EĞİTİMİN KARNESİ KIRIK!


 

Yarı yıl tatili öncesi Eğitim-İş Sendikası, “2018-2019 Eğitim-Öğretim Yılı Yarıyıl Değerlendirme Raporu’nu kamuoyuyla paylaştı. Rapora göre Türkiye’nin eğitim karnesinde tüm notlar kırık!

Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası’nın (Eğitim-İş), “2018-2019 Eğitim-Öğretim Yılı Yarıyıl Değerlendirme Raporu” yayınlandı. Raporu kamuoyuyla paylaşan Eğitim-İş Sendikası Mersin Şube Başkanı Hakan Boyar, karnenin kırıklarla dolu olduğunu söyleyerek, AKP’nin iktidarda olduğu diğer yıllar gibi 2018-2019 eğitim-öğretim yılında da bilimsel, laik ve çağdaş eğitimden biraz daha uzaklaştığını söyledi.

Boyar, sınav sistemlerinde ve müfredattaki değişiklikler, dernek ve vakıflarla imzalanan protokoller, derslik açıkları, kalabalık sınıflar, öğretmensiz okullar, ikili öğretim, taşımalı eğitim, personel istihdam sorunları, öğrencilerin tarikat ve cemaatlerin yurtlarına mahkum edilmesi, çocukların örgün eğitim dışına itilmesi, sözleşmeli ve ücretli öğretmenlik gibi sorunların bu öğretim yılına da damga vurduğunu bildirdi.

EĞİTİMDE DİNSELLEŞME ÇABALARI DEVAM EDİYOR

Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren düzenleme ile MEB’e bağlı her kuruma mescit ve abdesthane açma zorunluluğunun getirildiğini anımsatan Başkan Boyar, ayrıca Çok Programlı Anadolu lisesi ve mesleki ve teknik eğitim kurumlarında karma eğitim yapılması şartının da kaldırıldığını anımsattı. “Karma eğitimi yok etmeye çalışan, okullarımızı ‘haremlik-selamlık’ şeklinde ayırmaya kalkan bu anlayış; çocuklarımızı eşit haklara sahip, ülkenin geleceğinde yararlı yurttaşlar olarak eğitip yetiştirmek yerine, onları cinsel kimlikleriyle ön plana çıkarmaktadır” diyen Boyar, “Çağdaş, laik ve bilimsel eğitimde bu uygulama kabul edilemez. Eğitim-İş olarak, Cumhuriyet kazanımlarını geriletecek olan bu yanlış girişimin iptali için dava açtık.

Milli Eğitim Bakanlığı, başta Diyanet İşleri Başkanlığı olmak üzere, iktidara yakın dini kurum ve vakıflarla imzaladığı protokollere 2018-2019 eğitim öğretim yılında da devam etmiş, protokollere yenileri eklenmiştir.

Bakanlığın, protokoller dönemi ile Milli Eğitimi bir takım dernek ve vakıflar eline terk etmesi politikasının son örneği ise Server Gençlik ve Spor Kulübü Derneği’nin yarıyıl tatilinde gerçekleşmek üzere "Haydi Çocuklar Camiye Projesi" adı altında, erkek çocukların camilerde namaz kılması ve bununla birlikte belirlenen sureleri ezberlemesi karşılığında puanlamalar yapılarak, ödüller verilmesi yönünde düzenlediği yarışma olmuştur.

Söz konusu yarışmanın okullarda duyurulması ile ilgili derneklerin okullarda faaliyet göstermesine izin verilmesi yönündeki Bakanlık işlemine Sendikamızca dava açılmıştır.

Ayrıca 4-6 yaş çocuklarımıza zorunlu okul öncesi eğitim verilmesi, okul öncesinde yüzde yüz okullaşma sağlanması gerekirken hızla bu hedeften uzaklaşılmakta, bu yaş çocuklarımız Diyanet İşleri Başkanlığı gibi işi eğitim olmayan kurumlarca dini eğitim/ değerler eğitimi adı altında en verimli çağları heba edilmeye çalışılmaktadır.

Eğitim-İş olarak dernek ve vakıfların eğitimin paydaşı haline getirilmesine yönelik politikaya geçit vermeyeceğiz” dedi.

“BÜTÇEDEN YİNE EĞİTİME PAY YOK”

Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinin, okul, derslik, öğretmen ihtiyacı ve altyapı sorunlarına rağmen 2019 yılı için 113 milyar 813 milyon TL olarak belirlenmesine de tepki gösteren Hakan Boyar, bütçeden ayrılan bu miktarın, eğitimin temel ihtiyaçlarını karşılamaktan ve eksiklikleri gidermekten oldukça uzak olduğunu vurguladı. “Yıllardır eğitime en çok pay ayırdığını iddia eden hükümet, 2019 yılı için de sadece zorunlu harcamaları karşılayan bir bütçe hazırlamıştır” diyen Baykan Boyar, “AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında MEB bütçesinden eğitim yatırımlarına ayrılan pay yüzde 17,18 iken, 2019 yılı itibariyle bu oran yüzde 4,88’e gerilemiştir. Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinden yatırımlara ayrılan pay, AKP iktidarı döneminde sürekli azalma eğilimi göstermiş ve 16 yıllık AKP iktidarı döneminde neredeyse en düşük seviyeye gerilemiştir.

