Emek Partisi Mersin il örgütü, Mersin Valiliği’nin depremler nedeniyle yapılan eylemleri engellemek amacıyla kent geneli için ilan ettiği 15 günlük eylem yasağına tepki gösterdi.
Partinin İl Başkanı Yusuf Kaya, “Bu düzen çürümüştür! baskı ve yasaklarınız kurtaramaz!” dedi.
BARIŞ ÇOBAN
Türkiye’yi yasa boğan depremler sonrası yaşanan mağduriyetler ülke genelinde protestolara neden olurken, Mersin Valiliği’nin kent genelinde 15 günlük eylem yasağı kararı almasına Emek Partisi İl Örgütü’nden tepki geldi.
Parti binasında basın açıklaması yapan İl Başkanı Yusuf Kaya’ya, Mersin Emek ve Demokrasi Platformu üyesi kurumlar da destek verdi.
SORUNLARA HALA DAHA ÇÖZÜM ÜRETİLEMEDİ
Açıklamasında, depremin üzerinden 23 gün geçmesine rağmen bölgede yaşanan sorunların çözümlenmediğini savunan Kaya, güvenli yaşam alanları, barınma, sağlık, eğitim, hijyen ve temel yaşam malzemeleri depremzedelere ulaştırılamadığını iddia etti.
Enkaz kaldırma çalışmaları devam etmesine rağmen yetkililerin AFAD eliyle yapmış olduğu açıklamalara göre 45 bin 89 vatandaşın hayatını kaybettiğini anımsatan Yusuf Kaya, 100 bini aşkın yaralı ve 11 ilde yaşayan 14 milyon yurttaşın depremden etkilenmesi sonucu yaklaşık 4 milyon kişinin deprem bölgesini terk ederek diğer illere yerleştiğini söyledi.
“ASRIN FELAKETİ DİYEREK SORUMLULUKTAN KAÇMA ÇABASINDALAR”
Depremin yetkililerce ’yüzyılın felaketi’ olarak adlandırmasının bu süreçte sorumlulukları kapatma, depremi ‘kader’ olarak gösterme çabasından ibaret olduğunu dile getiren Başkan Kaya, “Kentlerin fay hattı üzerinde inşa edilmesi, inşaatların depreme dayanıklı olarak yapılmaması, halkın konut ve yaşam hakkının rantiyeye ve kara kurban edilmesi, kaçak yapılar, çıkarılan imar afları, deprem için toplanan vergilerin bu alanda kullanılmaması enkaz olarak ülke halkının başına yıkılmıştır.
İşte sorumluluk mevkiinde bulunanların gerçeklerin üzerini örtme çabaları, basın yayın kuruluşlarına uygulanan sansür ve karartma, yapılan basın açıklamalarının yasaklanması, bu suçluluk psikolojisinin ürünü olarak tezahür etmektedir” dedi.
“KURUMLAR ÇÜRÜDÜ”
Devleti ‘şirket gibi yöneten’ anlayışın kurumların içinin boşaltması, liyakata son vererek ‘sadakati’ esas alan atamalar, halkın vergileriyle toplanan bütçeden ayrılan ödenekler, vatandaşlardan toplanan bağış ve yardımlar ile finansa edilen KIZILAY gibi kurumların deprem gününde bile depremzedelerin ihtiyaçlarını para ile satmasını da eleştiren Kaya, bu yaşananların kurumların ne denli çürüdüğünü gösterdiğini vurguladı.
İSTİFA TALEBİ GÖZALTILARINA TEPKİ
Amacı dışında faaliyet yürüten bu kurumlarda sorumlu olanları istifaya davet eden Sol Parti ve Halkevleri üyesi 20 kişinin gece yarısı güvenlik kuvvetlerince evlerinden alınarak emniyet müdürlüğünde ifadeye götürülmelerine de tepki gösteren Kaya, “BU kabul edilemez bir uygulamadır. Bu uygulamayı protesto etmek ve kamuoyunu bilgilendirmek için 28 Şubat 2023 Salı günü saat 12.30’da valilikçe basın açıklaması için ayrılan alanlardan olan Özgür Çocuk Parkında yapılmak istenen basın açıklaması güvenlik güçlerince hukuksuz bir şekilde engellenmiş yaklaşık 45 dakika sonra valiliğin yasaklama kararı getirilerek ilgililere tebliğ edilmiştir.
“KEYFİ YASAK”
Son dönemlerde anayasa ve yasalarda güvence altına alınan barışçıl gösteri ve yürüyüş hakkı yani düşünceyi ifade etme hakkı mülki idare amirlerince keyfi olarak yasaklanmaktadır. Bu yasaklama bildirileri bir dönemlerin sıkıyönetim ve OHAL bildirilerini akla getirmektedir.
Yani depremlerde, iş cinayetlerinde, sokaklarda ölmek serbest sorumlulukları bulunanları eleştirmek, yaşam hakkını savunmak, ilgilileri istifaya davet etmek yasaktır denilmek istenmektedir.
“DEVLET YETERSİZ KALDI, HALK DAYANIŞTI”
Depremde, devletin kurumları yetersiz kalırken bir bütün Türkiye halkı büyük bir dayanışma örneği göstererek yaralarımızı birlikte sarmanın tek seçenek olduğunu göstermiştir. Bundan sonrada eşit haklar temelinde demokratik bir ülkede barış içinde bir arada yaşamak için ellerimizi ve güçlerimizi birleştirmeye devam etmeliyiz.
Depremde zarar gören bütün illerimizin yeniden inşa edilmesi, sadece konut değil güvenli ve insanca yaşam alanlarının oluşturulması, depremin her aşamasında sorumlu olanların istifaya davet edilmesi tarafsız ve bağımsız yargı önünde hesap vermelerinin istenmesi temel talep olarak önümüzde durmaktadır.
Mersin valiliğinin 28 Şubat tarihli 15 gün süreli ilimizdeki yasaklama kararı temel hak ve özgürlüklere aykırı olduğu kadar başta siyasi partiler olmak üzere bütün demokratik kamuoyunu susturma girişimidir. Yani OHAL ‘siz OHAL uygulamasıdır. Bu kararın yürütülmesinin durdurulması talebine ilişkin hukuki süreçte tarafımızca yürütülecektir” diye konuştu.