Atlar... Arabaya koşulan, gözlerinden nem eksik olmayan, o ağzı var, dili yok asil hayvanlar...Mersin'in trafiği en yoğun olan yollarında kan ter içinde kalan, burnundan soluyan, ayakları asfalt zeminde yanan atlar ve çektikleri dört tekerlekli arabalar...

Atlar bazen de sünnet çocuklarına fayton olarak işe sürülür.

Bu çağda atların Mersin'de eziyet çekmesi, yollarda kamçılanması, onlara yük taşıtılması ne kadar acı!

Lakin, işin bir de şöyle bir açmazı var: Diyelim ki trafik veya belediye zabıtaları at arabalarını trafikten men etti. Peki ya sonrası? At arabacısı o atın önüne arpayı, samanı, yemi hiç koyar mı, yoksa o at kötü niyetli insanların eline geçip kesilerek, sucuk ve pastırma  yapılarak önümüze kakalanır mı?

Dimyat'ta pirince giderken hazırki atımızın canından mı olacağız? Atları korumuya çalışırken bu defa da onların ölüm fermanlarını mı yoksa dillendiriyorum?

Tam bir ikilem!

Varsın bu sorunu devlet büyükleri çözsün diyeceğim de...Onlar hangi sorunu çözdü ki bunu da çözsün? Zaten yoksul arabacıların çatlatırcasına yola sürdüğü bu sefil görüntünün müsebbibi kimler? (Bakınız, Umut filmi, Yılmaz Güney)

***

Yollarda çöp karıştıran insanlar, çoluk çocuk..Genel de Suriyeli savaş sığınmacıları. Öyle ki 7-8 yaşlarındaki çocuklar kendilerinden büyük çöp arabalarını omuzlayıp çekiyorlar. Üstleri başları kir içinde. Yüzleri gözleri çöpün pis sularına bulanmış. Tam bir Afrika, Hindistan, Pakistan görüntüsü... Belki, bu mide bulandırıcı insanlık ayıbında o ülkeleri geçtik, dünyada belki de bir eşimiz benzerimiz yoktur.

Bugün yollarda trafik polislerinin çöp arabalarına, kamyonlarına, bisikletlerine el koyduğunu, onları çekicilere yüklediğini Yenişehir'in şık sokaklarında gördüm. Tutanak tutuyorlardı.

Böylece oradaki nisbeten hali vakti yerinde olan vatandaşlara bu görüntüleri izletmemek iyi. Peki ya sonrası? Çöpten beslenen, oradaki atıkları hurdacılara satıp boğazına ekmek koyan bu süpürücüler geçimlerini nasıl sağlayacaklar?

Bu sorun beni aşar. Bu sorunu çözse çözse devlet yetkilileri ve belediye çözer diye düşünüyorum, ancak içimdeki hınzır eleştirmen kıs kıs gülüyor. Ve ekliyor "Onlar Saray gibi İmam Okulları yapmakla meşgul." diyor.

Konu dışı ama, belediyenin kasasından İmam Okulu yapan mevcut belediye başkanın partisi tarafından aday gösterilmeyeceğini okuyunca sevinemeyim mi üzüleyim mi bilemedim.

Yaptırdığı imam okulu bile onu kurtaramadı. Keşke o kadar paraya fen ve bilimle ilişkili bir fen lisesi yaptırsaydı! Zaten Akape yönetimi dağı taşı İmam okullarıyla donattı.

***

Kültür Park Mersin'in nezih gezinti yerlerinden... Kültür Park bundan önceki Belediye Başkanını iyi işlerinden biriydi. Ama ne oldu? Yeni Başkan sanki şehrin hiç başka sorunu yokmuş gibi o güzel yeri şantiye alanına döndürdü. Niye böyle yaparlar doğrusu anlamam. Gerçi birazcık vaziyeti çakar gibi oluyorum, ancak bunu ekonomik ve siyasal bir dille anlatamam. Yetersizim.

Ben isterdim ki Kültür Park'ın dokusuyla oynanacağına dereler ıslah edilsin. Ki dereler mikrop saçıyor, iğrenç bir görüntü arz ediyor.

Ben isterdim ki mevcut eserler korunsun.

Taş üzerine taş konsun.

Kültür Park zaten olanca haşmetiyle göz kamaştırıyordu. Ey başkanım, düşene vurulmaz ama, Kültür Park'a ayıracağın parayı temizliğe, ulaşıma, Mersin'in kalkınmasına ayırsanız daha iyi olmaz mıydı?

Artık umudumuz yeni seçilecek başkanda.