Hak ihlalleri yüzde 225 arttı!


 

İHD Şube Başkanı Ali Tanrıverdi, halk ihlallerinin 2016’da yüzde 225 arttığını söyleyerek, özellikle son 2 ayda yaşanan hak ihlallerinin yüzde binlere dayandığını belirtti.

SONER AYDIN

İnsan Hakları Derneği (İHD) Mersin Şube Başkanı Ali Tanrıverdi, 2016 yılında yaşanan hak ihlallerinin değerlendirdi. Geçtiğimiz yıla oranla 2016 yılında yaşanan hak ihlalleri başvurularının yüzde 225 arttığını dile getiren Tanrıverdi, özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da yaşanan çatışmalı ortam, sokağa çıkma yasakları ve 15 Temmuz darbe girişinin ardından uygulanan OHAL yasaları ile insan hak ve özgürlüklerinde yaşanan ihlallerin zirve yaptığını belirtti.

“MAHKUMLAR YERDE YATIYOR”
Özellikle cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerinin arttığını belirten Tanrıverdi, 15 Temmuz darbe girişinin ardından tutuklananlarla birlikle cezaevlerinin doluluk oranının yüzde 150’ye ulaştığını aktardı. Adalet Bakanlığı kayıtlarına göre cezaevlerinde 160 bin olan tutuklu sayısının 230 binin üzerinde olduğunu açıklayan Tanrıverdi, cezaevlerinde doluluk nedeniyle mahkumlarının yerlerde yatmak zorunda kaldığını, bazı koğuşlarda ise ranzalarda nöbetleşe yattığını aktardı. Mahkumların kapasite nedeniyle sürgün edildiğini öne süren Tanrıverdi, “Tutuklamanın istisnai olması gerekirken bugün ülkemizde gözaltına alındıktan sonra ciddi bir soruşturma geçirmeden içeri atılıyor. Cezaevlerinde FETÖcülere yer açılıyor gerekçesi ileri sürülerek bugünlerde sürgünler başladı. Bugün Mersin cezaevinde yatan bir kişi yarın tahliye olabilir ama bakıyorsunuz yer yok gerekçesi ile İzmir’e, Trakya’ya sürgün edilmiş. Kaldı ki ailelerine de haber verilmiyor. Ve bu insanlar yolda ciddi işkencelere maruz kalıyor, bu konuda çok ciddi iddialar var. Yine cezaevlerinden bize ulaşan başvurulara, raporlara göre ciddi işkencelerin, kötü muamelenin olduğunu görüyoruz. Cevaevinde olup avukatı ile görüşemeyenler var. Eskiden haftada bir ailelerine telefon etme hakkı varken bu bir aya çıkartıldı. Yine açık görüşler iki ayda bir yapılıyor. Zaten o açık görüş ortamı da kendilerine sağlanmıyor” dedi.

“12 EYLÜL’DEN DAHA KÖTÜ”
Adalet Bakanlığı verilerine kapasitesi 160 bin olan cezaevlerinde 230 binden fazla insanın sağlıksız konularda bu birçok haktan mahkum bir şekilde kaldığını belirten Tanrıverdi, “Örneğin Çukurova’daki cezaevlerindeki mahkumların yaz günü bu insanların yatacağı, banyo ihtiyaçlarını karşılayacakları, sağlık sorunlarını giderecekleri yer yok. Bu insanların içinde ağır hastalar var, güvenlik gerekçe gösterilerek doktora çıkartılmıyor. Çünkü bu insanlara yetki verilmiş. ‘Ne yaparsanız yapın yargılanmazsınız’ diye yasal güvence verildi. Yani savaş ortamı, hükümeti devirme girişimi gerekçe gösterilerek hayatın her alanında savaş yaygınlaştırılıyor. Bir Kürt sorunu var, bu sorunun çözümü için geçmişte bir takım adımlar atılıyor, artık yeter deniyor ama ne yazık ki sokağa çıkma yasakları konuyor. Bakın 12 Eylül döneminde bile sokağa çıkma yasakları 3 gün ile sınırlıydı. Bunu 12 Eylül’ü meşrulaştırmak için söylemiyorum. O gün sokağa çıkma yasakları 3 günü geçmiyordu bugün bir vali, kaymakam hatta muhtar bile sokağa çıkma yasağı ilan edebiliyor. Artık OHAL durumunu aşan bir noktadayız. Her hangi bir olayda yaşamını yitirenin dini vecibeleri yerine getirilmeli. Örneğin sınırda 2 aya geçkin bekleyen cenazeler var. Sokağa çıkma yasaklarının bulunduğu günlerce, haftalarca bekleyen cenazeler var” ifadelerini kullandı.

“HAK ARAMA YOLLARI KAPALI”

Yapılan hukuksuzluklar karşısında hiçbir şekilde yargı yoluna başvurulamadığına, hak arama yollarının da kapalı olduğuna dikkat çeken Tanrıverdi şunları söyledi; “Hak arama yollarının kapatılmaması lazım. Yani ülkede tamamıyla bir savaş ortamı var. Bugün Türkiye, Suriye topraklarına girdi. Hani biz düne kadar Suriye’nin toprak bütünlüğünden yanaydık. Bir takım sözde gazeteciler kanal kanal gezerek savaş ortamının derinleşmesi, halklar arasındaki kutuplaşmanın büyümesi için her türlü propaganda yapılıyor. Ülke derinleşen bir kaosa doğru sürükleniyor, ülke tek adam yönetimine doğru hızlı adımlarla gidiyor. Eğer bu durumdan rahatsız olan kesimler bir araya gelmezlerse, kendi aralarındaki o küçük ayrıntıları bir kenara koymazlarsa, eğer gerçekten bu ülkeyi temel alıyorlarsa, bu ülkede barışın sağlanmasını, bu ülkede temel hak ve özgürlüklerin yerleşmesini öncelikli olarak gündemlerine almazlarsa gerçekten bugüne arayacak duruma geleceğiz. Bu tehlikeyi mutlaka görmemiz lazım. Çünkü bunu isteyenlerin, barış diyenlerin gün geçtikçe sesi kısılıyor. Zaten bu sesi çıkartmanın ortamı kaldırılıyor. O olanaklar, o araçlar tamamen ortadan kaldırılıyor. Biz Mersin’de bir barış paneli düzenlemek istedik ancak hangi salona başvurduysak alamadık. Ama ne kadar bu savaş ortamı olursa olsun barış ortamının yaratılacağına inanıyoruz.”

“DİYANET AYRIMCILIK YAPIYOR”
Devasa bütçeye sahip, din adamlarının bağlı olduğu Diyanet İşleri Başkanlığı’nı ayrımcılıkla suçlayan Tanrıverdi, diyanetin cenaze konusunda dahi yarım yaptığını savundu. Öte yandan kurum elemanlarının savaş kışkırtıcılığı yapıtını sözlerine ekleyen Tanrıverdi, “Kurumun elemanları tarafından resmen savaş kışkırtıcılığı yapılıyor, yaptırılıyor. Dinin siyasetin dışında olması gerekirken bu savaş kışkırtıcılığının bir parçası, unsuru haline getiriliyor” diye konuştu.


   

Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!


  HABERCİ GAZETESİ
 

  HABER ARAMA
 
  

  HABERCİ SPOR
 


  BİK İLANLAR
 




  SOSYAL MEDYA
 

  NÖBETÇİ ECZANELER
 
 

 




sanalbasin.com üyesidir

 
         
ANASAYFA HABER ARŞİVİ KÜNYE İLETİŞİM GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
mersinhaberci.com © Copyright 2016-2024 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA