Yurtlarda çocuklar tecavüz ve tacizin pençesinde…
Esnaf dükkanını açamıyor…
Vatandaş kömürün, makarnanın peşinde…
Ama bunların hiç mi hiç önemi yok!
Önemli olan ‘İSTİKRAR!...’
Önemli olan ‘BÜYÜME!...’
Önemli olan ‘FAİZLER!...’
Önemli olan VS…….
Yani sen değilsin YAŞAM!
Sen değilsin İNSAN!
Sen değilsin DOĞA!
Sen değilsin ADALET!
Yerini bil…
Sıranı bil…
Sana da bir gün sıra gelecektir elbet.
Nitekim geliyor da.
Hani o perdenin arkasına geçip de oy kullandığın anlar var ya, işte o zamanlar SIRA SANA GELİYOR!
Ama sen ne yapıyorsun?
Uyku sersemliği, mahmurluk edası, celladına açış kafası karışık bir sevdalı gibi davranıyorsun!
Yapma!
Sevdaya sahip çık elbet ama seni tüketen değil, yaşatan bir sevdaya!
Vaatler ile gününü gün ederken senin eriyip yok olmana neden olmayan bir sevdaya…
Seni kör kuyularda merdivensiz bırakan; yalana, talana, yağmaya, hırsızlığa, arsızlığa, hukuksuzluğa, ahlaksızlığa itene değil,
Karanlıktan aydınlığa çıkarana, eğitene, iyileştirene, geliştirene, adaleti ile güven verene, sadakati, merhameti, şefkati ile elini tutana, sana omuz verene sahip çık…
Zira gidişatın iyi değil!
Sen celladından vazgeçmedikçe, celladın azmakta!
Gözünü kan bürümekte…
Hani bir hikaye vardır bilirsin; develerin çok sevdiği bir diken türü vardır. Deve bu dikeni bulduğu zaman büyük bir iştahla yemeye koyulur. Sabırsızca ağzını doldurduğundan bu dikenler devenin dilini damağını kesmekte ve kanatmaktadır. Gel gelelim deve dikenin değil, kendi kanının tadını çok sevmekte, yedikçe kanamakta, kanadıkça yemektedir. Sonunda da kendi kanında boğulmaktadır!..
İşte sen şuan tam da bu durumdasın, demedi deme…