Akşam biraz arkadaşların yanına uğrayım istedim. Çok güzel limonata yapmışlar. "Ohh soğuk soğuk ne güzel oldu, azcık içine vodka damlatalım" dedim. Öyle yaptık. (damlatmadık, boca ettik resmen ama olsun) Bir baktım masada malum kitap. "Kimin bu?" diye sordum hışımla, baktım cılız sesle "beniimmm" dedi Hülya. Kınama, yuhlama, esefle kınama, lanetleme yaptık Nihan'la birlikte Hülya'ya. J)  "Buna para mı verdin?", "Hayatında hiç Nazım, ne bileyim Ahmet Ümit, Yaşar Kemal kitabı aldın mı? Nedir bu popülizm derdi?" derken Hülya'nın gözler dolunca yumuşattık ortamı. Bulmuşken karıştırayım istedim, "Sadece Şeyma" kimmiş bakalım.

Karıştırırken bitmiş fark etmeden. 1.5 saatte kitap bitti. Yemek kitabı mıydı? Güzellik rehberi miydi? Seyahat anıları mıydı? Yaşam koçu anekdotları mıydı? bilemedim. Her şeyden az az koymuş. Bazı cümlelerde kahkaha attım istemsiz. Malum "herkesi mutlu edemezsin çünkü pizza değilsin" :)))) Koca bir sayfaya basılmış. Al kopart, başucuna as, öyle bir deneyimle harmanlanmış öğreti gibi! Kaldı ki bir pizza bile herkesi mutlu edemiyor değil mi? Seven var, sevmeyen var. O koca sayfaya acıdım. Hani diyorlar ya bu kitaba heba olan ağaca yazık. Yazık ki ne yazık. Vah vahh

Fakat tüm bunların ötesinde Şeyma'nın mutluluk önerileri, menüleri vardı. Mesele sabahları avakadolu yumurta, öğlen somon veya levrek, akşam da suşi....:))))) İnsanın sırıtışı yüzünde donuyor değil mi? Şimdi bu kadının hayatına özenen, onu takip eden genç genç kızlarımız çok bu memlekette. Bu kızların babası ayda 3 bin lira kazanıp, iki çocuk okutuyor. Onların mutfağında ne somonu, levreği, ne suşisi... El insaftır ya. Herkes senin gibi bir Acun bulamıyor Şeyma Hanım. Şimdi bu mutluluk menüsünü hazırlayamayan babası güvenlik görevlisi 14 yaşındaki Deren n’apsın? “Avokado olmazsa kahvaltı etmiyorum. Peynir, zeytin mutluluk getirmiyor mu?” desin.

Reklamın iyisi kötüsü olmaz ya. Şimdi bizim tüm olumsuz yorumlarımız bile Şeyma ve Şeyma gibilerin ekmeğine yağ sürüyor. Zaten “ En ünlü yazarlar bile benden bahsediyor. Listelerde ilk sıraya yerleştim” demiş zat-ı alileri! En doğrusu yok saymak, lafını bile etmemek tamam da onu yaşam gurusu olarak gören binlerce gence ne yapacağız, esas soru bu.

Bu dünya klasiklerine girmeye aday, muhteşem eseri ! tam üç editör hazırlamış. Normalde bir kitabı bir editör hazırlar fakat Şeyma, editör meselesini alış verişle karıştırmış olmalı. Çok alış veriş yapınca çok havalı görünüyor ya, sanırım kitap ve editör olayını da öyle algılamış. Üstelik zannımca bu editör arkadaşlar, kadıncağızla fena halde kafa bulmuşlar. Yoksa bu kadar faciaya bile isteye imza atmaz aklı başında bir editör.

Kitabın fiyatı 24 liraymış. 24 lirayı cebinize koyun, çıkın sahil yoluna. Yürüyün, bir yerde kahve için, tatlı bir şeyler atıştırın, bol bol deniz seyredin, çekirdek aldıysanız kabukları yerlere atmadan çitleyin, sahil turu yapıp eve dönün. Beyine ve vücuda daha faydalı, inanın.

Bu arada bu haftaki yazımı Şeyma’ya ayırdığımı düşünen arkadaşlar oldu. “Bu konuya yer vermen bile fazla ciddiye aldığın anlamına gelir” şeklinde eleştiri yönelttiler. Ben değil ki arkadaş, kitap listeleri, yaygın kitapçılar hepsi kitabı ! bir numaraya almış. En çok okunanlarda, en çok konuşulanlarda, radyolarda, televizyonlarda, her yerde…..