELİ İLE YAPILAN SANTRAL
Mersin’de inşaatı süren Akkuyu Nükleer Güç Santrali’ne de değinen EMO Mersin Şube Başkanı Doç. Dr. Alkan Alkaya, şunları söyledi; “12 Mayıs 2010 tarihinde Ankara’da imzalanan ve 6007 sayılı Kanunla onaylanması uygun bulunan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Rusya Federasyonu Hükümeti Arasında Türkiye Cumhuriyeti’nde Akkuyu Sahasında Bir Nükleer Güç Santralinin Tesisine ve İşletimine Dair İşbirliğine İlişkin Anlaşma ile başlayan Akkuyu Nükleer Santralı projesi dünyadaki ilk ‘yap, işlet, sahip ol’ modeliyle inşa edilen nükleer santral projesidir.
PROJEDE BİRÇOK SORU İŞARETİ VAR
Bu proje yalnızca nükleer enerjinin kendine has risklerinden dolayı değil; fahiş bedelle verilmiş alım garantisinden, denetim süreçlerindeki belirsizliklerden, atık sorunu gibi nedenlerle de soru işaretleri barındırmaktadır.
Ülkemiz, Akkuyu Nükleer Güç Santralinde üretilecek enerjinin yarısını 15 yıl boyunca 12,35 cent/kWh bedel ile alacağının garantisini vermiş durumda. Güncel kur ile 3.820 TL/MWh’e karşılık gelen bu bedel EPİAŞ’ın yayınladığı Piyasa Takas Fiyatları 2023 yılı ortalaması olan 2.189 TL/MWh’in 1.75 katı olduğu görülmektedir.
Bununla beraber ülkemizin elektrik kurulu gücü Aralık 2023 sonu itibarıyla 106.668 MW’a ulaşmış olsa da günümüze kadar gerçekleşmiş anlık maksimum talep 4 Ağustos 2021 günü 56.304 MW olmuştur. TEİAŞ tarafından 10 yıllık talep tahminleri raporunda 2031 yılı güç talebi yüksek senaryoda 83.467 MW olarak belirlenmiştir. Bugünkü kurulu güç 2031 yılı gereksiniminden yüzde 28 daha fazladır.
Bilimsel ve teknik tartışmalardan ziyade sürekli siyasi ayrışmaların merkezine oturan nükleer santral konusunun akıl, bilim ve teknikle denetiminin yapılması ve halkın doğru bilgilendirilmesinin önünün açılması gerekmektedir. Mersin halkı bu süreçten rahatsızlığını birçok platforma dile getirmektedir.”
“STRATEJİK ORTAKLIK ÇERÇEVE ANLAŞMASI, ESASEN BAE’YE İHALESİZ İMTİYAZ VERME İŞLEMİ”
Ayrıca, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ile 19 Temmuz 2023 tarihinde imzalanan ‘Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Birleşik Arap Emirlikleri Hükümeti Arasında Enerji ve Doğal Kaynaklar Alanında Stratejik Ortaklık Çerçeve Anlaşması’na da dikkat çeken Alkaya, “Anlaşma onay için TBMM Başkanlığına sunulmuştu. Diğer yandan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı, enerji teknolojileri açısından kritik önemdeki madenlere ilişkin Suudi Arabistan ile de bir başka anlaşma imzalandığını açıklamıştı.
TBMM`ye sunulmasıyla içeriğinden haberdar olduğumuz Birleşik Arap Emirlikleri ile imzalanan ‘Stratejik Ortaklık Çerçeve Anlaşması’, esasen bir ihalesiz imtiyaz verme işlemidir.
Akkuyu Nükleer Santralına ilişkin Rusya ile yapılan anlaşmaya benzer şekilde (Akkuyu Nükleer Santrali dünyada başka örneği olmayan bir durumdur. Zira bulunduğu alan bile artık bize ait değildir.); ticari bir konuda ihaleyle yapılması gereken işlemler, iç hukuku devre dışı bırakacak şekilde; uluslararası anlaşma yoluyla gerçekleştirilmek istenmektedir.
Bu anlaşma açıkça ülkemizin egemenlik haklarını ihlal edici niteliktedir. Birleşik Arap Emirlikleri`ne hiçbir yükümlülük yüklemeden, kârlı bulmaları durumunda, doğal kaynakların ve elektrik üretim sahalarının öncelikli olarak tahsis edilmesini içermektedir. Anlaşma kapsamında deniz üstü rüzgar enerjisine dayalı elektrik üretimi için 2 bin 500 megavatlık (MW) bir kapasite, 2 bin MW`lık pompaj depolamalı HES, batarya depolamalı 3 bin MW`lık RES ve GES kapasitesinin bu ülkeye tahsisi öngörülürken, 5 bin MW`lık yeşil hidrojen veya amonyak üretim tesisi, 3 bin MW`lık doğalgaz santralı, yine 3 bin MW`lık yerli kömür santralı ve 6 bin MW`lık nükleer santral kurdurulması da hedeflenmektedir. Anlaşmayla deniz üstü rüzgar ve enerji depolama tesisleri hediye edilirken, toplam kurulu gücümüzün yüzde 23`üne karşılık gelen 24 bin 500 MW`lık bir kapasite tek işlemle bu ülkeye verilmektedir. Projelerin belirlenmesinin ardından 18 ay içinde Birleşik Arap Emirlikleri`nden teklifler alınacağı ifade ediliyor. Bu süre içinde bu projelere yerli şirketler veya diğer uluslararası firmalar teklif veremeyecek, değerlendirmede bulunamayacaklar.
Bunun adı stratejik işbirliği değil kapitülasyondur.
“TOPLUMUN VE MESLEĞİN SORUNLARINA ÇÖZÜMLER ÜRETEN YAPIYI BÜYÜTECEĞİZ”
Yaklaşık 1.5 yıl süren yönetim sürecimizde katılımcı, çoğulcu bir anlayışla bütün üyelerimizle hareket etmek için çaba sarf ettik. Şubemiz uzun zaman sonra üyeleri ile birlikte üreten, dayanışmacı bir yapıya kavuşmuş oldu. Bundan sonraki süreçte de üyeleri ile birlikte toplumun ve mesleğin sorunlarına çözümler üreten bir yapının büyümesi için elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz.
Her zaman olduğu gibi odamıza ve üyelerimize yakışan, seviyeli bir genel kurul ve demokratik bir seçim geçireceğimize olan inancımla, tüm üyelerimizi bu süreçte Ülkemizi, mesleğimizi ve oda çalışmalarımızı daha ileriye taşımak için görüşlerini ifade etmeye ve seçimlere katılmaya davet ediyorum. Biliyorum ki bu genel kuruldan da odamız ve biz mühendisler daha da güçlenmiş bir şekilde ve büyüyerek çıkacağız. Yaşasın EMO ve Yaşasın mesleki dayanışma diyorum” şeklinde konuştu.