Ekonomik dalgalanmanın Türkiye’de bir krize dönüştüğü gerçek! Ancak bu dillendirilmeyen bir kriz, zira siyasi krizlerimiz bize ekonomik, sosyal, kültürel krizlerimizi gizlememiz gerektiğini öğretil çok oluyor. Ancak gizlemek krizi çözmediği gibi aksine etkilerini büyütüyor!
Vatandaşın asgari ücret ile geçinerek bir mucizeyi başardığını gören siyasiler, ‘o zaman tasarrufta yapabilirsiniz’ yüzsüzlüğünü de sergileyebiliyor!
Tasarruf Türkiye’nin, dünyanın bence önceliği olmalıdır! Çünkü tasarruf kadar sihirli bir felsefe olamaz! Ekonomiden sağlığa, çevreden kültüre tasarruf ile harikalar yaratmak mümkün!
Ancak tasarrufu; var olmayı hayatta kalmak olarak yaşayan vatandaşlar için değil öncelikle iktidarlar için hayata geçirmeliyiz! Asıl onların büyük bir tasarrufa ihtiyacı olduğu bir gerçek. Bizim ihtiyacımız olan ise dayanışma!
Geçmişte ailenizden veya akrabalarınızdan gelen salçadan yağa, bulgurdan meyve sebzeye erzak veya yardımlar bugün hayat kurtarıyor… Diyeceksiniz ki ‘tarım mı bıraktılar?’. Evet bırakmadılar. Ancak hala küçük çaplı aile üretimleri yapmak mümkün. İşte bunun için köyünüzde sahip olduğunuz iki karışta olsa toprağınıza sahip çıkın ve üretin! Kendiniz için üretin! Bu sayede tarımın ölmemesini, hayatta kalmanızı sağlayabilirsiniz! Tatilinizi özünüze dönerek yapmayı deneyin! Tatillerinizde bağınıza bahçenize gidin, erişte yapın, meyve sebze toplayın…
Hem özünüze dönün hem cebinizi hem de ruhunuzu doyurun…