Konuşmasında SEKA’nın özelleşmesine de değinen Sadi Uzunoğlu, SEKA’nın oluklu mukavva ürettiğini hatırlatarak, “Yani ambalaj malzemesi üretiyordu. Bugün eğer devlet ucuz ambalaj verseydi tarımda, ihracatta tüm dünyayı devirebilirdik” değerlendirmesini yaptı.
Türkiye’nin 2000 ile 2016 yılları arasında inanılmaz bir döviz girişi yaşadığını hatırlatan Uzunoğlu, bu dönemde dışarıdan çeşitli vesilelerle 530 milyar doların üzerinde para girişi olduğunu anlattı. Ancak bu para ile Türkiye’nin dünyadaki sıralamasının ancak 19’dan 18’e yükseldiğini kaydeden Uzunoğlu, “Bu rakamla 25-26 tane nükleer santral, 530 tane Marmaray Projesi yapabilirdik, çok daha fazla üretip çok daha fazla kazanabilirdik ama olmadı” dedi.
BİZİM KURTULUŞUMUZ ÜRETİM YAPIP İHRAÇ ETMEMİZLE OLUR”
“Peki, bu dönemde ne oldu?” sorusunu yönelten Uzunoğlu şu yanıtı verdi: “Dışarıdan 530 milyar dolar ülkemize gelmesi çok güzel ancak bir bakıyoruz 2002-2012 yılları arasında enflasyon yüzde 124 artarken kur, yüzde 24 artmış. Yüzde 124’lük enflasyon olan yerde niye ihracat ile uğraşılsın. Kur yükselmiş ve zaten sattığımı 1 dolara satıyorum. Ne kazanıyorum? Cirom yüzde 24 artıyor ama aynı ürünü içeriye satarsam yüzde 124 kazanıyorum. Aynı şekilde içeride üreticiyim diyelim yerli ürün alsam maliyetim yüzde 124 artıyor, dışarıdan alırsam maliyetim yüzde 24 artıyor. O zaman dışarıdan alır içeri satarım. Yani ithalata bağımlı hale geldik. Bizim kurtuluşumuz üretim yapıp ihraç etmemizle olur” ifadelerini kullandı.
Daralan sektörlerin rahatlaması için bu dönemde uygun faizli nefes kredilerinin verildiğini hatırlatan Uzunoğlu, bu kredilerle ağırlıklı olarak konut ve lüks araba alınarak verimsiz kullanıldığını bildirdi.
Kimsenin öz sermayesinin kalmadığını, yeni yatırım yapılmadığını ifade eden Uzunoğlu, “Yeni yatırım olmayınca verim düştü, makineler yıprandı, hata oraları arttı ve gecikmeli üretimler başlayınca mesai ödenmesi gerekti” dedi. Alınan kredilerin yatırıma, teknolojiye yatırılması halinde sorun yaşanmayacağını kaydeden Uzunoğlu, “Ancak bu paralar inşaat sektörüne gitti. İnşaat sektörüyle büyümek demek bir kartalı alıp kümese koyup tavuk irtifasında beslemek demektir. Kartal, tavuk irtifasında beslenmez. Bunu yaparsanız gelinen sonuç budur. Bol miktarda konut, bol miktarda AVM oluşur. 2 yıl önce 360 adet AVM vardı şu anda 400 AVM’ye ulaştık” diye konuştu.
“İŞİNİZE SAHİP ÇIKACAKSINIZ”
Türkiye’nin ekonomi profilini özetlemesinin ardından MTSO Komite Üyelerine çeşitli tavsiyelerde de bulunan Prof. Dr. Sadi Uzunoğlu şunları söyledi:
“Dünyada dolar likiditesi azalıyor. Tüm ülkeler devalüasyon yaptı. Bizim yüksek borcu çevirebilmemiz için dövize ihtiyacımız var. Uzun vadeli düzgün yatırıma ihtiyacımız var. Eğer değişiklik yapmazsak varlık fonu ile de çözüm üretemeyiz. Bu para üretime gitmez yine inşaat sektörüne giderse sorun büyür. Türkiye’de toparlanma yavaş olacak gibi gözüküyor. Gecikmeli ve yavaş olacak. Riskler aynen devam ediyor. Bu dönemde işinize sahip çıkacaksınız, işten nasıl para kazanırım, verimliliği artırırım, işimi elimde tutarımın yollarını arayacaksınız. Dünya korumacılığa doğru gidiyor. Gerekirse burada bir işletmeniz mi var? Bu yatırımın bir bölümünü korumacı ülkelere taşıyacaksınız. Borçlanmayın ve bu dönemde mutlaka likitte kalın.”(bülten)