Mehmet Nabi Batuk
Türkiye’nin ilk ve en kapsamlı yaşlı bakım merkezi olan Türkiye Alzheimer Derneği Mersin Şubesi Yaşlı Yaşam Merkezi, sahip olduğu 4 ruhsat ile diğer merkezlere önderlik ediyor. Yaşlı Bakım, Gündüz Bakım, Evde Bakım ve Engelli Bakım ruhsatı bulunan tek merkez olan, Yaşlı Yaşam Merkezi 4 bin metrekare kapalı 2 bin metre kare kapalı alanı ile yaşlı vatandaşlara hizmet ediyor. Gazetemize diğer illerde yapımına devam edilen yaşlı yaşam merkezi projelerini değerlendiren Türkiye Alzheimer Derneği Mersin Şube Başkanı Prof. Dr. Aynur Özge, ruhsatlama işlemlerinde ciddi sıkıntıların yaşandığını kaydetti. Uygun olmayan yöntemlerle inşa edilen merkezlerin daha sonra organizasyonda birçok sıkıntıya neden olduğunu kaydeden Özge, İlgili bakanlıklar ile birlikte sorunların çözümü için kapsamlı bir mevzuat için çalışma yaptıkları bilgisini veren Özge, “Önce bina yapılıyor sonra hastalık ve hastalar bu binaya uydurulmak zorunda bırakılıyor. O zamanda burada problemler yaşanıyor.” yorumunda bulundu. 
“SADECE DEMANS HASTALARINI KABUL EDEN ÖZEL BİR ENGELLİ MERKEZİZ”
Türkiye’de yaşlılara özel iki kategoride bakım merkezi olduğunun bilgisini veren Özge, konuyla ilgili olarak şunları söyledi: “Bir tanesi sosyal bakım ve kısıtlı sağlık hizmetinin verildiği yaşlı bakım merkezleridir. Bu merkezler huzurevinin bir kademe üstü olan merkezlerdir. Ancak bu merkezlerde hiçbir devlet katkısı söz konusu değildir. Ya devlete ait kurumlarda kalınıyor ya da özel kurumalarda ücretini vererek bu merkezlerden yaralanılabiliyor. Birde kendi içinde 3 kategoriye ayrılan engelli bakım merkezleri var. Bu merkezler zihinsel engelli, bedensel engelli, ruhsal engelli kategorilerinde hizmet veren kurumlardır. Bu kapsamda 1200’ün üzerinde açılmış kurumumuz var. Burada bizim bu merkezlerden farklılığımız burada sadece demans hastalarını kabul eden özel bir engelli merkezi olmamızdır.”
 “MERKEZLERİN HER NOKTASI ÖZEL OLARAK PLANLANMALI”
Yaşlı yaşam merkezleri ile ilgili Türkiye’nin birçok noktasında çalışmaların yapıldığına dikkat çeken Özge, merkezlerin yapımının ardından organizasyonda birçok sorunun yaşandığına dikkat çekti. Yaşlı Yaşam Merkezleri’nin planlanmasından, inşasına, organizasyon şemasına kadar özel yapılar olması gerektiğinin altını çizen Özge, bakanlık ile birlikte kapsamlı bir mevzuat hazırlamaya çalıştıklarını kaydetti. Özge, “Hem akademik olarak hem de bürokratik olarak normal yaşlanmayla normal olmayan yaşlanma arasındaki farkı oturup herkese anlatmak gerekiyor. Bu işi ise sadece bürokratlara ve doktorlara değil aynı zamanda müteahhitlere, mimarlara, sosyal çalışmacılara da anlatmak gerekiyor. Bizim farkımız burada demans hastalığı üzerine çalışan bir sivil toplum kuruluşu olarak bu hastalığı bilen hekimler ve hasta yakınları olarak bunun mücadele edecek sistemin ihtiyacına yönelik olarak bir bina tasarlayıp bu binaya göre de bir mevzuat tasarlıyoruz” dedi.
“HASTALAR BİNAYA DEĞİL BİNA HASTALARA UYGUN OLMALI”
Ayrıca Türkiye’de birçok yaşlı yaşam merkezinin ruhsat alma işlemlerinde sıkıntı yaşandığına dikkat çeken Özge, “Önce bina yapılıyor sonra hastalık ve hastalar bu binaya uydurulmak zorunda bırakılıyor. O zamanda burada problemler yaşanıyor.  Oysa biz şuanda Mersin’de engellilik olarak demansın ayrı bir kategoride ele alınmasını sağladık. Tabi bunu bir yıllık bir bürokratik çalışma sonunda elde edebildik. Bunu başardıktan sonra demansın ayrı bir engellilik olduğu kavramı üzerinden bu merkez zaten hastane standartları üzerinden karşılanacak bir altyapı ile yapıldığı için kolayca ruhsatımızı aldık. Şimdi de bunun yasal mevzuatları ve yönetmeliklerini geliştirmek için çalışıyoruz. Bizim bu noktada amacımız ülkemizde demans hastalarının sağlıklı yaşlılardan farklı bir algıyla yönetilecekleri, bakılacakları, bizimki gibi onlarca merkezin açılması ve daha ekonomik ve insani bir hizmetin ihtiyaç sahipleri ile buluşmasıdır” diye konuştu.