Müzik ile çok dillilik ile halkların kaynaşmasını sağlamaya çalıştıklarını söyleyen grup üyeleri, yaşadıkları baskıların demokrasi adına üzüntü verici olduğunu belirtti. 

Soner AYDIN

Mersin’de geçtiğimiz günlerde Büyükşehir Belediyesi Zabıta Müdürlüğü’ne bağlı ekipler, Atatürk Caddesi’nde performans sergileyen Waweyli Grubu üyesi müzisyenlere, dilencilik yaptıkları gerekçesiyle müdahale etti. Zabıtaya bu davranışı nedeniyle sosyal medya üzerinden tepki yağarken, sokak müzisyenleri de Büyükşehir Zabıtası’na sert çıktı. 

“AMACIMIZ SOKAKLARI RENKLENDİRMEK”
Sokak müziği yapan Waweyli Grubu üyeleri, belediyelerin sokak sanatçılarına karşı tavırlarını eleştirdi. Amaçlarının para kazanmak olmadığını, müzikle toplumun farklı kesimlerini yakınlaştırmak için sokağı seçtiklerini belirten grup üyesi Ebru Şahinkaya, “Çocukluğumuzdan beri müzikle ilgileniyoruz. Aile kültüründen gelen bir durum. Sahnelerde defalarca yer aldık ama müzikle toplumu yakınlaştırmak için sokağı seçtik. Zaten amacımız para olsaydı barlarda, kafeteryalarda sahneye çıkıp daha fazla para kazanabilirdik. Amacımız sokakları renklendirmek, müzikle bütün renkleri, bütün kültürleri yan yana getirmek. Ama maalesef Mersin’de Büyükşehir Belediyesi bu işe çok farklı bakıyor. Yaptıkları uygulamanın yasal olmadığını kendilerine söylesek de kafalarına göre hareket ediyorlar. Biz türkülerin hikayelerini insanlarla buluşturmak için grubu kurduk. Grupta müzik yapmaya kendi kültürümüzle başladık. Hepimiz doğu illerinden geldik. Türkçe, Kürtçe, Arapça, Ermenice parçalar üzerinde duruyoruz. Yaşadığımız yerde de Kürt, Arap, Ermeni olduğu için bu insanları bir araya getirebilmek için müzik yapıyoruz” dedi.

“DİLENCİLİKLE YAFTALANDIK”
Büyükşehir zabıtasının kendilerini dilencilikle yaftaladığını dile getiren İbrahim Binicioğlu da, “Burada müzik yapamazsınız, siz insanlardan para topluyorsunuz, dilencilik yapıyorsunuz, bunun kanunu var sizi buradan kaldırmak zorundayız’ dediler. Biz de ‘Madem öyle insanlardan para toplamayalım ama müziğimizi yine yapalım’ dedik. Bu sefer çevre esnafın, vatandaşların rahatsız olduğunu şikayet geldiğini öne sürerek bizi yine kaldırmaya çalıştılar. Müzik yaptığımız yerden 10 metre geriye yani Akdeniz Belediyesi’nin alanına giren caddede müziğimize devam ettik” ifadelerini kullandı.

“İNSANLAR GÜZEL ŞEYLERİ KABULLENEMİYOR”
Hiçbir belediyenin hiçbir sokakta müzik yapmayı engellemeye hakkı olmadığının altını çizen Velat İnanç, “Daha önce başka bir gruptaydım. Her yerde müzik yapabiliyorduk. Bu sadece birkaç belediye ile ilgili değil Türkiye’nin her tarafında böyle. İnsanlar güzel şeyleri kabullenemiyor. Türkülerden, yaptığımız şarkılardan korkuyorlar. Biz orada Arapça söylüyoruz, Kürtçe söylüyoruz yoldan geçerken ‘neden Türkçe söylemiyorsunuz?’ diye baskı yapıyorlar. Türkçe de söylüyoruz. Biz her dilden müzik yapmaya çalışıyoruz” diye konuştu.

“SOKAK DAHA TEMİZ”
Müziğin piyasalaştırılmasına, müziğin kafeterya, bar ortamlarına hapsedilmesine karşı sokak müziği yaptıklarını kaydeden Barış Arun ise, “Sokak daha canlı daha temiz geliyor bize. Ya da temizlenmesi daha kolay gibi görünüyor. Müziklerimiz çok dilli yoğun olarak Kürtçe okuyoruz. Türkçe, Kürtçe, Arapça, Ermenice, Farsça halk türkülerini dillendiriyoruz. Bakış açımız halkların birbirine temas etmesi yönünde. Kürt biraz yaşıyorsa türküleri üzerinden yaşıyor, Arap biraz yaşıyorsa türküleri üzerinden yaşıyor, Rum, Azeri, Ermeni, Fars türkülerde yaşıyor. İnsanlarla empati kurabilme yolunu türkülerde görüyoruz. Aslında sanatın her dalı empati kurmak için bir yoldur. Ama müzik biraz daha aktiftir bu konuda. Ulaşabildiğimiz her dilde müzik yapıp sokağa indirmeye çalışıyoruz. Genelde halk türkülerini okuyoruz. Özgün eserler de okuyoruz. Örneğin, bir Mamak Türküsü’nü de okuyoruz Keleşo’yu da okuyoruz” şeklinde belirtti.