Kırık camlar teorisini hiç duydunuz mu?
Kırık Cam Teorisi; ABD'li suç psikologu Philip Zimbardo'nun 1969'da yaptığı bir deneyden ilham alınarak geliştirilmiştir. Zimbardo, suç oranının yüksek olduğu, yoksul Bronx ve daha yüksek yaşam standardına sahip Palo Alto bölgelerine birer 1959 model otomobil bıraktı.
Araçların plakası yoktu, kaputları aralıktı. Olup bitenleri gizli kamerayla izledi.
Bronx'taki otomobil üç gün içinde baştan aşağıya yağmalandı. Diğerine ise bir hafta boyunca kimse dokunmadı. Ardından Zimbardo ile iki öğrencisi, sağlam kalan otomobilin yanına gidip çekiçle kelebek camını kırdılar. Daha ilk darbe indirilmişti ki çevredeki insanlar (yani zengin beyazlar) da olaya dahil oldular. Birkaç dakika sonra o otomobil de kullanılmaz hale geldi. “Demek ki” diyordu Zimbardo, “İlk camın kırılmasına, ya da çevreyi kirleten ilk çöpe, ilk duvar yazısına izin vermemek gerek. Aksi halde kötü gidişatı engelleyemeyiz”.
Mersin’i düşünün… Ne alaka değil mi?
Eğer Mersin’de çevreyi, doğayı, havayı, denizi kirletecek ilk Tesis’e izin verirseniz, bu tip tesislerin gelmesinin ardı arkası kesilmeyecek.
Balık çiftlikleri gelecek 8-10 yıl denizi kirletecek, ardından Akkuyu sözde devreye girecek; bu arada çimento fabrikaları, termik santraller, ağır sanayi fabrikaları Mersin’i yok edecek.
Yok Arkadaş, ilk taş atıldıktan sonra bunun dönüşü olmayacak…
Mersin portakal, limon bahçeleri ile çevrili, her yeri yemyeşil olan ve çiçek kokan bir kent idi; Çarpık yapılaşma, denizden dağa doğru dik paralel yolların açılmaması, deniz kenarlarında yüksek yapılaşmaya izin verilmesi, portakal-limon bahçelerinin binalara kurban edilmesi ile artık nerdeyse sadece Mezarlığı ve birkaç parkı dışında yeşili olmayan bir kente dönüştü. Ama başta balık çiftlikleri olmak üzere Akkuyu Nükleer Santrali, çimento fabrikaları ve termik santraller ile artık bu kent yaşanmaz hale gelecek.
Başka Mersin yok Kentimize iyi bakmamız, onu korumamız lazım.
Yoksa kendinize başka bir yaşam yeri bulun şimdiden…
Sevgi ve saygılarımla…