Eğitim yatırımlarına ayrılan pay AKP’nin gerçek eğitim politikasını ortaya koymaktadır. Son 16 yılda özel okullara sürekli destek verilirken, devlet okulları kendi sorunları ile baş başa bırakılmıştır” dişe konuştu.

2023 EĞİTİM VİZYONU BEKLENTİLERİ KARŞILAMADI

Öte yandan Milli Eğitim Bakanlığı’nın, gelecek 3 yıla dair hedef ve yaklaşımlarını içeren ‘2023 Eğitim Vizyonu’nun, Bakan Ziya Selçuk tarafından bakanlık yerine Saray’da açıklandığını da hatırlatan Eğitim-İş Sendikası Mersin Şube Başkanı Hakan Boyar, “Program, eğitim alanında yıllardır izlenen politikalarda köklü bir değişikliğe gidilmeyeceğini, eğitimde yaşanan ticarileşme, özelleştirme ve dinselleştirme uygulamalarının hız kesmeden devam edeceğini ortaya koydu.

2023 Eğitim Vizyonu’nda ‘Okulların Finansmanı’ başlığı altında yer alan; ‘Özel sektör ve sivil toplum iş birlikleriyle eğitim kurumlarının finansmanına destek sağlanacaktır. Okul Aile Birliği gelirleri yeni bir yapıya kavuşturulacaktır. Eğitime ve okullarımıza bağış yapacak kişilerin farklı miktar, tema ve yöntemle bağış yapabilmesi için il ve bakanlık düzeyinde bir yapı kurulacak, mevzuat, yazılım ve erişim düzenlemeleri yapılacaktır’ ifadeleri eğitimin finansmanının yine hayırseverlere ve velilere yükleneceğinin göstergesi olmuştur.

Özel öğretim kurumlarında bürokrasinin azaltılması, haksız rekabetin ortadan kaldırılması ve özel öğretim kurumları ile işbirliğinin güçleneceğinin ifade edilmesi, özel okullarının kamu kaynaklarıyla desteklenmesi politikalarının sürdürüleceğini ortaya koydu.

Öğretmenliğe kabulde uygulanan ve eğitim fakülteleri tarafından verilen pedagojik formasyon şartının kaldırılması ve MEB bünyesinde verilecek olması yeni bir yandaş kayırma formülü yaratıldığına dair kaygılara yol açtı. 

Vizyon Belgesi’nde yer alan Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun hazırlanması çalışmalarına, eğitimin paydaşlarından görüş alınmadan başlandı. Cumhurbaşkanı, tıpkı 2023 Eğitim Vizyon Belgesi'nin önemli kısımlarını Milli Eğitim Bakanı'na bırakmayıp kendisi açıklamayı tercih ettiği gibi, öğretmen meslek kanunu için de kendi kurduğu kurulla Saray'ında bir toplantı düzenledi.

Meslek Kanunu hayata geçirilirken iş güvencesinin korunması ve çalışanların performans türü uygulamaya maruz bırakılmaması önemlidir. Böylesine önemli bir kanunun öncelikle paydaşlar noktasında ardından mecliste oluşacak ortak akılla çıkarılması zorunludur ve olmazsa olmaz maddelerimizin en başında yer almaktadır” şeklinde konuştu.

İKİLİ EĞİTİM VE TAŞIMALI EĞİTİM SORUNU DEVAM EDİYOR

2023 Eğitim Vizyonu’nda, ‘... ikili eğitime son verme hedefi’nin diğer programlarda olduğu gibi tekrar edildiğini de bildiren Boyar, açıklamasını şöyle sürdürdü. “Ancak bilindiği gibi AKP iktidarında tekli eğitim yapan okullar bile ikili eğitime geçmiş; okul binaları hem içeriden tuğlalarla bölünmüş ve hem de okul bahçeleri küçültülmüş, eğitim sistemi işlevsiz hale getirilmiştir. 2017-18 eğitim-öğretim yılı verilerine göre ilköğretim kurumlarının yüzde 14.4; ortaöğretim okullarının ise yüzde 6.4’ünde ikili eğitim yapılıyor. MEB verilerine göre, 2019 sonuna kadar ikili öğretimin kaldırılması için Türkiye genelinde 57 bin 132’si temel eğitimde, 1.630’u ise ortaöğretimde olmak üzere toplam 58 bin 762 derslik yapılması gerekiyor. Ancak MEB bütçesinden yatırımlara ayrılan pay ile bunu gerçekleştirmek mümkün görünmüyor.

