AYŞENUR ÖNAL
Mersin Tabip Odası Başkanı Mehmet Antmen, katıldığı bir programda pandemi sürecinde yaşanılanlarla ilgili açıklamalarda bulundu. sağlık emekçilerinin yaşadığı malzeme eksikliklerini, sağlık bakanlığından alamadıkları randevuyu ve normalleşme sürecini değerlendiren Antmen, çarpıcı açıklamalarda bulundu.
“BİZ DE ŞAŞKINLIK İÇERİSİNDEYİZ”
Mersin’in birçok kaynakta en az vakaya sahip şehirler arasında ele alındığı hakkında açıklama yapan Antmen, “3 gün öncesine kadar biz de öyle biliyorduk. Sağlık Bakanlığından yaklaşık 12-13 gün önce 240 civarında vaka, 8 tane de ölüm olayı olduğu açıklanmıştı ve daha sonra hiç il il açıklamadılar. Bu anlamda bizim özellikle doktor arkadaşlar tarafından yaptığımız takipte de yeni vakaya çok fazla rastlamadık ama 2 ya da 3 gün önce basında ölüm sayılarını il il verdiler ve Mersin’de 25 ölüm olduğunu, aynı zamanda Mersin’in Türkiye çapında ölüm vakalarında 8. büyük il olduğu açıklandı. Yani vatandaş bilgileri nereden alabiliyorsa biz de oradan alabiliyoruz. Bu anlamda bizim özel bir veri kaynağımız yok. Bu açıdan 2-3 gündür biz de şaşkınlık içerisindeyiz” dedi. Tabip Odası olarak sayıların az gösterildiğini, ölüm ve vakaların gizlendiğini düşündüklerini söyleyen Antmen, “Örneğin Mersin’in Silifke ilçesinde Covid-19 salgınından öldüğü çok bariz olan ama testi negatif çıkan bir doktor arkadaşımız vardı, aile hekimiydi kendisi. Klinik olarak epidemiyolojik olarak Covid-19 tanısı konmuştu ama öldükten sonra viral penomoni tanısı koydular. Sonra biz itiraz ettik ama şu ana kadar itirazımızdan bir sonuç alamadık. Dünya Sağlık Örgütü testin güvenilirliğinin yüzde 65’ler civarında olduğunu söylüyor. Bu nedenle de test negatif çıksa bile özellikle test negatif Covid-19 hastası diye işaretlemeniz gerekir deniyor ama bu Türkiye’de uygulanmıyor. Bu nedenle de biz, bakanlığın açıklamalarının her zaman gerçeği yansıtmadığını iddia ediyorduk. 2-3 gün önce çıkan haber ne kadar doğru onu da bilmiyoruz ama hükümete çok yakın kaynakların yayınladığı bir haber olduğu için gerçekçi olma olasılığı çok yüksek” diye konuştu.
MERSİN’DE ENFEKTE OLAN SAĞLIKÇI SAYISI ÇOK!
Mersinde enfekte olan sağlık çalışanlarının oranının Türkiye’ye göre çok olduğunu kaydeden Antmen, “Şöyle bir olgu var; Türkiye’de 150 bin civarında vaka var ve yine Türkiye’de yanlış hatırlamıyorsam 13-14 bin civarında da korona virüse yakalanmış sağlıkçı var ama mesela Mersin’de 10 gün kadar önce 240 vaka olduğu söylendiğinde biz 42 sağlıkçının salgına yakalandığını biliyorduk. Türkiye’de toplam vaka sayıları içerisinde salgına yakalanmış sağlıkçıların sayısı maksimum yüzde 7 ama Mersin’deki sağlıkçı sayıları, Sağlık Bakanlığının verdiği vaka sayıları ile kıyaslandığında yüzde 15-16’lar civarında ki bu çok yüksek. Bizim bu açıdan elimizde, Mersin’de salgına yakalanmış sağlıkçı sayısının 45’i geçtiğine dair bir şey yok. Hatta son dönemde hastaların iyice azalmış olmasından, yoğun bakımların yükünün epeyce azalmış olmasından kaynaklı yeni bir sağlıkçı vakası olmaz diye tahmin ediyoruz ama şu ana kadar bizim tespitlerimizce 45’i geçmedi” dedi.
“KAMU HASTANELERİNDEN 1 TANESİNİN SADECE COVİD-19 DIŞI HASTALARA HİZMET VERMESİ GEREKİYORDU”
1 Haziran itibariyle hastanelerde kapalı olan servislerinde açılması konusunu değerlendiren Antmen, “Biz pandeminin başından beri kamu hastanelerinin Covid-19 hastaneleri ve Covid-19 dışı hastaneler şeklinde bölünmesi gerektiğini düşünüyorduk. Bizde ne yapıldı? Zaten Mersin merkezde 3 tane kamu hastanesi var (Üniversite Hastanesi, Şehir Hastanesi ve Toros Devlet Hastanesi) hepsi Covid-19 hastalarını kabul ettiler. Bu nedenle de Mersin merkezde korona virüs hastalarına bakmayan hastane yok ama bu şöyle bir durumu ortaya çıkardı; korona virüs dışı hastalıklardan ölen kişi sayısı arttı. Örneğin kalp krizi geçirmekte olan insanlar göğüs ağrıları, çok ciddi solunum ağrıları olmasına rağmen salgına yakalanırız diye hastaneye gitmiyorlar. En azından kamu hastanelerinden 1 tanesinin sadece Covid-19 dışı hastalara hizmet vermesi gerekiyordu ki, Covid-19 dışı ölüm olaylarının önüne geçilebilsin” dedi.
“PANDEMİYİ DEĞİL ALGIYI YÖNETİYORLAR”
Sağlık Bakanlığı’nın ve Mersin Valiliği’nin salgın sürecinde görüşme isteklerine dönüş yapmaması konusunu yeniden gündeme getiren Antmen, “Çin’de vaka görülmeye başlandığında açıklama yaptık ‘Panik yapmayın, önlem alın’ diye. Pandemiyi birlikte yönetmek istiyoruz dedik. Hatta Mersin Milletvekili Alpay Antmen bu açıklamayı da alarak mecliste soru önergesi verdi. 2 gün önce önergenin yanıtını bize gönderdi. Hiç bahsedilmemiş bile talebimizden. Tabip Odasına niye yanıt verilmediği, neden ilişkiye geçilmediği konusunda en ufak bir cevap yok. Biz pandemiyi yönetmekten ziyade kendi kafalarındaki algıyı yönetme şeklinde bir siyaset içerisinde oldukları için böyle yaptıklarını düşünüyoruz. Sağlık Bakanı ile görüşülmüyor mesela bu süreç içerisinde ya da bilim kurulundan yeterli destek alamıyorlar. Merkezi bilim kurulu ile yeterli iletişim içerisinde olamıyorlar, önerileri dikkate alınmıyor. Türkiye genelinde de böyle, Mersin özelinde de böyle. Biz Mersin Tabip Odası olarak pandemi kurulunda olan tek tabip odasıyız. Biz bile bu durumdaysak diğer iller ne durumdadır kim bilir? Pandemiyi değil algıyı yönetiyorlar” diye vurguladı. Alınan kararları Bilim Kurulu’nun kendisinin açıklamasının doğru olduğunu söyleyen Antmen, “Televizyona çıkıyorlar sağlıkla ilgili değerlendirme yapıyorlar ama ne zaman bir kara alınsa ya sağlık bakanı ya da cumhurbaşkanı açıklıyor. Bilim kurulu ne önerdi ne açıklandı o bile şüpheli. Pandemi dışında bir algı yönetimi var. Kısa sürede iyi bir şekilde yönetildi onun üzerinde bile siyaset yapmaya çalışıyorlar” dedi.
“SAĞLIK BAKANLIĞI SINIFTA KALDI”
Sağlık ekipmanları konusunda da başarısızlığa uğranıldığını söyleyen Antmen, “5 maskeyi halka dağıtamadılar. 5 maskeyi halka dağıtamayan insanlar sağlıkçıların n95 denilen maskelerini, siperliklerini, eldivenlerini, tek kullanımlık tulumlarını dağıta bilmeleri ne kadar mümkündür siz değerlendirin. Biz şimdi hala tabip odası olarak eksik olan siperlikleri tespit edip onarı dağıtmanın peşindeyiz. Çünkü sağlık müdürlüğü, bakanlığı yeterince vermiyor. 2-3 gün önce yeterli ekipman yok diye feryat eden doktor arkadaşlarımızdan biri öldü. Bu anlamda kişisel koruyucu donanımların genelinden bir değerlendirme yapıldığında sağlık bakanlığı çok eksik ilerledi. Yani bu kadar fazla sağlıkçıya enfekte olmasının sebebi kişisel koruyucu donanım malzemelerinin eksikliği. Bunlar temin edilebilseydi, kurallarını göre kullanılsaydı neden bulaşsın ki? Bu anlamda sağlık bakanlığının sınıfta kaldığını düşünüyoruz” açıklamasını yaptı.
“GEÇ KALINDI”
Sağlık emekçilerine haftalık düzenli test yapılması konusunun da geç ele alındığını belirten Antmen, “Biz yaptığımız açıklamalarda her hafta başı mutlaka sağlıkçılara test yapılmasını istedik. Sürecin başında bu dikkate alınmadı. Sonrasında üniversite hastanelerinde yapılmaya başlandı ama geç kalındı. Buradaki sağlıkçıları düzenli olarak kontrol etmezseniz, testlerini düzenli yapmazsanız diğer insanlara bulaştırma artışı yüksek olur. Mersin’de kısmen başarılı olduk ama olamadığımız yerlerde var” dedi.
“BU EKONOMİMİZ KÖTÜYE GİDİYOR HAMLESİ OLDU”
Normalleşme adımlarının atılmaya başlamasının çok erken olduğunu söyleyen Antmen, “Önlemleri belirlemek için 15 Mayıs’ı beklemek gerekir ve ardından normalleşme belirlenirdi. Ama sağlık bakanı ve cumhurbaşkanı çıkıp bazı büyük şehirlerde giriş-çıkışları serbest bıraktı. Serbest bırakılan şehirlerin tek özelliği turizm kenti olmaları. Bilim kurulu 15 Mayıs’ta karar verelim diyor, sağlık bakanı ve cumhurbaşkanı bu tarihten çok önce yasakların kalktığını ilan ediyor. Bu ekonomimiz kötüye gidiyor hamlesi oldu” dedi. Pandeminin bu süreçte yükselişe geçebileceğini belirten Antmen, “Sağlık bakanlığının açıklamalarına göre sayı 25’e düşmüş olsa bile yeni vaka sayıları binin altına düşmüyor. Bun azalmamasının temel nedeni önlemlerin geç, normalleşmenin erken başlamasıdır. Kesinlikle biraz daha beklenilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Yasakların bu haftadan sonra muhtemelen biteceği söyleniyor ama çok erken. Normalleşme sürecinden ziyade ekonomiyi canlandırma süreci olarak ele alınıyor. Çok ciddi hata yapılıyor. Biz çok fazla insan ölecek demiyoruz ama böyle bir olasılığa yol açıyorlar. Halkın sağlığı konusunda doğru önlemler olmadığını düşünüyoruz. Bilim kurulu bu konuda nasıl bir takvim öneriyorlarsa kendi ağızlarından duymak istiyoruz” dedi.