“ÇOCUĞUM YAŞINDA KİŞİLER HAKİMLİK, SAVCILIK YAPIYOR” | Mersin Haberci Gazetesi
     
 
 
 
 
 

“ÇOCUĞUM YAŞINDA KİŞİLER HAKİMLİK, SAVCILIK YAPIYOR”


 

Baro Başkanı Yeşilboğaz, FETÖ darbe girişimine kadar 12 bin civarında olan hakim, savcı nüfusunun 3’te 1’den biraz fazlasının darbe edilmeleri sonrası yerlerine atanan genç ve tecrübesiz yargı mensuplarının ülkeye faturasının çok ağır olacağını söyledi.

HEDİYE EROĞLU

Mersin Baro Başkanı Bilgin Yeşilboğaz, Mercan TV’de yayınlanan Arka Plan Programı’na konuk olarak önemli açıklamalarda bulundu.

SORU: Yargı reformunun birincisinde çok beklediğimizi bulamadık. İstekler çok farklı oluyor, çıkan sonuç çok farklı oluyor. Neden böyle oluyor?

B. YEŞİLBOĞAZ: Şimdi yargı reformu dediğiniz şeyi eğer temele alacak olursak, yargı reformunda çok kötü, çok yanlış kurumlar, uygulamalar, yasalar vardır. Siz bunları değiştirmek, daha radikal değişiklikler yapmak adına yargı reformuna gidersiniz ama bizim yargı reformlarımıza baktığınız zaman sadece pansuman yapıldığını görüyoruz. Ufak tefek değişikliklerle veya yasalarımızda olan bir şeyi var olmuş, yeniden yapılmış gibi göstermeyle getirilen bir reformdan bahsediyoruz. Bir defa anayasadaki mevcut yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı ilkesi şeklen değil, esasen uygulanmalı. Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu’nu siz seçmezsiniz. Onların seçimlerinin ayrı olması gerekiyor. Adalet bakanı, müsteşar oradan çıkar. Savunmaya haklarını veririsiniz.

“KORKU DÜZENİ VAR”

SORU:. Hukuksuz o kadar çok uygulama ile karşılaşıyoruz ki akla şu soru geliyor: kanunlar yok mu sayılıyor ya da yetersiz mi kalıyor?

B. YEŞİLBOĞAZ: Korku düzeni var. Herkesin öncelikle hesaplaşmak istediği yer yargı mecrası. Çünkü bir güç elde etmek, gücünüzü destursuz bir şekilde kullanmak istiyorsanız o zaman yargıyı bertaraf etmek zorundasınız. Yaptığı işleri legal hale getirmek için yargının içini boşlatmak ve yargıyı ele geçirmek gerek. Onu da başardılar zaten, aslında bir darbe yapıldı bizim yargı sistemimize. Şimdi biz onu toparlanmaya çalışıyoruz ama yine bu ülkenin aydınlık, laik, çağdaş, demokratik düşünen beyinlerine bu görevleri bırakmak yerine hala yeni alınan meslektaşlarımız yandaşlıkla alınıyor.

“ÇOCUĞUM YAŞINDA KİŞİLER HAKİMLİK, SAVCILIK YAPIYOR”

SORU: Yeni alınan hakimlerle ilgili de eleştiriler var. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

B. YEŞİLBOĞAZ: FETÖ darbe girişimine kadar 11 bin 500, 12 bin civarında hakim, savcımız vardı. Bu darbe olduktan sonra bunların aşağı yukarı 3’te 1’den biraz fazlası darbeye veya bu örgüte iltisaklı olmaları nedeniyle meslekten ihraç edildiler. Bir kısmı Bölge Adliye Mahkemeleri’ne gönderildi. Sizin elinizde 3 bin civarında hakim savcı kaldı. Bu ülkenin yükünü bunlar kaldıramazdı. Alelacele eğitimlerini tamamlayamamış birçok genç meslektaşımızı, bunların içinde tecrübeli avukatlarda vardı ama yine orada da yandaşlık yaparak kadroya aldılar. Şu anda hakim - savcı nüfusu 23 bin 500’e yükseldi. Bunun neredeyse 3’te 2’ye yakın kısmı 1-3 yıllık kıdeme sahip meslektaşlarımız. Benim çocuğum yaşında kişiler hakimlik, savcılık yapıyor.

“CEZALARA, VERENLER DAHİ İNANMIYOR”

SORU: Yargı Reformu, af üzerinden daha çok gündeme geliyor. Peki gerçek anlamda bir af söz konusu mu?

