Yüksek Seçim Kurulu (YSK) 16 Nisan Referandumu kesin sonuçlarını ve Referandumun iptali için yapılan başvuruları reddetme gerekçelerini açıkladı.

Yüksek Seçim Kurulu 573 sayılı kararında Referandumun iptali için yapılan başvuruları reddederken , daha önceki kararlarının gerekçelerinde dayandığı “tam kanunsuzluk” durumunun 16 Nisan Referandumunda oluşmadığına karar vermiş oldu.

Yüksek Seçim Kurulu kararlarını kendinse ait www.ysk.gov.tr adresinde yayınlamaktadır. Dileyen herkes YSK’nın tüm kararlarına erişerek inceleyebilir.

Bu gün Referandum sonuçları , ya da Referandum’da yapılan usulsüzlükler hakkında değil “tam kanunsuzluk” kavramı üzerine yazmak istedim.

Hukuken nedir bu “tam kanunsuzluk” kavramı ?

Kanunsuzluk ; yasaya aykırı olma , yasanın çiğnenmiş olması , suç , suç işleme gibi anlamlara gelmektedir.

“Tam Kanunsuzluk” kavramı ise YSK kararlarında bazı Yargıtay , bazı Danıştay ve bazı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi (AYİM) kararlarında karşımıza çıkmaktadır.

Örneğin seçilme yeterliliği olmadığı halde seçilen bir kişinin durumu hakkında Danıştay "tam kanunsuzluk" halinin varlığına işaret etmiştir.

Örneğin Yargıtay Ceza Mahkemeleri için (usul hukuku anlamında) göreve ilişkin kurallara aykırılığın –karar kesin de olsa - "tam kanunsuzluk" olacağına hükmetmiştir.

Askeri Yüksek İdare Mahkemesi (AYİM) bir kararında …”yok hükmünde sayılmanın nedenlerine ilişkin sakatlıklar, yalnızca doktrinin ve yargı kararlarının tespitlerinde görülebilmektedir. Klasik örneği de fonksiyon gasbı niteliğindeki sakatlıklardır. Ayrıca açık kanuna aykırılık, tam kanunsuzluk şeklindeki isimlendirmelerle yetki, sebep ve özellikle amaç öğelerinde var olan açık ve ağır sakatlıkların o işlemi yok hükmünde saymayı gerektirdiği kabul edilmektedir.” derken , tam kanunsuzluğu işlemdeki açık ve ağır sakatlıkların o işlemin yok hükmünde sayılması gerektiği şeklinde anlamaktadır.

Yani “tam kanunsuzluk” kavramı ağır ve açık bir biçimde hukuka aykırı olan ve esasen yok hükmünde olması gereken ve iptal edilmesi elzem olan hukuka aykırılıkları anlatmak için kullanılmaktadır.

Peki sizce 16 Nisan Referandumunda , Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun’un 98 ve 101.maddeleri söz konusu iken ,  mühürsüz zarf ve oy pusulaları gereğince tam kanunsuzluk hali var mıydı ?

Bir de şöyle soralım:  evet oyları 24 milyon 326 bin 251 , hayır oyları  23 milyon 173 bin 124 , fark 1.153.127 adet iken Mühürsüz , yani geçersiz olarak kabul edilmesi gereken oy sayısı 2.500.000. civarında deniyorsa ; 2.500.000. aradaki farktan fazla olduğu ve mühürsüz oylar sonucu etkileyecek sayıda olduğu için burada tam kanunsuzluk hali yok mudur ?

Bu soruların cevabını devam ederse Yargı süreci ; Yargı süreci sona ererse , tarih verecektir.

Ancak , bilinmelidir ki : "açık kanuna aykırılık", "tam kanunsuzluk" hali söz konusu iken bu yönden sakat bir işlem uzunca da olsa bir süre yürürlükte kalmakla hukuken geçerli bir hüviyete bürünemez (AYİM karar gerekçesinden…).  

Sevgi ve saygılarımla…