Hayatı mücadele içinde geçen, Bolşevik Devrimi'nde ön saflarda yer alan, Nazım Hikmet'e Moskova'da kol kanat geren, 19 Temmuz 1893'te Gürcistan'da dünyaya gelen, 14 Nisan 1930'da silahından çıkan kurşunla hayatına son veren Vladimir Vladimiroviç Mayakovski, intihar etmeden önce bir mektup bırakmıştır. Bu "Son Mektup" şiirsel bir havada kaleme alınmış ve mektubun son bölümünde Mayakovski şunları dile getirmiştir:
(...)
"Bir varmış bir yokmuş
derler hani
Aşkın küçük sandalı
hayat ırmağının akıntısına
kafa tutabilir mi?
Dayanamayıp parçalandı işte sonunda
Acıları
mutsuzlukları
karşılıklı haksızlıkları
Hatırlamaya bile değmez
Ödeşmiş durumdayız kahpe felekle
Ve sizler mutlu olun
yeter!"
Fütürizmin (gelecekçilik akımı) Sovyetler Birliği'nde önemli temsilcilerinden olan Mayakovski, burjuva geleneklerine meydan okuyan ve sığ kamu beğenisini sarsan yapıtlar ortaya koyar.
Öyle ki bir zamanlar elden ele dolaşan Puşkin'in şiirlerinin yerini Mayakovski'nin şiirleri almaya başlar.
Ölümüne giden yolda aşkı bir tetikçi olarak gören yorumculara rağmen şairin niye ölümü seçtiği tam olarak bilinmemektedir. Yalnız aşk onun şiirlerinde güçlü bir motiftir:
“Hiçbir şey silemez aşkı
Ne tartışmalar
Ne ayrılık
Bir de bakarsın
Yeniden gözden geçirilmiş
Ölçülmüş
Biçilmiş.
Üstünde düşünülmüştür.
Ve şimdi düzyazı parmaklı
Sancağını kaldırıyor.
Doğdum doğalı
Ve yürekten
Sevdiğime
Ölene dek de seveceğime
Yemin ediyorum."
Mayakovski isimli mücadeleci ve devrimci bir şair, geride "Pantolonlu Bulut", "Omurganın Flütü", "Lenin Destanı", "Yüz Elli Milyon"; "Gizemli Güldürü", "Tahtakurusu", "Moskova Yanıyor" gibi eserler bırakmıştır:
“Ya siz
Bir bardaktan boya serptim
Günün haritası üzerine ben, örtü vurdum
Donmuş etle dolu bir tabakta gösterdim
Çarpık elmacık kemiklerini okyanusun
Teneke bir balığın pulları üstünde.
Ya siz!
Bir naktürn çalabilir miydiniz
Flütünde saçak boruların?"