Şunun şurasında seçime topu topu 4 gün kaldı.
100 saatten az bir süre.
Göz açıp kapayıncaya dek geçer.
Adaylar son virajları kazasız-belasız dönmeye çalışıyor..
Aslında hep söyler ve de zaman zaman yazarız.
Seçilenleri uyaralım isteriz!
Çünkü, bir çok siyasi seçildikten sonra verdiği sözü unutur!
Sanır ki 4 veya 5 yıl hiç sonlanmayacak.
Ama, kazın ayağı öyle değildir.
Nitekim, seçim sürecinde de aynı hoyratlık devam eder.
Mitingler, bol keseden atmalar derken seçim günü gelmiş çatmış.
Adayların bir çoğu namludaki barutu bile harcayamamıştır.
Hele hele erken seçimlerde böylesi durumlara daha çok rastlarız.
24 Haziran Seçimleri de bir oldubittiye getirilmek istendi aslında.
Ama, muhalefet “Hayda bre biz varız!” deyince işler sarpa sardı.
Hali pür-melalimiz belli zaten!
Böylesi bir durumda iktidar seçim kararı alıyorsa durum çok vahim demektir!
Bunu anlamak için kahin olmaya gerek yok.
İzleyin mitingleri durumu kötü olanları hissedersiniz!
16 yıldır iktidardasın ama söylemin hep aynı.
16 yıl önceki söylemleri yineleyerek vatandaşa nasıl umut olacaksın ki?
İttifak ortağının durumu ise tam bir vaka-i adiye!
Hal böyle olunca ortaya çok bilinmeyenli bir denklem çıkmıyor.
Denklemin çözümü belli…
Dört gün sonra sandıkta denklem çözülecek ve yeni bir tablo çıkacak.
Çözüldü çözüldü, çözülemezse aynı denklemi çözmek için uğraşmaya devam!
Son günler yine meydanlar dolup taşacak.
Ama yığmayla ama milletin kendiliğinden gelmesiyle.
Nedendir bilinmez, liderler meydanı dolduranların hepsini kendi partilerine oy verecek sanırlar.
İşin aslı öyle değildir.
Bakın Bay Başkan, Muharrem İnce’nin Diyarbakır Mitingi’nde meydanı HDP’lilerin doldurduğunu nasıl tespit ettirdi!
Hem de MİT’e, yani Muharrem’i İzleme Teşkilatı’na ..
Diğer liderler de Bay Başkan’ın Yenikapı Mitingi’ne “ taşıma ve yığma” dedi…
Velhasıl, miting meydanındaki kalabalık ile sandıktan çıkan oy arasında çok fark olur.
Bunu en iyi dile getiren rahmetli Osman Bölükbaşı’dır.
Osman Bölükbaşı hazır cevaptır ve de Türk siyasi yaşamının renkli simalarından birisidir.
Meydanlarda gürler, büyük alkış alır, fakat oylar sayılınca hep muhalefette kalan Osman Bölükbaşı, dinleyicilerine hep yakınırdı: ‘‘Sizin harmanınız büyük de, taneniz çıkmıyor… Burada beni dinlerken aşka gelip Rahman’ı (Allah’ı) alkışlarsınız, sandık başına gidince şeytana sarılırsınız.’’
Pazar günü son viraji milletçe döneceğiz!
Ve de hep birlikte göreceğiz;
Harmanı büyük olanların tanesi de çok olacak mı?
Yoksa, harmanı küçük olandan çok tane mi çıkacak!