GİZEM EKİCİ

Mersin KESK Şubeler Platformu tarafından “İhraçlar Adalet Arıyor” konulu panel düzenlendi. Yenişehir Belediyesi Nikâh Salonu’nda düzenlenen panele, KESK Eş Başkanı Mehmet Bozgeyik, HDP Kocaeli Milletvekili Dr. Ömer Faruk Gergerlioğlu, HDP Mersin Milletvekili Rıdvan Turan, Mezitli Belediye Başkanı Neşet Tarhan, Yenişehir Belediye Başkanı Abdullah Özyiğit, Mersin Baro Başkanı Bilgin Yeşilboğaz, Pof. Dr. Haluk Asuman Savaş, Mersin Emek ve Demokrasi Güçleri ve işlerinden ihraç olan kamu emekçileri katıldı.
Moderatörlüğünü Eğitim Sen Mersin Şube Başkanı Sinan Muşlu’nun yaptığı panel, ihraç olduktan sonra yakalanmış olduğu kanser hastalığı sonucunda yaşamını yitiren Eğitim-Sen Üyesi Salman Taş’ın hayat hikayesini anlatan video gösterimi ile başladı. 
Ardından konuşan HDP Mersin Milletvekili Rıdvan Turan, “Bir sosyal izolasyon ile karşı karşıyayız” diyerek, “Hiçbir sosyal tarafı olmayan daha beteri aslında hukukla uzak yakın alakası olmayan bir tabloyla karşı karşıyayız. 140 bin arkadaşımızla beraber buradan ileriye bir toplumsal hareketin mayalanması, örgütlenmesi var olması ve kendini bütün alanlarda ifade etmesi için artık elimizde her türlü imkan var. Bir toplumsal güç açığa çıkaralım ve o toplumsal güç KHK kepazeliğine, ihraçlar sürecine son darbeyi vursun. Eminim ki kazanacağız, işlerimize geri döneceğiz ve daha demokratik bir ülkede hep birlikte yaşayacağız” dedi.

“AÇLIĞA MAHKUM ETMEK DE BİR TÜR SOSYAL CİNAYETTİR”
DİSK Genel İş Sendikası Mersin Şube Başkanı Kemal Göksoy da, 100’e yakın belediyeye kayyum atandığını ve bu belediyelerde yüzlerce işçi kıyımı olduğunu vurguladı. “Bir hukuksuzluk, adaletsizlik var” diyen Göksoy, “Bunun başında aslında 7 Haziran seçimleri var. 7 Haziran seçimlerinde kaybeden iktidar o günden bugüne kadar her türlü baskıyı meşru saydı. Bu işten çıkarmaların sonucunda ciddi bir psikolojik travma geçiren, eşinden ayrılan, sıkıntı çeken insanlar var. Açlığa mahkum etmek de bir tür sosyal cinayettir. Bu sosyal cinayete karşı da hepimizin dik durması, birlik olması ve bütünlük içerisinde olması gerekir” dedi.

“İHRAÇLAR HUKUKİ DEĞİL, SİYASİ”
Baro Başkanı Bilgin Yeşilboğaz da, 2016-2018 yılları arasında yaşanan OHAL döneminde, kamuda yaşanan hukuksuz ihraçlara karşı mücadelenin ve adalet arayışının hala sürdüğünü ifade ederek, “Kamuda yapılan ihraçlar hukuki değil, siyasidir. İki yıl boyunca yayınlanan 13 ayrı ihraç KHK’sı ile 135 binin üzerinde kamu çalışanı ihraç edildi. Bunlardan yaklaşık 5 bini, KHK’larla ya da komisyon kararıyla işlerine geri döndü. Hala yaklaşık 130 bin kişi ihraç durumunda. OHAL İnceleme Komisyonu ise bağımsız bir yargı kurumu değil, yine KHK ile kurulmuş idari bir yapıdır. Siyasi nitelikte kurulan OHAL Komisyonu, hukuki bir kritere sahip değildir. Anayasa’yı ihlal eden, kişi hak ve özgürlüklerini yok sayan bir komisyondur” diye konuştu.
Somut deliller ortaya konulmadığını, ihraç edilenlere idare hukukunun temel ilkelerinden olan savunma hakkının bile tanınmayarak, açık bir şekilde yargısız infaz yapıldığını belirten Bilgin Yeşilboğaz, “Savunmanın bağımsız temsilcisi olan biz avukatlar,  dün olduğu gibi bugün de ülkemizi, toplumumuzu, meslektaşlarımızı, mesleğimizi, kısacası haksızlığa uğrayan kim varsa hakkını savunmaya, aramaya devam edeceğiz. Karanlığa karşı aydınlığı; baskıcı, otoriter yönetim anlayışına karşı, özgürlükleri ve demokrasiyi savunmaya devam edeceğiz. Siyasi iktidarın bugüne kadar hayata geçirdiği tüm hukuk dışı uygulamalarda olduğu gibi, hangi siyasi görüşten olursa olsun, haksız ve hukuksuz bir şekilde ihraç edilen herkes için hukuksal ve örgütsel mücadelemizi kesintisiz sürdüreceğimiz bilinmelidir” şeklinde konuştu.

“CADI AVI YAPILIYOR” 
HDP Kocaeli Milletvekili Dr. Ömer Faruk Gergerlioğlu da, “Tüm değerler ayaklar altına alınmış durumda” diyerek, “Tamamen anayasanın iptal edildiği, yeni bir KHK rejimine geçildiği bir sisteme girmiş durumdayız. Beka lafı boşuna değil. Beka lafıyla kastedilen işte bu Anayasasızlık hali. Ortada anayasa yok. En çok yok edilen meslek ise hukuk oldu maalesef. Adliye koridorlarında, mahkeme salonlarında tamamen bir hukuksuzluk yaşanıyor. Cumhuriyet tarihinin en hukuksuz dönemlerini yaşıyoruz. İçinde bulunduğumuz hal tam bir cadı avı. Modern bir soykırım, başka bir şey değil. Bu trajedi ne zamana kadar devam edecek? Bu, bizim mücadele azmimizle orantılı bir şey. Bunu çok iyi bilmek lazım. Bu kırıma karşı ne denli iyi mücadele edersek o kadar kısa sürede bu trajedi yok olup gidecek” diye konuştu.

“BASKI ARTACAK”
KESK Eş Başkanı Mehmet Bozgeyik ise, OHAL’in AKP’ye biat etmeyen, farklı etnik kimlik, siyasal düşünen birçok toplumsal kesime yönelik bir intikam alma sürecine dönüştüğünü vurguladı. Bozgeyik, “Toplumsal muhalefet refleksini güçlü bir şekilde ifade etmezse, Türkiye’de demokratik siyaset güçlenmezse sadece bizim burada kamu emekçilerinin, işçilerin yürüteceği mücadeleyle baskıcı otoriter rejimi geriletmemiz biraz zaman alacaktır. Bu mücadeleyi daha genişleterek ortak bir mücadelenin geliştirilmesi gerekli. 
Zor dönemler yaşıyoruz. Ekonomik ve siyasal kriz ortamında hükümet, özellikle bir yönetememe krizi ile karşı karşıya. Doğal olarak bu yönetememe krizini aşmak için tüm toplumsal kesimlere daha yoğun bir baskı uyguluyor. Bunu da giderek daha fazla artıracak. OHAL Komisyonu derhal lağvedilmeli. Özellikle bir siyasal baskıyla yeniden bir yasa çıkartılarak arkadaşlarımızın tüm haklarını iade edilmesiyle ilgili yargılama süreçlerini beklemeden iade edilmesi üzerine bir kampanya yürütmek gerekiyor” dedi.