GİZEM EKİCİ
1 Mayıs İşçi Bayramı tüm yurtta olduğu gibi Mersin’de de coşku içinde kutlanacak. Emek ve Demokrasi Platformu bileşenleri 15.00’de DİSK öncülüğünde Tevfik Sırrı Gür Stadı önünde toplanıp Cumhuriyet Alanı’nda yürüyecek. Bütün kortejler alana girdikten sonra konuşmalar gerçekleştirilecek. Konuşmaların ardından sanatçı Hüseyin Turan konser verecek. DİSK Genel-İş Mersin Şube Başkanı Kemal Göksoy gazetemize yaptığı açıklama ile tüm emekçileri ve yurttaşları 1 Mayıs’a davet etti. Göksoy, “Güzel günler için, güzel yarınlar için, demokrasiyi özgürlüğü savunmak için, taşeronlaşmaya, özelleştirmeye, sendikasızlaştırmaya ve kamu personel rejimine hayır demek için, iş cinayetlerine karşı tüm halkımızı 1 Mayıs’a katılmaya çağırıyoruz” dedi.
“BEDELLER VEREREK KAZANDIĞIMIZ HAKLAR ELLERİMİZDEN ALINIYOR”
İşçilerin bedelle ödeyerek kazandığı hakların 15 yıllık AKP döneminde ellerinden alındığını savunan Göksoy, “1 Mayıs işçilerin birlik dayanışma ve mücadele günüdür. 1 Mayıs bedeller ödenerek kazanılmış bir hak. Bu hakkın bedeller ödenerek kazanıldığı dönemde belli hakları da elde ettik. Fakat 15 yıllık AKP döneminde kazanılmış haklar ellerimizden alınmaya başlandı. Özelleştirmeler arttı ve özelleştirilmeyen devlet kurumu kalmadı. Son olarak şeker fabrikaları da özelleştiriliyor. Özelleştirmelerle birlikte işçilerin bedeller ödeyerek kazandığı haklar törpüleniyor. İşçilerin kazanılmış haklarını savunamayacağı yasalar çıkartılıyor. Örneğin, bir dönem kıdem tazminatına yöneldiler. Ardından özel istihdam büroları adı altında işçi kiralamayı yasallaştırdılar. Bunları yarken işverenin elini güçlendirdiler” diye konuştu.
“İŞ-KUR, AKP’YE ÇALIŞIYOR"
AKP’nin Türkiye İş Kurumu (İŞ-KUR) aracılığıyla belediyelere kendi kadrolarını yerleştirdiğini öne süren Göksoy, “2017’de taşerona müjde olarak verilen açıklamanın altının dolu olduğuna inanmıyorduk ve sonrasındaki uygulamalar ile doğruluğu kanıtlandı. Bu uygulama daha fazla işsiz yarattı. Bugün İş-Kur’lar AKP’ye çalışıyor. AKP, İş-Kur aracılığıyla boş kalan yerlere kadrolarını yerleştirmek için talimatla iş yaptırıyor. Belediyelerde işçilere kadro falan gelmedi. Alt taşeron şirketlere işçi alındı. Koşulsuz, şartsız kadro talebimiz gerçekleşmedi. Belediyelerde kadroya alınacak işçilerin 657 sayılı memur yasaya göre güvenlik soruşturması yapıldı. Türkiye genelinde işçilerin yüzde 40’ını elediler. Kayyum atanan illerde ise bu sayı yüzde 80’e çıktı. Kadroya geçişte bir samimiyetsizlik ortaya çıktı. Bu bir kadrolaşma çalışmasıdır, AKP kendi kadrolarını yaratıyor. Kayyum atanan belediyelerde özel uygulamalar yaşandı. Kayyum atanan belediyelerde seçilmiş belediye başkanları tutuklanırken aynı zamanda alt birimlerde çalışan işçiler de işinden oldu. 15-20 yıldır çalışan işçilerin geçmişte işlediği bir suçtan ya da bir yakınında dolayı işten çıkartılması kabul edilemez. Devletin yasası da bunu kabul etmiyor. Çünkü devletin yasası açık; her işyerine yüzde 2 hükümlü yüzde 3 engelli çalıştırmak zorundadır. Bunun adı da topluma kazandırmadır. Bir taraftan yasal düzenleme varken bir taraftan topluma kazandırılmış insanları sokağa atmanın izahı olamaz. Bu insanları toplumdan uzaklaştırdığınızda suç oranını arttırmış oluyorsunuz. Suç oranlarının artmasının nedeni iktidarlardır. İktidarların görevi, toplumların, insanların sorunlarına çözüm getirmektir. Buralar çözüm makamlarıdır. Çözüm üretmek zorundadırlar. Bu ülkede işsizlik varsa bu hükümeti yönetenlerin sorunudur. Bu işçilerin iş kurabilmek için sermayeleri de yok. Bunların ne yapmalarını bekliyorlar, bu insanlar ne yapacak. Hükümet sadece bu insanları cezalandırmıyor, bunların ailelerini de cezalandırıyor, çocuklarını cezalandırıyor. Bu bir sosyal cinayettir” ifadelerini kullandı.
“1 MAYIS MÜCADELENİN YÜKSELTİLDİĞİ GÜNDÜR”
1 Mayıs’ın emekçiler olarak mücadelenin yükseltildiği gün olduğunu kaydeden Göksoy şunları söyledi: “Bu kadar haksızlığın, hukuksuzluğun olduğu ortamda 1 Mayıs’a gideceğiz. Bizim nazarımızda 1 Mayıs mücadelenin en fazla yükseltilmesi gereken gündür. Biz mücadelemizi burada yükselteceğiz. 1 Mayıs’ta adaletten yana, hukuktan yana, eşitlikten yana, özgürlükten yana, emekten yana bütün güçlerle birlikte yürüyeceğiz. Önümüzde bir seçim var biz kazanılmış haklarımızı gasp edenlere 24 Haziran’da hesabını soracağız. Biz bedeller ödeyerek kazandığımız haklarımızı birilerine peşkeş çekmeyeceğiz. Biz kölece çalışmayı kabul etmeyeceğiz, keyfi işten atmaları kabul etmeyeceğiz. Bu sadece DSİK’in sorunu değil bütün emekçilerin kanayan yarasıdır. Son verilere göre, işsiz artıyor, işsiz sayısı 6 milyonu geçti. Ekonomik kriz derinleşiyor. İşçiler geçinemiyor, işçiler üzerindeki vergiler artıyor. Aldığımız zamlar eriyip gidiyor. İş cinayetleri devam ediyor. Kuralsız, güvencesiz çalışma nedeniyle 2018’in ilk 3 ayında 394 işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi. 2017 yılında 2006 işçi yaşamını yitirdi. Demokratik haklarımız engelleniyor, grev hakkımız yasaklanıyor. Kamu hizmetleri paralı hale geldi. Parası olan iyi sağlık hizmeti alıyor, nitelikli eğitim alıyor ama toplumun büyük bir kısmı bu haklardan yararlanamıyor. Tarihi doğa alanlarımız, suyumuz, ormanlarımız yok ediliyor.”