Taşımalı eğitime baktığımızda, toplam 43 bin 405 okul, 12 bin 55 merkez okula taşınmaktadır. Taşınan öğrenci sayısı ise 810 bin 35’tir.

Eğitimlerine devam etmek için yerleşim yerlerine en yakın ilçelere giden öğrenciler Aladağ’da olduğu gibi devlete ait yurt olmadığı için yine cemaat ve tarikatların yurtlarına yönlendirilmektedir”. 

ÖĞRETMENLER GEÇİM SIKINTISI VE MESLEĞE OLAN SAYGINLIĞIN AZALMASINDAN ŞİKAYETÇİ

Sendikanın 23 ilde 1060 öğretmenle yüz yüze görüşerek yaptığı ‘Öğretmenlerin Ekonomik, Mesleki ve Sosyal Durumlarına İlişkin Öğretmen Görüşleri’ adlı araştırmanın sonuçlarını da paylaşan Boyar, “Araştırma; öğretmenlerin ekonomik ve sosyal olarak çok zor durumda olduğunu ortaya çıkardı. Araştırmaya katılan öğretmenlerin yüzde 77,83’ü öğretmenliğin saygın bir meslek olma özelliğini kaybettiğini belirtirken, yüzde 64,72’si borçları nedeniyle motivasyonunun azaldığını söylüyor. On öğretmenden dördü daha çok gelir elde edebileceği bir iş bulması halinde öğretmenliği bırakacağını ifade ediyor.

Araştırmaya göre, öğretmenlerin yüzde 42,17’si ikiden fazla kredi kartı kullanıyor ancak yüzde 29,25’i kredi kartının sadece asgari borcunu ödeyebiliyor. Öğretmenlerin yüzde 32,55’i şahıslara borcu olduğunu belirtirken, yüzde 22,36’sı ek iş yapıyor.

OECD ortalamasında, öğretmen maaşları Türkiye’dekinin iki katından fazladır. Ayrıca, öğretmen maaşlarının Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’ya (GSYH) oranı, OECD ortalamasına göre oldukça düşük olup, kamuda da birçok meslek grubunun gerisindedir.

SÖZLEŞMELİ VE ÜCRETLİ ÖĞRETMEN UYGULAMASI ISRARI 

Eğitimde ciddi oranda öğretmen açığı olmasına rağmen Bakanlık, 15 Temmuz sonrasında kadrolu öğretmen atamasından vazgeçmiş ‘doğrudan torpil’ anlamına gelen sözlü sınava dayalı sözleşmeli öğretmen sistemini getirmiştir. Atamaların sözlü sınav ile yapılması ise eğitim sistemimiz için utanç verici bir uygulama olmaya devam etmektedir.

Sözleşmeli öğretmen oranı 2016-17’de yüzde 2.2 iken, 2017-18 eğitim-öğretim yılında resmi kurumlarda görev yapan tüm öğretmenlerin yüzde 4,4’ü sözleşmelidir.

“EĞİTİM POLİTİKASI TAMAMEN DEĞİŞMELİ”

Eğitim sisteminde yıllardır yaşanan sorunların, bakan değişikliğine, büyük reformlar gerçekleştirileceği vaadiyle açıklanan vizyon belgelerine rağmen, 2018-2019 eğitim öğretim yılında da artarak devam ettiği görülmektedir. Eğitimde yaşanan yapısal sorunlar karşısında MEB’in somut ve çözüme dayalı politikalar geliştirmek gibi bir amacının olmadığı, eğitimde yaşanan ticarileşme, özelleştirme ve dinselleştirme uygulamalarının hız kesmeden devam edeceği görülmüştür.

Daha önce defalarca söylediğimiz gibi eğitim sisteminde yıllardır yaşanan sorunların aşılmasının, çocukların nitelikli bir eğitime ulaşabilmesini sağlamak için bugüne kadar izlenen bilimsel olmayan eğitim politikalarını tamamen değiştirmekten geçmektedir. Yaşanan karanlık tablodan çıkışın tek yolu ise eğitimin eşit, parasız, bilimsel, laik ve kamusal niteliğinin arttırılmasıdır.

Eğitim-İş olarak, parasız, bilimsel, demokratik, laik, ulusal ve karma eğitim mücadelemize, Atatürk’ü ve devrimlerini anlatmaya, haksızlığa, hukuksuzluğa maruz kalmış tüm eğitim emekçilerinin yanında olmaya devam edeceğiz. Yolumuz çağdaş uygarlık yoludur, yolumuz Cumhuriyet yoludur ve bu yoldan asla dönmeyiz” dedi.


   

Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!


  HABERCİ GAZETESİ
 

  HABER ARAMA
 
  

  HABERCİ SPOR
 


  BİK İLANLAR
 




  SOSYAL MEDYA
 

  NÖBETÇİ ECZANELER
 
 

 




sanalbasin.com üyesidir

 
         
ANASAYFA HABER ARŞİVİ KÜNYE İLETİŞİM GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
mersinhaberci.com © Copyright 2016-2024 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA