Herkesin son yıllarda duymaya alışık olmadığı, fakat yakın çevresinde mutlaka şahit olduğu / duyduğu, duyunca nedir bu dediği bir kafa karışıklığıdır "postpartum depresyonu" bilinen adıyla "lohusa depresyonu" , "doğum sonrası depresyon"... Kafa karışıklığıdır çünkü alışılagelmişin dışında, annelerimizden, ananelerimizden daha önce kulak aşinalığımız olmadan birden hayatımıza giren bir sorundur. Bazısı için bir bahane, bazısı için bir "nazlanma" biçimi olarak yorumlansa da, ne kadar yoruma açıktır tartışılır. "Bizim zamanımızda... " diye başlayan ve sonu gelmeyen cümlelerinde ardı arkası kesilmez. Emin olalım ki 9 ay boyunca kurulan hayaller ve heyecanlı bekleyiş hiçbir anne adayının "plan"ı değildir.
Peki, ne gibi durumlarda kişinin "lohusa depresyonu" geçirdiğini söyleyebiliriz ve ne gibi durumlar bu depresyon halini tetikler?
Anne bebeği istemez, emzirmez, anne olduğunu kabul etmez, aslında anneliğe hazır olmadığını hisseder, bebeğin temel ihtiyaçlarını karşılamaz, sorumluluklarını almaz veya aşırı bir ilgi, ilgiden kaynaklı kaygı, bebeğe zarar verme korkusu, başa çıkabilme endişesi gibi saymakla bitmeyen bir duygu durum bozukluğunda evet kişinin doğum sonrası depresyonda olduğunu söyleyebiliriz. 
Bu durumu tetikleyen çokça faktör vardır. Bunlardan bazıları; annenin kendine ayıracak vaktinin eskiye nazaran azalması, uykusuzluk problemi, sütün kesilme korkusu, bu korku sebebiyle hasta olmaktan çekinme, ilaç kullanmak zorunda olup bebeği sütten kesmek durumunda kalma, eşiyle arasında eski ilişkinin kalmayışı, sevgili eş rolünden çıkıp anne rolüne girmesi vs. Bütün bunlarla başa çıkamayan annenin bir de dış etkenlere maruz kalışı var ki bu durumu iyice tetikler. Eş in maddi kaynaklarının sınırlılığı, bebeğin ve annenin temel ihtiyaçlarının karşılanamaması, çevrenin ilgisinin anneden çok bebeğin üzerinde oluşu ve bunlara artı olarak birçok genetik, biyolojik ve hormonel faktör.
Bu sebeptendir ki bebeğin anneye en çok ihtiyaç duyduğu dönemde annenin her anlamdaki verimliliği çok önemlidir. Bu tip belirtileri olan kişilerde tedavi zorunludur, aksi halde ilerki dönemleri etkileyecek kalıcı etkilerle karşılaşmak mümkündür. Öyle ki bipolar bozukluğun temelini ağır bir doğum sonrası depresyonda tetikliyor bile olabilirsiniz. Doğum sonrası depresyon çekinilesi, planlı, zarar verici maksatla yapılan veya nazlanmak için girilen bir rol değildir. Şunu da unutmayalım ki görülen her belirti anneyi ve bebeği etkileyecek düzeyde olmadığı sürece, doğum sonrası depresyon değildir. Bu durumu en aza indirgemekte yakın çevrenin rolü büyüktür.
Ne demişler; kişi kendinin doktorudur. Lütfen bu gibi durumlarda kendinizi dinleyin, askıya almayın, çekinmeyin, doktorunuza gidin.
Sağlıcakla kalın :)