Mersin’in Dalakderesi Mahallesi'nde yaşayan 36 yaşındaki Elif Yörük, henüz 5 yaşındayken, ağabeyi Paşa ile birlikte Antalya’da çocuk esirgeme kurumuna bırakıldı. Üvey anneleri tarafından kuruma getirilen iki kardeş, henüz kayıtları yapılmadan, yıllardır çocuk hasreti çeken Mersinli Zeki-Senem Yörük çifti tarafından evlat edinildi. Kimlikleri de olmayan iki kardeş, Mersin’de Yörük çiftinin evlatları olarak büyüdü. Bu süreçte Elif Yörük evlendi ve bir kız çocuk annesi oldu. Ağabeyi Paşa da bugün evli ve 3 çocuk babası bir maden mühendisi.
Eşi vefat eden ve bugün 16 yaşında olan kızıyla birlikte Dalakderesi Mahallesi'nde babası Zeki Yörük ile birlikte yaşayan Elif Yörük, yaklaşık bir ay önce babasıyla konuşarak biyolojik ailesini bulmaya karar verdi. Evlat edinildiklerinde kimlikleri olmadığı için önceki soyadını bilmeyen genç kadın, hatırladığı anılarını sosyal medyada paylaşarak, ailesini bulmak için herkesten yardım istedi.
“1990’DA ÜVEY ANNEM BİZİ ANTALYA’DA ÇOCUK ESİRGEME KURUMUNA BIRAKTI”
Babası Zeki Yörük’ün de biyolojik ailesini bulması için tam destek verdiği Elif Yörük, hayat öyküsünü İHA muhabirine anlattı. Hatırladığı kadarıyla Antalya’da 1990 yılında üvey annelerinin ağabeyi ile birlikte kendisini çocuk esirgeme kurumuna bıraktığını belirten genç kadın, “Şimdiki ailemin bizi aldığını biliyorum. Kız kardeşimi hatırlıyorum; 1,5 yaşlarındaydı adı Ayşegül’dü; ağabeyimle ikimiz bakardık ona. Ama üvey annemizin şiddetini hiç unutmuyoruz, çok işkence ederdi bize; adı Şehriban’dı. Babamız Mustafa o zamanlar kamyon şoförüydü, boş kaldığında da otobüs sürerdi. Bunları hatırlıyorum” dedi.
Kardeşi Ayşegül’ü hiç unutmadığını vurgulayan Elif Yörük, “Antalya Ahatlı Mahallesinde yaşıyorduk. Biz, öz annemin vefat ettiğini zannediyorduk ama son edindiğim bilgilere göre, babam annemden bizi kaçırmış. Babam aslen Kayseriliymiş, bizi öz annemizden kaçırıp Antalya’ya getiriyor, orada bir kadınla evleniyor. Üvey anne de bizi istemediği için yurda bırakıyor. Ayşegül de bu kadından ama babamız aynı” diye konuştu.
“BİR AİLE SEVERSE ANCAK BU KADAR SEVEBİLİRDİ, ANCAK BU KADAR İYİ YETİŞTİREBİLİRDİ”
Yurda götürüldüklerinde kendisinin 5 yaşında, ağabeyinin de 2-3 yaş büyük olduğunu dile getiren Yörük, “Esirgeme kısmını ben hatırlamıyorum ama o zaman ismi Paşa olan ağabeyim net hatırlıyor. Bu ailemi de öz ailem bildiğim için hiç yadırgamadım, üzülmedim. Ortaokul dönemlerimde bazı hatıralar canlanmaya başladı ve anneme ‘Benim bebeklik fotoğraflarım nerede, beni nerede doğurdun?’ diye sormaya başladım. Sonrasında da etrafımdan duymaya başladım. İnanmadım, konduramadım hiçbir zaman, çünkü bir aile severse ancak bu kadar sevebilirdi, ancak bu kadar iyi yetiştirebilirdi beni. Rahmetli annem, doğurmadan anne olmaya en iyi örnektir, dört dörtlük baktı, bir dediğimi iki etmedi, her hatamda beni bağrına bastı. Onun hakkını ödeyemedim, ödeyemem de. Benim annem odur ama yine de insan geçmişini, kökünü merak ediyor” ifadelerini kullandı.
“SOSYAL MEDYADA PAYLAŞIM YAPTIM. BABAM ÇOK İYİ KARŞILADI”
Geçmiş yıllarda da biyolojik ailesini bulmayı düşündüğünü, ancak şu anki ailesine nankörlük yapmak istemediği için bugüne kadar konuyu hiç açmadığını söyleyen Yörük, “Çünkü bize evlatlık olduğumuzu hiç hissettirmediler. Yaklaşık 1 ay önce babam konuşmak istedi; sonrasında da ben duramadım, çünkü Ayşegül’ü rüyalarımda görüyordum. Bir adım atmak istedim, babamın da destek olacağını düşündüm ve çok iyi karşıladı. Sosyal medyada Antalya sayfasında paylaşım yaptım. Babam da zaten yıllardır ailemizi bulmak istiyormuş ama rahmetli annem bırakıp gitmemizden korktuğu için istememiş. İnsan anasından babasından gitmez, gidemez. Benimki sadece merak, başka bir amacım da yok, her şeye de hazırlıklıyım” şeklinde konuştu.
“O ADAMA, 32 YILDIR KAFASINI YASTIĞA NASIL RAHAT KOYDUĞUNU SORMAK İSTİYORUM”
Biyolojik babası ortaya çıkarsa ‘baba’ demek istemediğini vurgulayan genç kadın, “O adama, ortaya çıkarsa 32 yıldır kafasını yastığa nasıl rahat koyduğunu sormak istiyorum. Benim babam beni 1 saat göremeyince kahroluyor, o 32 senedir nasıl dayanmış, yaşıyorsa bunu sormak istiyorum. Kardeşimin hiç suçu yok, öğrendiklerime göre annemin de suçu yok, çünkü babam bizi kaçırmış. Annemle ilgili hiçbir bilgi yok” dedi.
SAĞ ELİNİN KESİK PARMAKLARINDAN TANIDILAR
Sosyal medya paylaşımına ağabeyi ile küçüklük fotoğraflarını da ekleyen genç kadın, paylaşımının ardından çok fazla telefon geldiğini, Antalya’da o dönemdeki ev sahiplerinin ve komşularının kendisine ulaştığını söyledi. Yörük, komşularının kendisini fotoğraftan ve küçükken kesilen sağ elinin iki parmağından tanıdıklarını belirterek, “Üvey annem, bizden sonra babamdan boşanmış ve Ayşegül’ü de alıp Kayseri’ye gitmiş. Babam da oradan ayrılmış” ifadelerini kullandı.
“NE MUTLU BİZE Kİ, İKİ EVLADIMIZ OLDU”
Çocukları evlat edinen 78 yaşındaki Zeki Yörük ise yıllarca çocukları olmadığını, 13 yıl yaşadıkları Fransa’ya da tedavi olmak amacıyla gittiklerini, ancak çocuklarının olamayacağını öğrendiklerini söyledi. 1986’da Mersin’e döndükten sonra Türkiye’deki çocuk esirgeme kurumlarına evlatlık başvurusu yaptıklarını anlatan baba Yörük, “Antalya’dan gelen haber üzerine eşim oraya gitti. Biz bir çocuk için müracaat etmiştik esirgeme kurumlarına. Eşim, bunların iki kardeş olduğunu öğrenmiş. Beni aradı, ben de kardeşler ayrılmasın diye ikisini de almasını istedim. Çocuk esirgeme kurumuna kaydı yapılmadan çocukları aldık ve Mersin’e getirdik. Çocukların kimlikleri yoktu, aynı hafta içinde nüfusta kayıtlarını üzerime yaptırdım. Ne mutlu bize ki, iki evladımız oldu, 4 torunum var. Dünyaları verseler birinin tırnağını veremem. Dünyada en mutlu insanlar olduğumuzu düşünüyorum. Eşime çok yalvardım, ‘ailelerini bulalım’ veya ‘çocuklarımıza söyleyelim, onlar gitsin bulsun’ dedim. Ama eşim, çocuklarımızı elimizden alacaklarından korktuğu için karşı çıktı” diye konuştu.
Çocuklarının biyolojik ailelerini bulmalarını çok istediğini dile getiren Zeki Yörük, kızının bu girişimini de çok desteklediğini söyledi. Özellikle annelerinin ve kardeşlerinin bulunmasını isteyen Yörük, “Bilakis memnun oldum, ‘Bul getir kızım. Ben onlara da babalık yapacağım’ dedim” ifadelerini kullandı.(iha)