B. YEŞİLBOĞAZ: Ceza yönünden insanların şu anda en çok aklında kalan şey, af. Bu kadar basite indirgiyoruz. Kimse yanlış anlamasın yapılacak olan; infaz yasasında bir takım değişiklikler. Örneğin belli bir süre cezaevinde yatmışsınız, artık denetimli serbestlik, ertelemeler ile cezanızı sürdürebileceksiniz.

Vermiş olduğunuz cezalara siz dahi inanmıyorsunuz. Toplum sizden bir beklenti içerisinde, ‘çocuk istismarına şu ceza verilsin, yaralamaya bu ceza verilsin’ tepkileri ile toplumun gazını almak için yüksek cezalar ön görülüyor. İnfaz yasasında ufak tefek değişiklikler yaparak vermiş olduğunuz cezayı tekrar indiriyorsunuz ve en başa döndürüyorsunuz meseleyi. En indirimli haliyle kişiyi bırakıyorsunuz.

“SOSYAL MEDYAYA YANSIMASAYDI TUTUKLANMAYACAKTI”

İnsanların zaten adalete güveni kalmadı, kişi yapmış olduğu eylemin suç olması ve cezalandırıldığı süreçte güvencesinin olmadığı düşüncesinde. O yüzden bu kadar şiddet içerisindeyiz. Geçenlerde haber kanalında gördüm, iki genç polisin üzerine yürüyor, adamı itekliyor. Ben inanıyorum ki eğer bu olay sosyal medyaya yansımasaydı o iki genç tutuklanmayacaktı.

“LİNÇ KÜLTÜRÜ OLUŞTU”

SORU: Bir kadının hamileyken arabada yumruklanması ve görüntünün sosyal medyaya yansıması sonucu kişinin tutuklanmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

B. YEŞİLBOĞAZ: Bu linç kültürünü getirdi. Eskiden kasaba halkı toplanırdı ‘asalım’ derdi, adamı asarlardı. Suçlu mu, suçsuz mu bakmazlardı. Herkes rahatlar evine giderlerdi. Sonradan suçsuz olduğunu anlayınca ‘yazık’ olmuş derlerdi. Toplumumuzda bu cezayı, idamı isteyen insanlar var. Şimdi yargının bu halde olduğunu görüp de hala bunları talep etmek son derece ürkütücü. Sizinde başınıza gelebilir, hiç aklınıza gelmeyecek bir şekilde başınız her an belaya girebilir.

Bir baro başkanımızın hep söylediği bir cümle vardı “Özgürlük bağımsızlık, savunma, fikir özgürlüğünü temel aldığınız zaman gece 5’te kapınız çalındığında bunun sütçü olduğunu bilerek kapıyı açmanızdır, demokrasi”.

“ÇEVREYE VERDİĞİMİZ RAHATSIZLIKTAN ÇOK MUTLUYUZ”

SORU: Tecrübesiz yargı mensupları Türkiye’ye ne kaybettirecek?

B. YEŞİLBOĞAZ: Çok şey kaybettirecek… Eğitim düzeyimiz düştü ama niye düştü; bir de bunu açıkçası irdelemek gerekiyor. hukuk ve eğitim sistemimiz çok fazla dejenere edilmiş durumda. Yeni gelenler nitelikli bir eğitim alamadıkları zaman niteliksiz bir sistemin parçası oluyor. Bu ciddi bir sorun oluşturuyor.

Örneğin bazı hukuk fakültelerinin ‘bu ders gereksiz’ diyerek, Roma Hukuku’nu kaldırmayı düşündüğünü öğrendik. Hukukun temeli zaten Roma Hukuku’dur. Bunu kaldırırsan hukuk diye bir şey kalmaz. Hala bütün ülkeler Roma Hukuku’nu temel almaktadır. Onun üzerine yeni olayları enjekte etmeye çalışıyorlar. Sanırım iktidarların hukukla bir alıp veremedikleri var. Her iktidar bunu yapmıştır, engel olarak görmüştür. Bizde açıkçası hukukçular olarak çevreye verdiğimiz rahatsızlıktan çok mutluyuz. Bunu sıkça kullanıyoruz ama biz yapmak zorundayız, kimseye yaranmak zorunda değiliz.

“İNSANLAR SÜLALECEK MAĞDUR EDİLDİ”

SORU: Özellikle FETÖ olayları ve KHK’lar ile ilgili pek çok hukuk dışı uygulamalar kamuoyuna yansıyor. Siz ne düşünüyorsunuz?

B. YEŞİLBOĞAZ: Son 2 yıldır bu hale getirildi. Bu ülkede insanlar bir gece kalktıkları zaman işsiz güçsüz kaldıklarını görüyorlar. Bunlar eğitim gören insanılar, FETÖ’yle alakaları bile yoktu. FETÖ’yle inatlaşma uğruna sistem dışına itildi. Kendisini cezalandırsanız yine olur ama tüm sülalesini cezalandırıyorlar. Çocukları da sabıkalı hale geliyor ve iş bulamıyorlar.

“BU İNSANIN CEZAEVİNDEYKEN REHABİLİTE OLMASI GEREKİYOR”

SORU: İlimiz de Tarsus’ta yeni bir cezaevi yapıldı, çok büyük kampus şeklinde. Bildiğim kadarıyla doluluk oranı çok yüksek. Son durum nedir?

B. YEŞİLBOĞAZ: Cezaevlerini yanlış algılıyoruz biz. Sadece gidip verilen cezayı yatacak, çıkacak sanıyoruz. Bu insanın cezaevindeyken rehabilite olması gerekiyor. Asıl psikolog ve sosyologların çalışma alanlarının orası olması gerekiyor. Bunların kültürel, sosyal aktivitelerini orada yapmış olması gerekiyor. Her biri eğer vasıfsızsa bir meslek elde etmesi için her türlü girişimi yapmanız gerekiyor. Çalışma atölyesi gibi değerlendirmeniz gerekiyor. Bunu yapmanı gerekiyor sadece sizin ön görmüş olduğunuz cezayı yatıp çıkması size bir şey kazandırmaz, onlara da kazandırmaz, topluma da kazandırmaz.

“ÜNİVERSİTE ŞEHRİN İÇİNE HER HALİYLE NÜFUS ETMEK ZORUNDA”

SORU: Mersin örnek olabilir mi, bununla ilgili bir proje yapılsa Türkiye’ye örnek olabilir miyiz?

B. YEŞİLBOĞAZ: Söylüyoruz zaten her türlü iş birliğine açığız. Kamu kurumlarıyla birlikte hareket etmek zorundayız. Onların bize, bizim de onlara ihtiyacımız var. Bu bilgiyi doğru şekilde kanalize etmemiz lazım. Üniversite şehrin içine her haliyle nüfus etmek zorunda. Toplumu üniversite olarak sahiplenmeniz gerekiyor. Kenti şöyle bir analiz edin, bu kente ne verebiliriz, bu kentin dinamikleri ne istiyor. Birlikte yaşama kültürünü çok iyi içselleştirmiş bir şehirdir Mersin.

“HERKESİN ‘BEN’ ROLÜNDEN AYRILMASI GEREKİYOR”

SORU: Baro ve üniversitelerin çok üst düzey ilişkileri olması gerektiğine inanıyorum. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?

B. YEŞİLBOĞAZ: Şimdi bu kentte bir şeyler yapmak istiyorsanız tek başınıza bir şey yapma yetkiniz de yok, gücünüz de yetmez. Herkesin şu ‘ben’ rolünden ayrılması gerekiyor. Bu daha iyidir, bu daha üsttedir, bu protokolde daha iyidir yok. Biz hizmette eşit olmak zorundayız. Halkın aydınlanması gerekiyor. Tek ses biz olunca maalesef böyle bir sıkıntıya girdik. Bir tek bunu Burhanettin Kocamaz döneminde çıkarılan 1/100 binlik planda yaşayabildik. Orada biraz sesimiz çıktı ve Mimarlar Odası, Çevre Mühendisler Odası’nda biraz destek verenler oldu.

“BU ÜLKENİN BİRLİK BERABERLİĞE İHTİYACI VAR”

SORU: Son kale hala avukatlar barolar olarak görülüyor. Bu anlamda toplumun sizden beklentisi çok fazla. Siz ne düşünüyorsunuz?

B. YEŞİLBOĞAZ: Burada bize düşen sorumluluğu gerçekten biliyor ve hissediyoruz. Bizi en çok motive eden unsur bu. Meslektaşlarımla birlikte Türkiye’de hangi alanda hukuksuzluk olursa olsun karşı duruş sergileyeceğimizi her zaman söylüyoruz. Atatürk’ün bu ülkeye getirmeye çalıştığı kimsesizlerin, kimsesi Cumhuriyeti biz var oldukça yaşatalım. O bizi var etti, biz de onu var edelim. Birlikte yaşayalım. Bu ülkenin birlik beraberliğe ihtiyacı var. Ötekileştirmeye, savaşa ihtiyacı yok. Birbirimizi bir dinlesek inanın her şeyi çözeceğiz. Bu kadar basit.


   

Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!


  HABERCİ GAZETESİ
 

  HABER ARAMA
 
  

  HABERCİ SPOR
 


  BİK İLANLAR
 




  SOSYAL MEDYA
 

  NÖBETÇİ ECZANELER
 
 

 




sanalbasin.com üyesidir

 
         
ANASAYFA HABER ARŞİVİ KÜNYE İLETİŞİM GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
mersinhaberci.com © Copyright 2016-2024 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA