Yurdum insanı siyaseti çok seviyor,

Yerel seçimlerde aday olmak isteyenlerin sayısı bunun kanıtı olsa gerek.

Hem Büyükşehir’de hem de ilçelerde onlarca aday adayı var..

Bir tek MHP’nin Büyükşehir adayı belli.

Diğerleri halen adaylarını açıklamadı.

Bu nedenle açık hava reklam alanları aday adaylarının fotoğraflarıyla dolup taşıyor.

Ne hikmetse Büyükşehir’e halen (bildiğimiz kadar) 20-30 Milyon TL borçlu olan Outdoorcu kardeşimiz de işini yürütmeye devam ediyor.

O işini yürütüp, cebini doldururken Büyükşehir’in bu konudaki sessizliği benim midemi bulandırıyor!

Belli ki ortalıkta dönen dolaplar var!

Tabi ; hemen yanıt gelebilir; “Dava açtık!” diye.

Duyduğum kadar, davayı da kaybetmişler!

Rahmetli Okan Abi bir sohbetimizde, “Ali bizim Belediyenin avukatlarının hiç dava kazandığını görmedim” demişti…

Demek ki doğruymuş.

Bununda vardır bir sebeb-i hikmeti.

Nasıl olsa, kullanmadığımız otoyola, köprüye, tüp geçide para ödemeye alıştık.

Belediyelerin de alacaklarını tahsil etmeyip, bankalara borçlanmasına alışmalıyız!

Aportta bekleyenlere dönersek;

Ben en çok billboardlara fotoğraflarını asan aday adaylarına kıl oluyorum!

Halen kasaba politikası yapıyorlar.

Hele o fotoğrafları yok mu?

Baktıkça gülesim geliyor.

Öyle bir rötuşlanmışlar ki tanıyana aşk olsun!

Fotoğraflarda gençleştirme operasyonu yapılırken, adeta Bebek Yüzlü (!) olmuşlar.

Adam seçildikten sonra ziyarete gitsen, “ben bu adaya mı oy verdim?“ diye şüpheye düşebilirsin.

Neyse bu onların tercihi!

Nasıl olsa yurdum insanı fotoğrafa bakıp oy vermeyecek.

Gelelim diğer bir noktaya.

 Aday adayı olarak başvurularını yapanları biliyoruz.

Ama bir de gizli aday adayları var!

Onlar Ankara’dan işaret bekliyor!

Çalışmalarını da sözüm ona oldukça gizli yürütüyorlar.

Birçoğu STK Başkanı.

“Ben aday adayıyım” diyerek. Siyaset Arenası’na çıkma cesaretleri yok bunların.

Başkanı oldukları STK’ların nimetlerinden yararlanarak gizli reklam yapıyorlar.

Seçimler yaklaştıkça da kendi yayın organlarını bırakın, medya da daha sık görünmek için ellerinden gelen özveriyi(!) gösteriyorlar.

Kimi mezun olduğu okula defter-kitap götürüyor, kimi personeliyle geziler düzenliyor, kimi de ara verdikleri festivale tekrar başlıyor.

Bütün bu harcamaları nereden yapıyorlar acaba?

Tabi ki ceplerinden değil.

Hepsinin tek özelliği var.

Gönüllerinde yatan, İktidar Partisi’nin Büyükşehir Adayı olmak..

Buraya kadar bir şey yok!

STK Başkanı olduysa Belediye Başkanı da olabilir.

Bunlar, aday olamazlarsa veya aday olup seçilemezse tekrar STK Başkanlığı’na geri dönebileceklermiş.

Yani, “Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmayacaklar”..

Bununla ilgili AKP, TBMM’ye Yasa teklifi sundu bile.

Benim bildiğim bu tür STK’lar siyaset üstü olmalıdır.

Ki, ürettikleri fikirler değer kazansın.

Benden-senden ayırımı olmasın!

Sözün Özü;

Yerel seçimler için Aportta bekleyen STK Başkanlarına çağrım var.

Bir an önce aday adaylığınızı açıklayın.

Sonrasında da aday gösterilmezseniz, istifa ettiğiniz kurumun başına dönmeyeceğiniz konusunda açıklama yapın.

Yazılı belge falan demiyorum.

Açıklama yeter.

Çünkü söz ağızdan çıkar!

Ben ağızdan çıkacak her söze inanırım..

Ama tutarsınız, ama tutmazsınız o sizin bileceğiniz iş..

•             •             •

Biraz gülelim.

(12 Eylül döneminde Mersin Valisi ve Belediye Başkanıydı. Bir gün sohbet ediyorduk. Daha önce Kayseri Valiliği sırasında bir muskacı yakalanmış. Vali meraklı. Muskacıyı yanına getirtmiş, yazdığı muskayı tercüme etmesini istemiş. Muskacı okumaya başlamış, “Muska yazdım Musa Ağa’nın itine. Kavuştum kıvırcık kuzunun etine. Tutarsa da s….e tutmazsa da s….e!”. Vali Bey rahmetli oldu. Allah rahmet eylesin. Ama olaya tanık gazeteci arkadaşlarımın bazıları halen hayatta.)