Serkan Tultak

Gıda Mühendisi Fatma Atalay, yaz mevsimi ile birlikte yediğimiz yiyecekler konusunda dikkatli olmamız konusunda uyarırken, merak edilen sorulara da cevap verdi. 
Radyo Ülkü de yayınlanan Yerel Gündem programına katılan Atalay, “Yazın hava sıcaklığının artmasıyla mikroorganizmaların gıdalar üzerindeki hakimiyeti artmaktadır. Çünkü mikroorganizmalar genellikle vücut sıcaklığına yakın sıcaklıkta daha kolay ve çabuk çoğalırlar. Bu da demek oluyor ki yazın gıda hijyeni ve saklama koşullarına daha çok dikkat etmeliyiz.” Dedi. 

AÇIKTA SATILAN GIDALARA DİKKAT!
Özellikle dışarıda satılan gıdalara dikkat çeken Atalay, “Açıkta satılan gıdalar direk olarak hava ile temas etmesinden dolayı ambalajlama ve hava sıcaklığının kontrol edilmediği bir ortamda olduğundan dolayı saklama koşulu açısından tüketilmeye uygun değildir. Mesela poğaçadan ele alacak olursak yağ ihtiva eden bir yiyecek olduğundan dolayı içeriğindeki yağ hava ile direk temas edeceğinden pastanede satılan poğaçaya göre daha çabuk bozulur.” Diye konuştu.

KİLO İLE EKMEK ARASINDA İNCE BİR DENGE VAR
Yaz mevsimi ile birlikte diyet yapanlarında arttığını söyleyen Atalay, en çok merak edilen ekmek konusunu gıda mühendisliği açısından değerlendirerek, şunları kaydetti:
“Ekmek insanların yemeklerinin yanında tüketebileceği en temel besin kaynağıdır. Yediğimiz ekmeğin türüne göre kilo alma olayı değişkenlik göstermektedir. Çünkü ekmek karbonhidrat ihtiva eden bir gıda olduğu için yediğimiz ekmek türüne göre glisemik indeksimiz değişkenlik göstermektedir. Kısaca Glisemik İndeksi açıklayacak olursam, gıdaların kan şekerini yükseltme hızı demektir. Bazı ekmek çeşitlerinin glisemik indeksine bakacak olursak; beyaz ekmeğin 85-100, tam tahıllı ekmek 60-70, tam buğday ekmek 49, çavdar ekmek 41, kepek ekmek 15 glisemik indekse sahiptir. Ekmek tercihimizi glisemik indeksi düşük olandan yana kullanırsak, hem çabuk acıkmayız hem de kan şekerimizi aniden yükseltmemiş oluruz. Yani yediğimiz ekmeğe göre kilo alma durumu değişecektir.”

AÇIK SÜT ALMAK TEHLİKELİ Mİ?
Daha sağlıklı olduğu için açık olarak aldığımız süt konusuna da değinen Atalay, bu konuda da şu uyarıları yaptı: “Çiğ süt insan sağlığına olumsuz etkide bulunan mikrobiyolojik riskler taşır. Bunlar arasında verem hastalığına yol açan mikrop, hamile kadınlarda düşüklere neden olan Brucella cinsi bakteri, bağırsaklarda ishalli hastalıklara yol açan, hatta ölüme neden olabilen E. Coli cinsi bakteriler, çeşitli enfeksiyonlara yol açan bakteriler (Staphylococcus aureus, vb.), Q humması olarak adlandırılan hastalığa yol açan etken sayılabilir. Bu mikroorganizmalar sağlıklı hayvanlarda bir parazit olarak yaşayabilir veya meme derisinin, meme kanalı üzerindeki epitelyum astarlarda bulunabilirler. İçinde bulunan bakterilerden dolayı açık süt tüketmek sağlımız açısından tehlikelidir. Çünkü marketlerde satılan paket sütler belli ısıl işlemlere tabi tutulduktan sonra tüketiciye sunulur. Bu ışıl işlem PASTÖRİZASYON ve UHT( Ultra High Temperature) işlemleridir. Son yıllarda açık süt mü yoksa paket süt mü sağlıklı tartışmaları sayesinde bu işlemleri çokça duyar olduk. Peki nedir bu Pastörizasyon ve Uht Pastörizasyon; sütün 72 derecede 15 saniye boyunca tutularak mikroplardan arındırılması işlemidir. Uht ise 135-140 derecede 2-4 saniye tutularak tüm bakterilerin öldürülmesi işlemidir. Bu sıcaklıklar sizi kesinlikle sütün besin değeri ölüyor şeklinde düşündürmesin. Dikkat edilecek olursa sıcaklık değerleri yüksek olabilir fakat bu işlemler fabrikalarda alanlarında uzman gıda mühendisleri gözetiminde ve bu işleme çok kısa sürede tabi tutulur. Yani sütçüden aldığımız çiğ sütü ısıttığımız da kaç dereceye çıktığını, sütün içindeki bakteri ve mikropların ölüp ölmediğini çıplak gözümüzle kontrol edemeyiz, hayvan hasta mı antibiyotik kullanmışlar mı test edemeyiz. Bu gibi sebeplerden dolayı gıda mühendisleri gözetiminde üretilen paket sütleri tercih etmemiz sağlığımız açısından daha doğru olacaktır.”