HEDİYE EROĞLU
Geçtiğimiz günlerde DİSK Genel-İş Mersin Şubesi’nin gündeme taşıdığı Akdeniz Belediyesi’nde Akdeniz Belediyesi’nde çalışan kadınlara mobbing uygulandığına dair iddialar Mersin Kadın Platformu’nun da gündemi oldu.
Konuyla ilgili bir basın açıklaması yapan platform üyeleri, belediyeyi kınayarak, uygulamadan dönülmesini istedi.
“8 MART SONRASI GÖREV YERLERİ DEĞİŞTİRİLDİ”
Baskın açıklamasını okuyan Platform üyesi Canan Yüce, bir 8 Mart’ın daha “Kadınlar çok önemlidir, çiçektir, geleceğimizdir” gibi kutlama mesajları ile geçtiğini anımsatarak, Mersin'de de hemen hemen tüm bilboardlarda belediyelerin ve kurumların 8 mart mesajları ile karşılaştıklarını hatırlattı. Bu görselleri kullanan ve biz kadınlara 8 mart mesajı veren belediyelerden birinin de Akdeniz Belediyesi olduğunu söyleyen Yüce, “8 Mart'ta biz kadınlar yine sokaktaydık, taleplerimizin arkasındaydık. 8 Mart'tan 3 gün sonra, bizlerle birlikte alanda olan Akdeniz Belediyesi çalışanı 3 arkadaşımızın yerlerinin aniden değiştirildiğini ve sürgün edildiklerini öğrendik.
SÜPÜRGEYE GÖNDERİLDİLER
Kadın ve Aile Hizmetleri Müdürlüğü Bünyesinde yürütülen ‘Evde Bakım ve Temizlik’ projesinde temizlik görevlisi olarak çalışan Berivan Akın, Çocuk ve gelişim uzmanı Fatma Kılıç ve Peyzaj teknikeri Şükran Pamir, 8 Mart’tan 3 gün sonra gerekçesiz ve aniden görev tanımları değiştirilerek temizlik kısmına sokakları süpürme görevine gönderilmiştir. Arkadaşlarımız dilekçe ile buna itiraz ettiklerinde ise Akdeniz Belediyesi Personel A.Ş. müdürü ve Çevre Koruma ve Kontrol müdürü tarafından çağırılarak, "Kabul ediyor musunuz, etmiyor musunuz?" gibi diyaloga açık olmayan bir şekilde bu görevleri yapmaya zorlanmışlardır.
“BU KODINLARLA OTURMAYIN TEHDİDİ”
Kadın arkadaşlarımızdan biri 7 aylık bebeği olması ve halen süt izni hakkını kullanıyor olduğunu belirterek sabah erken saatlerde işe gidemeyeceği, bunun çocuğunu da kendisini de kötü yönde etkileyeceğini belirtmiştir. Buna cevap olarak birim amirinden ‘Doğurmasaydın, Doğururken belediyeye mi sordun? Madem doğurdun, otur evinde bak!’ gibi cinsiyetçi ve kadınların kazanılmış haklarına saldırı niteliğinde bir yanıt almış ve iş tanımının yeniden düzenlenmesi bu pervasız tavırla reddedilmiştir.
Konuşma talepleri sert şekilde reddedilen ve kurum içerisinde sorularına cevap ve sorunlarına çözüm bulamayan, planlı şekilde baskıya/mobbinge maruz kalan arkadaşlarımız, vasıflarına uygun olmayan bu işleri reddetmiştir. Kurum içinde çözüm yolları tükenen kadın arkadaşlarımız konuyu sendikaları olan DİSK Genel-İş aracılığı ile kamuoyunun gündemine taşımış, bunun ardından da baskının artarak devam ettiğini görmüşlerdir.
Kurumdaki diğer çalışanlar bu kadınlarla oturmamaları gibi şeyler söylenerek tehdit edilmiş, arkadaşlarımız fişlenmiştir. Arkadaşlarımız, bu hukuksuz ve iş barışını derinden zedeleyen uygulamanın acilen son bulmasını talep etmektedirler.
“SİSTEMLİ BASKIYA MARUZ KALDILAR”
Ayrıca bu hafta kurumdaki bazı amirlerin çalışan kadınlara ‘sosyal medya kullanıyor musunuz? Kadın eylemine katıldınız mı?’ gibi sorular sorması, arkadaşlarımızın bu sistemli baskıya maruz bırakılma sebeplerini açıkça ortaya koymuştur. Arkadaşlarımızın 8 Martta alanda oldukları, Mersin Kadın Platformu çağrısı ile yapılan eylemlere katıldıkları için görev yerlerinin değiştirildiği ve sürgün edildikleri anlaşılmaktadır.
8 mart mesajı ‘güçlü kadın güçlü Akdeniz güçlü Türkiye’ olan Sayın Mustafa Gültak'a şimdi sormak istiyoruz;
Sürgün ile, vasıflarının dışında çalıştırmak ile ve ‘Doğururken bana mı sordun?’ gibi cümlelerle mi kadınlar güçlenecek?
Kadın dayanışmasını büyüten kadınlar cezalandırılarak mı kadınlar güçlenecek? Sadece 8 martta bilboardlara mesaj asarak, sonrasında da kadın çalışanları sürgün ederek mi kadınlar güçlenecek?
Yoksa bu uygulama yıllardır kadınların haklarını tırpanlamaya çalışan, kadınların ve LGBTİ+ lerin giderek büyüttüğü meşru Toplumsal Cinsiyet Eşitliği mücadelemize her geçen gün daha da sert saldıran siyasi aklın/zihniyetin yansıması mı?
Arkadaşlarımız 8 Mart'ta 7. Mersin Feminist Gece yürüyüşüne çağrı yaptıkları ve orada oldukları için mi sürgün edildiler?
“BU ZİHNİYETİ TANIYORUZ”
Biz kadınlar, bu saldırıları İstanbul'da yaşanan polis saldırısından hatırlıyoruz. 6 Martta Trans kadınların kortejini alana sokmayan ardından da onları ve onlarla dayanışanları gözaltına alan bu zihniyeti tanıyoruz.
Biz kadınlar İstanbul'da Feminist gece yürüyüşüne katılan arkadaşlarımızın attıkları slogandan ‘cumhurbaşkanına hakaret’ çıkaran ve ‘ritme göre zıplamak’ diye bir suç icat ederek kelime dağarcığımıza yeni bir deyim ekleyen bu zihniyeti tanıyoruz.
Biz kadınlar, kadın katillerini sohbet eşliğinde gülerek gözaltına alan, mücadele eden kadınları ise işkence ile çıplak aramaya maruz bırakarak gözaltına alan bu zihniyeti tanıyoruz.
“BU YANLIŞTAN DÖNÜN”
Akdeniz Belediyesi'ni acilen bu sorularımıza cevaplamaya ve bu yanlışından dönmeye çağırıyoruz. Akdeniz Belediyesi’ni cinsiyetçi, kadın düşmanı tavrından dolayı kınıyor, İstanbul Sözleşmesi’nden doğan yükümlülüklerini hatırlatıyoruz. Yaşamlarını savunan kadınlara Mobbing uygulamak yerine, İstanbul Sözleşmesi’ni uygulayın ve toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlayacak, kadına yönelik şiddeti önleyecek politikalar geliştirmek için uğraşın. Mobbing yasalara göre suçtur, suç işlemekten vazgeçin ve derhal kadınlardan özür dileyin.
Bizler yaşam hakkımız için, özgürlük için, eşitlik için kurduğumuz dayanışmadan ve mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğiz. Akdeniz Belediyesi’nde çalışan kadın arkadaşlarımızın yanındayız. Hepimiz oradaydık.
Ne mücadelemizden, ne 8 Mart’tan ne de birbirimizden vazgeçmeyeceğiz. Bu hukuksuzluk son bulana kadar birlikte mücadele edeceğiz. Yaşasın 8 Mart! Yaşasın Kadın Dayanışması!” diye konuştu.