Herkes tarafından bilindiği üzere: güzel Ülkemiz 15 Temmuz 2016 tarihinde alçak, hain ve onursuz FETÖ Terör Örgütü mensupları tarafından ele geçirilmeye, işgal edilmeye ve emparyalistlere sunulmaya çalışıldı. Bu alçak darbe girişimi başarılı olsaydı ne vatanımız ne demokrasimiz ne de laik sosyal hukuk devletimiz kalmayacaktı. Buna hiç birimizin şüphesi yok.
15 Temmuz hain darbe girişim sonrasında 20/7/2016 tarihli ve 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla Ülke genelinde olağanüstü hal ilan edildi ve Türkiye Cumhuriyeti 20.7.2016 tarihinden bu yana 1 yıl 9 aydır Olağanüstü Hal ile yönetiliyor.
Anayasa’mızın 119.maddesinde , (şu an için geçerli madde hükmüne göre): “Tabii afet, tehlikeli salgın hastalıklar veya ağır ekonomik bunalım hallerinde, Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu, yurdun bir veya birden fazla bölgesinde veya bütününde süresi altı ayı geçmemek üzere olağanüstü hal ilan edebilir” hükmü yer almaktadır. (Başkanlık sistemi geçerli olduğunda buradaki olağanüstü hal ilan etme yetkisi tek başına Cumhurbaşkanı’na geçecektir)
Olağanüstü Hal Kanunu da 1.maddesinde Anayasa ile kurulan hür demokrasi düzenini veya temel hak ve hürriyetleri ortadan kaldırmaya yönelik yaygın şiddet hareketlerine ait ciddi belirtilerin ortaya çıkması veya şiddet olayları sebebiyle kamu düzeninin ciddi şekilde bozulması, halinde olağanüstü hal ilan edilebileceğini hükme bağlamaktadır.
20.7.2016 tarihinde , haklı olarak ilan edilen, Olağanüstü Hal’in kapsamı darbe teşebbüsü ve terörle mücadele olarak hükme bağlanmıştır.
Ancak, bu gün için, 1 yıl 9 ay sonra geldiğimiz noktada güzel ülkemiz halen Olağanüstü Hal ile yönetilmeye devam edilmeli mi diye düşünmemiz gerekmiyor mu?
Artık demokrasiye, tam demokrasiye geçmemizin vakti gelmedi mi?
Ayrıca 17. Nisan 2018 tarihinde çok ciddi bir şekilde başlayan erken seçim tartışmaları ile Türkiye Cumhuriyeti öyle ya da böyle tam anlamı ile seçim sath-ı mahalline girmiş olup, seçimlerin demokratik bir ortamda yapılması çok büyük önem taşımakta değil mi?
Bu ve benzeri soruları artık sesli olarak sormalı, mevcut durumu sorgulamalı ve demokrasimize hep birlikte sahip çıkmalıyız.
Düşünen ve sorgulayan insan öğrenir. Bilmeyen, sorgulamayan toplum zaman içinde yok olur. Zaman içinde yok olmaya giden toplumlar, başkaları tarafından kullanılmaya mahkum olur.
Sevgi ve saygılarımla…