Mitat ÇELİK | Boyalı Kuş | Mersin Haberci Gazetesi
     
 
 
 
 
 
image
Mitat ÇELİK

Tarih : 13.10.2019  E-Mail : haberciniz33@gmail.com


Boyalı Kuş

Jerzy Kosinski’yi genç kuşaklar da bilmeli; kalın kaşlarıyla yüzündeki anlamı gizleyen ve savaş karşıtı eşsiz bir eser kazandırmış bir dehayı. Fotoğrafına bakıldığında kaşlarının bu denli çatık olmasının milyon defa sebepleri olmalı diye düşünmeden edemiyor insan. O ise milyon sebebi bir tek sıfata sığdırmıştır: Boyalı Kuş.

1933 Polonya doğumlu olan Kosinski, 1965 yılında kaleme aldığı Boyalı Kuş adlı romanında 2. Dünya Savaşı yıllarında isimsiz bir çocuğun yaşadığı trajediyi anlatır. Esere bir yanıyla yazarın kendi çocukluğundan izler taşıyan otobiyografi gözüyle de bakabiliriz. Kurmaca ve biyografik olmak üzere okuru ikilemde bırakan anlatı, savaşın birey üzerindeki yıkımından söz ederken edebiyat ve savaş etkileşimini de gözler önüne serer. Yani edebiyat, savaşı nasıl görmeli sorusunu da cevaplar.

Yazıya hareket kolaylığı olsun diye anlatı dediğime bakmayın siz, Boyalı Kuş, biricik bir yapıt, kendisi olandır. Yazardaki edebi yaratım gücü, aslında tüm eserlerine hakim olan bu ustalık, yaşadıklarını bilgiden daha çok bir anlayışa dönüştürmesinden kaynaklıdır.  

Bilme ile anlamak, birbirine yakın gibi dursa da aslında uzun bir mesafeyi de içinde taşır. Spinoza’nın “Üzülme, öfkelenme; sadece anla”, dediği söz, Boyalı Kuş ile kendisine bir gövde kazanmıştır.

Bir söyleşisinde Kosinski, dilsiz bir çocuğu romanın başkarakteri ve anlatıcısı yaparak, aslında savaşın yol açtığı yıkım karşısında bireyin ne kadar savunmasız kalabileceğini de göstermek istediğini ifade etmiştir.

Eserde bahsedilen tüm kasvetli karanlık yollar; günümüz vahşi kapitalizmin ile birlikte gündelik hayatın sıradan kötülükleri arasındadır. Yani, evde, işte, sokakta, komşuluk, kardeşlik, arkadaşlık, insan-doğa, insan-çocuk, gündelik yaşamın tüm ilişki biçimlerinin içine sinmiştir.  Yani beş beteri, bize normal gelen yaşamımızda kendisini saklama ihtiyacı bile duymadan öylesine duruyor.

Buradan hareketle Kosinski ve eserini, gündelik hayatın sıradanlaşan kötülüğü bağlamında düşünmek yerinde olur. Her insan, “bir dünya savaşını” her gün kendi içinde veriyor diyen bir değinme ile gündelik yaşamda ihtiyaçlarına parçalanan, en temel ihtiyaçlarıyla baskılanarak sosyalliğini yitiren insanın trajedisini de önceleyerek.

Savaş, sadece bir kelime veya sosyolojik tanımlamasını yapabileceğimiz bir kavram değildir; o ve yıkımı, galibi de içine alacak bir şekilde bireyin ve toplumun dünyasında travmatik bir durum oluşturur.  “Her zamankinden daha uzun bir süre uyuyacağım, buna sonsuzluk deyin.”, diyerek intihar eden yazarın yaşamı buna en önemli göstergedir.

Yine de savaş, kendi karşıtını yani barışı da her zaman yanında taşır.

İnsan, biz değilse hiçbir şeydir.




 
  YAZARIN ARŞİVİ
 
 
 
  YORUMLAR
 
 
  YORUM YAZIN
 
Adınız Soyadınız :

Yorumunuz          :

Güvenlik Kodu     : Güvenlik Kodu
Kod                        :

 



  HABERCİ GAZETESİ
 

  HABER ARAMA
 
  

  HABERCİ SPOR
 


  BİK İLANLAR
 




  SOSYAL MEDYA
 

  NÖBETÇİ ECZANELER
 
 

 




sanalbasin.com üyesidir

 
         
ANASAYFA HABER ARŞİVİ KÜNYE İLETİŞİM GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
mersinhaberci.com © Copyright 2016-2024 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA