Selam sevgili dostlar;
Biliyorum sizler de benim gibi ne kadar şanslı bir ülkede yaşadığımızı unutuyorsunuz bazen. Bizi fazlasıyla düşünen liderlerimizin ve toplumumuza çok faydalı yönlendirmeler yapan kanaat önderlerimizin olduğunu atlıyoruz hepimiz çoğu zaman. Örneğin Sayın Cumhurbaşkanımız geçen hafta gençlerimizin 30 yaşına kadar evlenmediğinden , evlilik dışı yaşamın giderek meşrulaştığından ve bu durumun medya tarafından da özendirildiğinden şikayet etti. Tabii Sayın Cumhurbaşkanımız bu kaygılarını dile getirirken ülkedeki genç nüfusun çok önemli bir kısmının işsizlikle boğuştuğu, milyonlarca ailenin açlık sınırının altında yaşadığı, asgari ücretle çalışan bir bireyin tek maaşla evlenebilmesi için neredeyse bir ömür boyu çalışmak zorunda olduğu gibi bazı ufak detaylara değinmedi. Ama mobilyadaki KDV oranını %18 den, %8 ‘e çekerek gençlerin önünü açmak için gereken müdahaleyi yaptı. Fakat dış güçlere bağlı mobilya lobisinin de etkisiyle bazı hain mobilyacı esnafı bu KDV indirimini fiyatlara yansıtmadı ve piyasada beklenen hareketlenme henüz gerçekleşmedi. Her ne kadar bu ve bunun gibi ekonomik bazı detayları es geçse de Sayın Cumhurbaşkanımızın bizim mazbut, düzenli ve ahlaklı bir yaşam sürmemizi istediği için bu şekilde açıklamalar yaptığını biliyoruz elbette. O yüzden içimiz rahat. O her zaman vatandaşının iyiliğini düşünür çünkü. Çok şükür ki bizim kendi hayatımızın gerçekleri içerisinde karar vermekte zorlanacağımız ne zaman evleneceğiz, kaç çocuk yapacağız gibi konularda kendi referansları ile bize yol göstericiliği yapan, vatandaşını düşünen bir cumhurbaşkanımız var.
Elbette bir çok gelişmiş ülke nüfus politikalarını yönetmek için vatandaşlarını evlilik ve çocuk yapmaya teşvik ediyor. Hatta bunun için bazı ek ödemeler bile yapıyor vatandaşına. Örneğin Norveç bazı bölgelerinde nüfusun kritik bir şekilde azalmasına önlem olarak o bölgede yaşayan bekar vatandaşlarına yaz tatiline gidip kendisine eş bulması için ödemeler yapıyor. Yine nüfusu gittikçe yaşlanan gelişmiş bazı Avrupa ülkeleri de vatandaşlarına çocuk yardımı adı altında ciddi ödemeler yapıyor. Devletlerin nüfus politikaları ile ilgili önlemler geliştirmesi oldukça anlaşılır bir durum elbette ki ama bunu ahlaki bir düzleme çekince işte orada işler biraz karmaşıklaşıyor. Hele bir de Osmanlı’ya da gönderme yaparak evlenmeyenden ilave vergiler almak falan konuşulmaya başlayınca konu akıl düzleminden tamamen uzaklaşıyor. Nasıl olacak yani ? Mesela birden fazla evlenenlere de vergi iadesi falan mı ödenecek bu durumda ? Vallahi ben yakında evleniyorum beni bağlamaz evde kalanlar düşünsün ve bir an önce evlensin.
Bir de son yılların din değiştirme şampiyonu, yeni kanaat önderimiz Tuğçe Kazaz var. Kendisi Türkiye’nin hatırı sayılır üniversitelerinden birisinde Uluslararası İlişkiler tahsili yapmış bir hanımefendi. Ancak bilgiyi, aydınlanmayı değil de cehaleti uluslararası boyuta taşıma gayreti içerisinde anladığım kadarıyla. Müslüman iken Hristiyan olan, daha sonra da yok yok bu da olmadı deyip Budizm’e kayan, en sonunda da ya ne varsa yine İslam’da varmış deyip tekrar Müslüman olan bu kafası karışık hanımefendi, şimdilerde Türkçemize ikili sac ayağı gibi yeni açılımlar kazandırarak ( benim bildiğim sac ayağı üçlü dayanak anlamında kullanılır ve ikili sac ayağı olmaz. Yanlışım varsa düzeltirseniz çok memnun olurum) saltanat ve hilafete yaptığı güzellemeler ile gündemde ya da gündemde kalmaya çalışıyor. Keşke cehaleti de ikili sac ayağından ibaret olsa ama maalesef çok daha ileri boyutlarda. Milletini tebaa olmaktan kurtarıp vatandaş yapan, dini tarikatlar, şeyhler, şıhların oyuncağı olmaktan kurtarıp vatandaşının kendi dilinde okuyup anlaması için her türlü kolaylığı yapan, ve laik Cumhuriyetimizin temellerini atan bu dahi devlet adamına, önderimize bu denli pervasızca saldırıda bulunacak kadar da cesur. Bu haddini bilmez hanımefendin buram buram kara cehalet kokan sakil salvolarına yanıt verecek bir savcımızın gereğini yaptığı ve cesaretin sadece cahillere ait bir özellik olmadığı günler diliyorum.